1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
28
Okunma
Günün Derinliğinde Yürümek
Sabahın ilk ışıkları denizin üzerinde gezinirken, rüzgârın taşıdığı tuz kokusu içini dolduruyordu. Henüz şehir uyanmamıştı ama dalgalar çoktan güne başlamıştı. Her vuruşta kıyıya hayat taşıyor, her geri çekilişte biraz huzur götürüyordu sanki.
Masasının kenarında duran küçük termosundan bir yudum çay aldı. Buharın içinde kaybolan düşünceleri, günün anlamını sorguluyordu: “Bugün, dünün tekrarı mı olacak yoksa yaşamın derinliği yeni bir iz mi bırakacak?”
Balıkçılar yavaş yavaş iskeleye dönmeye başlamıştı.
Birinin yüzünde yorgun bir tebessüm, diğerinin gözlerinde dalgaların dansı vardı. Her biri, denizin sabrını ve emeğin kutsallığını bilirdi. Yaşam, bazen bir ağın içinde yakalanan birkaç balık kadar sade ama değerliydi.
Güneş yükseldikçe sahil kalabalıklaştıkça. Çocuk sesleri, martı çığlıklarına karıştı. Kimi denize koştu, kimi bir gölge bulup sessizce kitabını açtı. İnsanların içinde bir ortak duygu vardı: anı yaşamak.
Akşamüstü, gökyüzü turuncuya dönerken o anın güzelliği kimseyi bırakmıyordu. Bir masa, birkaç dost, bir dilim peynir, bir dilim kavun… Ve fonda hafif bir müzik. Günün yorgunluğu, sohbetin sıcaklığında eriyip gidiyordu.
Bir süre sonra, gökyüzüne yıldızlar serpilirken sessizlik büyüdü. Deniz karanlığın içinde parıldıyor, rüzgâr saçlara hikâyeler fısıldıyordu. O an fark etti: yaşam, planların ötesinde bir akıştı. Her şey gelip geçiyor, fakat hissettiklerin kalıyordu.
Gecenin sonuna doğru ayağa kalktı, ufka baktı.
“Bugünü sev,” dedi kendi kendine,
“Çünkü yarın belki de aynı deniz, aynı gökyüzü olmayacak.”
Ve yürüdü…
Ayaklarının izleri sahilde kaybolurken, kalbinde bir şey kalmıştı
Yaşamanın derinliği, anıların sessizliğiyle ölçülür, diye düşündü
Yazan
Seslendiren
video
Aynur AVCI
Aynur’dan Masallar
5.0
100% (1)