2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
42
Okunma


Zihin, istikrarsızlığı sevgi olarak değil, tehdit olarak kaydeder.
Tutarsız sevginin açtığı yara sessizdir; ama derinlerinizde, taşınması güç bir ağırlıkla yaşar.
İnsanı yıkan şey, büyük bir ayrılık değil çoğu zaman;
bugün dokunup yarın çekilen elin,
bir an değer verip bir sonraki an yüz çeviren bakışların,
varlık ile yokluk arasında salınan o dengesizliğin kalpte bıraktığı çözümsüz çatlaktır.
İnsan zihni belirsizliğe düşman değildir aslında;
ama sevgi kisvesine bürünmüş belirsizliğe kıyamaz.
O yanılgı, güveni çürütür.
Bir duygu, bir ilgi, bir yakınlık…
Açılıp kapanan bir kapıya döndüğünde, kalp buna sevgi adını veremez artık;
ona tehlike der, tetikte durur.
Her güzel an, sessiz bir vedanın gölgesini taşır.
Her sıcaklık, yaklaşan soğukluğun ayak seslerini fısıldar.
Bu yüzden biri sizi gerçekten iyilikle, nezaketle karşıladığında içiniz ısınmak yerine sıkışır.
Gelen ışığın bile bir bedeli olacağını sanırsınız.
Korkunuz kaybetmek değildir;
yeniden kanamanın, yeniden çökmenin ağırlığıdır.
Bu bir güvensizlik değil;
kalbin, hayatta kalmak için öğrendiği bir savunma biçimidir.
Tutarsız sevgi insanı kırmakla kalmaz, güvenme kaslarını uyuşturur.
En samimi yakınlık bile önce yoklanır, sonra tartılır, sonra kuşkuya tutulur.
Çünkü geçmiş, umutla başlayan her masalı, sessizlikle bitiren sayfalarla doludur.
Ama yine de bilirsiniz…
Kalbin en büyük yanılgısı, dünün fırtınalarını bugünün gökyüzüne yakıştırmasıdır.
Oysa her bulut, aynı yağmuru taşımaz.
Evet, tutarsız sevgi bozar.
İnsanı kendi içine çeken ağır bir zehir gibidir.
Fakat istikrarlı sevgi, sessiz, sabırlı, yorulmadan devam eden,
o zehri aynı yavaşlıkla temizler, kalbi yeniden kendine döndürür.
Yeter ki biri, o titrek kapınızı çalmayı bilsin;
yumuşak bir sesle, sabırla, hep aynı yerden…
Ve yeter ki siz, o sesin rüzgârla değil, kalple geldiğini zamanla fark edebilin.
Yazan
Korhan KÜLÇE
12/12/2025
5.0
100% (1)