0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
29
Okunma
Pazar gelsin akşama kadar yatacağım hiçbir yere kıpraşmayacam diyorum ya külliyen yalan. Horozların çığlığından(köydeyken vardı, şimdi kuş sesi bile yok. Her yer beton) önce gözlerim fıldır fıldır. Sağa dön sola dön yatak batıyor sanki. Hanım dokuzuncu rüyasında olmalı, ara sıra uykusunda anlaşılmaz sesler homurdanıyor. Belli ki günboyu işinde etkilendiği vakalarla cebelleşiyor.
Yataktan fırlıyorum. Oh be bugün de sağ salim uyandım ya, diyorum. Güya birgün fazla yaşamayı kendime kâr sayıyorum. Oysa bu yaşıma dek elime ne geçti: koca bir sıfır. Koca bir sıfır derken geçmişimi sorgulayacak değilim. Tek kelime ile " acı" dan başka bir şey değil. Yine de hayıflanmıyorum ama üretgen olmadığım için kendime kızmıyor değilim. Yani fazla okumak hayatın bana verdiklerini yazıya dökmek. Yok işte.
Neyse son zamanlarda ilgi alanım ister istemez farklı yöne kaymış durumda. Sağlıklı kalmak konusunda uzman doktor oldum. Benim diyen doktora pabucunu ters giydiririm. Dostlarımla telefonda dedikodu konularımız hep " sağlık." Ne yedin ne içtin. Kalbin, ciğerlerin, böbreklerin nasıl. Aklı dengen ne durumda.
Valla yaş ilerledikçe hiçbirşey umurunda olmuyor. Çoluğun çocuğunla aran nasıl sana bakıyorlar mı, gelinlerle torunlarla muhabbet ne durumda. Herkes kendi telaşesinde. Dünya kovalamaca dünyası. Bakıyorsun herkes yarış atı gibi. Dur durak yok.
İşte böyle varsa yoksa kendi sağlığın. Ayakların üzerinde durabiliyorsan ne mutlu sana.
Pencereden bakıyorum, hava puslu. Çayımı aheste aheste içiyorum...Düşünüyorum, düşünüyorum. Dalıyor gözlerim uzaklara.