1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
60
Okunma

Bir kapı kapandı bu gün, bir acı büyüdü, ince kırılgan bir ses sustu.
Kulağımda bir kalabalığın uğultusu kaldı.
Bir kapı kapanıp diğeri açılmasıyla başladı her şey,
Ama bu bir başlangıç değildi; bir hayatın bitişiydi...
Bir kız çocuğunun yer yüzünden silinişiydi,
Daha on sekizini görmeyen bir çocuktu; Yıldız...
O ışık saçan ışıl ışıl gözleriyle etrafı seyrediyordu,
Çocuksu masum bakışlarla etrafa bakarken,
Bir çıkmaz sokağın ortasında sönüp yanan bir sokak lambasının altında buldu kendini,
Ardında kalan, çocukluğunun en güzel yıllarını anımsarken, daha çocuk yaşta öğrendi hayatın acımasız yüzünü,
Bir sabah, bir erkeğin acımasız tokatıyla uyandı gördüğü pembe rüyalardan,
Oysa Aciz bir adamın karşısında bir çocuk vardı.
“Yuvam” dediği ev, bir mezar olmuştu, Yıldıza...
Lambası yanan ama karanlık bir mezar,
Gözünden yaşlar hiç eksilmeden haftalar, aylar gelip geçti.
Çocukluğu elinden alınmış, üstüne bir de anne olmuştu,
O çocuğa nasıl bakabilirim diye endişe ederken, İkisi de ağlayarak büyüdü,
“Her şey iyi olacak” dedikçe, her geçen gün bir öncekinden daha kötü oluyordu, İçten içe büyüyen yalnızlığının çığlığı hiç susmadı içinde,
Zulme ve şiddete yenik düşmüştü, Yıldız ...
Ama elinden tutup sahiplenecek kimsesi de yoktu.
Gözyaşlarıyla kaderine boyun eğdi.
Kaderimin yazgısı dedi ve bir defa daha sustu,
Yıllar yılları kovalamıştı; ama lambası yanan mezarlıktaki acılar ile dolu hayat değişmemiş daha beter olmaya başlamıştı,
Zulüm ve şiddet saçlarındaki aklar gibi çoğalmıştı.Yıldızın...
Evlat diye sabrına yaslanan ve çocukluğunun hatıralarına sarılan,
Adı gibi Yıldız Yıldız gözlerinden inci taneleri dökerken zulmün karanlığında
Güneş doğmadı hiç o evin penceresinden,
İsmi "Yıldız... Hayatı boyunca lambası yanan karanlık bir mezar da yaşamaya çalışan bir kız çocuğu aslında.. yüreğinde mutluluk hiç büyümeyen...
Bir kadının sessiz çığlığı yansır bu şehrin gecelerine.
Anadan, babadan yoksun, kimsesiz…
Kim bilir kaç kadının çığlığı vardır ışıkları sönen evlerde?
Belki de hiç kimse duymadı hikâyelerini.
Hiç kimse farkına bile varmadı acılarını,
Bir kadına bakınca gözlerinin derinliklerine bakın...Kim bilir ne acılar gizli o umut dolu gözlerinin derinliklerinde...
Sanki acılarının sadakasını veriyormuş gibi,
Tebessümleri hiç eksik değildir yüzünde.
Unutmayın yüreğinde kendi mezarını taşıyan kadınlar,i
Sessiz derin bir çığlık gibi bakar gözleri. Herkesin acısı farklı olsa da,
Hayallerinden vurulmuş bir kadın,acıyı kana kana yaşayan.
Bu hayatta... Görüp geçtiğiniz farkına bile varmadığınız...
Hiç bir gün saçları okşanmamış, hiç yüreklerinden öpülmemiş kadınlar var,
Sabahı olmayan gecelere, baharı gelmeyen kara kışlara, Aydınlığı olmayan karanlıklara mahkûm edilmiş,
Sesiz çığlıkları odalarının dört duvarında yankılanan, ama dışarıdan hiç duyulmayan kadınlar.
Yıldız... gibi binlerce kadının...
Sönen evlerinin ışıkları değildi; aslında ,
Kendi iç dünyalarının ışıkları söndürüldü acımasızca
Bazen tek kelime edemeyip sustuğunda, çığ gibi yığılır duvarlar üzerine.
O an anlar ki tüm cümleler anlamını yitirmiştir; konuşmak bile ağır bir yüktür artık yüreğine, ve sadece susar mühür vurmuş gibi dudaklarına,
sadece birinin ona sıkı sıkı sarılıp, “Üzülme, her şey geçecek” demesini ister; "Ama" bir kadının en acı çaresizliği, kimsesiz oluşudur aslında ..
Yalnızdır; usulca çöker olduğu yere, Yanaklarından akan yaşlar süzülürken, Dudağının arasında bir fısıltı oluşur:
“ALLAH VAR, GAM YOK, ALLAH YÂR Tasalanma Gönül ALLAH YÂR”
Ve bir an gelir okadar çok istersin ki yaşadığın tüm acıların kötü bir rüya olmasını… Ama nafile, gerçeklerle yüz yüzesindir.
Kulağında bir uğultu oluşur, seni rahatsız edercesine. Çaresiz bakışları dalgın ve hüzünlüdür;
Gözlerinin yıldızı sönmüş bir kadın görürseniz ..ona neyin var..? demeyin... HİÇ BİR ŞEYİ... YOKTUR...
O derinliklerde...kaybolan bakışlar sessiz çığlığıdır" KADIN"nın...
5.0
100% (1)