1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
36
Okunma

MEVLANAYI KİMLER SEVMEZ?
Mevlana Celaleddin-i Rumi, bugün dünya çapında barış ve sevgi sembolü olarak görülse de, hem kendi döneminde hem de günümüzde bazı kesimler tarafından eleştirilmiş veya fikirlerine karşı çıkılmıştır.
Mevlana’ya karşı mesafeli olan veya onu sevmeyen grupları genel olarak şu başlıklar altında toplayabiliriz:
1. Kendi Dönemindeki Geleneksel Fıkıh Alimleri
;Mevlana’nın yaşadığı dönemde, İslam’ı sadece şekil ve katı kurallar (zahir) üzerinden yorumlayan bazı medrese hocaları ve fıkıh alimleri ona karşı çıkmıştır.
Nedenleri: Semah dönmesi, ney çalınması ve şiirlerinde kullandığı coşkulu dilin şeriat kurallarına aykırı olduğunu savunmuşlardır. Özellikle Şems-i Tebrizi ile olan yakınlığı ve "aşk" odaklı yaklaşımı, o dönemin muhafazakar çevrelerinde tepki çekmiştir.
Bazı Selefi ve Vahhabi Ekoller
Günümüzde özellikle Selefi ve Vahhabi düşünceye sahip çevreler, Mevlana’yı ve Mevleviliği sert bir şekilde eleştirirler.;Nedenleri: Türbe ziyaretlerini, semah törenlerini ve tasavvuftaki "vahdet-i vücud" (varlık birliği) anlayışını İslam dışı (bid’at veya şirk) olarak görürler. Onlara göre Mevlana’nın öğretileri İslam’ın özünden uzaktır.
& Katı Rasyonalistler ve Pozitivistler
Tasavvufun mistik, metafizik ve akıl dışı (sezgisel) yönünü kabul etmeyen bazı modern düşünürler Mevlana’yı eleştirebilir.
Nedenleri: Olaylara tamamen maddi ve rasyonel çerçeveden bakanlar, Mevlana’nın "teslimiyet" ve "ilahi aşk" üzerine kurulu öğretilerini toplumu uyuşturan veya gerçeklikten koparan bir yaklaşım olarak değerlendirebilirler.
Siyasi ve Tarihi Eleştiri Getirenler
Bazı tarihçiler ve araştırmacılar, Mevlana’nın Moğol istilası dönemindeki tutumunu eleştirirler.
Nedenleri: Moğollara karşı aktif bir direniş göstermediğini, aksine onlarla uzlaşmacı bir tavır sergilediğini iddia eden bir kesim vardır. (Örneğin; Ahi Evran taraftarlarıyla olan tarihsel gerilimler bu bağlamda sıkça dile getirilir.)
"Popüler Mevlana" İmajına Karşı Çıkanlar
;Bu grup aslında Mevlana’nın şahsını değil, onun "içi boşaltılmış, sadece hümanist bir figür" gibi pazarlanmasını sevmez.
​Nedenleri: Mevlana’nın bir İslam alimi ve sufi olduğu gerçeğinin göz ardı edilip, sadece "herkesi kucaklayan modern bir filozof" gibi sunulmasından rahatsızlık duyarlar.
Harika bir noktaya değindin. Özellikle Tasavvuf ve Moğol dönemi siyasi/dini otorite tartışmaları, İslam düşünce tarihinin en gerilimli ve derinlikli konularından biridir.
Bu iki alandan biri üzerine yoğunlaşmak, o dönemdeki zihniyet yapısını anlamak için çok faydalı olur. İşte bu grupların savunduğu argümanlara dair iki ana rota:
. Tasavvufi Eleştiriler ve "Zahir-Batin" Çatışması
Eğer tasavvuf kanadını seçersek, özellikle İbn Teymiyye gibi gelenekçi (Selefi) alimlerin, Muhyiddin İbn Arabi’nin "Vahdet-i Vücud" felsefesine yönelttiği sert eleştirileri inceleyebiliriz.
Temel Tartışma: Allah ile evrenin birliği (Panteizm benzeri yorumlar) İslam’ın özüne aykırı mı, yoksa maneviyatın zirvesi mi?Argümanlar: Şeriatın zahiri (görünen) hükümleri mi esastır, yoksa tarikatın batini (gizli) hakikatleri mi?
Moğol İstilası ve Meşruiyet Tartışmaları
;Moğol dönemi dersen, Bağdat’ın düşüşünden sonra İslam dünyasının yaşadığı travmayı ve "Zalim de olsa bir otoriteye itaat mi edilmeli, yoksa cihad mı edilmeli?" sorusunu ele alabiliriz.
Temel Tartışma: Cengiz Han yasaları (Yasa) ile Şeriat hukuku arasındaki çatışma.
;Argümanlar: Moğolların Müslüman olmalarına rağmen eski geleneklerini sürdürmeleri, onları "gerçek Müslüman" yapar mı? (Meşhur Mardin Fetvası bağlamında).
5.0
100% (2)