0
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
93
Okunma
ara sıra gidiş gelişlerinde tanıdım seni.. yüreğimde taşıdığım mavi aklımdaki denizleri doğurmaya yetmiyordu ki ne kadar ıslanırsak o kadar hasret, ne kadar üşürsek, o kadar hararet olurduk biz.. hatırla, bir merhaban bu kentin çıkmaz sokaklarına, ayazda kalmış yetim bir kızın gözleri gibi çökerdi geceleri. neydi bizi bir kimsesizlikten alıp, kalabalık yüzlere çıkaran heyecan.. nasılda avuçlamıştım sesini, üşüyen yağmur damlalarına/ bir hoohh!/kadar yakın olduğumda, aynı cepde buluşan iki okul kaçağı el olurduk.. söz hakkı istemek için kaldırmıştık elimizi havaya.. üstümüze silahlar doğrultulmuştu, hatırlıyorum.. aşk mıydı, yoksa çatılara tünemiş kedi seslerimiydi, bilmiyorum ama Nisan kadar yağdın üstüme.. içime sızıp, Mayıs sabahlarımı yıkadın.. en önde yürürken safta, saçlarımı taradın o sabah beklide ilk kez.. o sabah taradın saçarlımı..korkuyor muydun?
O sabah, korkunun adını ne koymuştun hiç sormadım..korkuyordum çünkü ilk defa bir yerlere geç kalmaktan,içimde nasılda yaşama telaşı var.. çocuk gölgem taşıyamıyor, beni sen tut emi.. bir yerlere geç kalmaktan ve bir yerlerde bir daha hiç olmamaktan korkuyordum.. ilk defa ve son defa olmayacaktı, bir daha..omuzlarımda taşıdığım kaygı kimin dünyasıydı..içime sızdıkça içim.. öğleden sonralarına uzanan, uyku uyanıklık arasında, düşlerimi kirletti taşıdığım sular…sus!/insan bir kere ölür.. göğüsümün üstünde, taşıdım işaretini, omuzlarımda.. sırtımda kanayan bir yara ile
değiştirdim adını.. adın erken ölmesiydi martıların.. sildim..hatırlıyorum, yüzün gülmüştü bir kere.. nasılda şımarmıştı gök/yüzünde ay/sızım.. doğ diye bekliyordum üstüme, bulutlar kapladı alnını…
küskün mü uyanırdın bütün sabahlara,
sayıkladığın kentlere benzerdi ellerin/saklardın yastıkların altında..ellerindeki izlerle bir gece, bir kentte kayboldum.. saçlarını çözsen bulurdum kendimi,duruldum.. nasılda gülümsüyorsun aynana hayret.. sakin akan ırmaklardan da mı utanmadın
sabah sabah yüzünü yıkadığın suları çekerken içine.. saçlarına dokunacakları hiç mi aklına gelmedi.. sen nasıl bu kadar alışkan, sen nasıl bu kadar akışkan olabildin kendine.. sonra bana/ sadece bana..
(...)