Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Aşık TURHAL
Aşık TURHAL

Siyasetin Perde Arkası: Sözler, Eylemler ve Takipçilerin Eleştirisi

Yorum

Siyasetin Perde Arkası: Sözler, Eylemler ve Takipçilerin Eleştirisi

( 1 kişi )

0

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

24

Okunma

Siyasetin Perde Arkası: Sözler, Eylemler ve Takipçilerin Eleştirisi



Vaatler ve Gerçeklik Arasındaki Uçurum
Siyaset kurumu, toplumun geleceğini şekillendirme iddiasıyla var olur. Ancak, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, kamuoyu nezdinde siyasetçi imajı, eylemlerden çok sözlere ve vaatlere dayalı hale gelmiştir. "Siyasetçiler sadece konuşur, söyledikleri her şeyi yapmazlar" şeklindeki yaygın kanaat, bu durumun toplum vicdanındaki karşılığıdır. Bu makale, siyasetçilerin vaat kültürü ile icraat yeteneği arasındaki derin uçurumu ve bu kişileri takip eden kitlelerin motivasyonlarını eleştirel bir gözle inceleyecektir.

I. Konuşma Sanatı, İcraat Eksikliği
Siyaset, büyük ölçüde bir retorik sanatıdır. Siyasetçiler, seçmenleri ikna etmek, duygusal bağ kurmak ve umut aşılamak için dili ustaca kullanır. Ancak bu etkileyici söylemler, çoğu zaman karmaşık yönetim süreçleri, ekonomik kısıtlamalar veya siyasi engeller karşısında pratikte karşılığını bulamaz.
Kritik Nokta: Siyasetçi için konuşma, bir amaca ulaşma aracı değil, bizatihi amaç haline gelebilir. Seçim dönemlerinde verilen abartılı vaatler, göreve geldikten sonra ’değişen şartlar’ bahanesiyle rafa kaldırılır. Bu durum, zamanla seçmen nezdinde güven erozyonuna ve siyaset kurumuna yönelik kronik bir şüpheciliğe yol açar. Siyasetçinin ağzından çıkan her söz, halk için bir umut kaynağı olmaktan çıkıp, yalnızca bir "seçim taktiği" olarak algılanmaya başlar.

II. Siyasetçinin Peşinden Koşanlar: Aklını Kiraya Verenler
Eleştirel görüşün en keskin olduğu nokta, siyasetçileri sorgusuz sualsiz takip eden kitlelerdir. Bu görüşe göre, siyasi figürlerin peşinden koşanlar iki ana kategoriye ayrılır:
A. Aklını Kiraya Verenler ve Biat Kültürü
Bu grup, eleştirel düşünme yeteneğini siyasi liderine devretmiştir. Liderin her söylemini, her eylemini doğru kabul etme eğilimindedirler. Siyaset bilimi literatüründe "biat kültürü" olarak da adlandırılan bu durum, bireyin kendi akıl süzgecini kullanmaktan vazgeçmesi ve lideri tartışılmaz bir otorite olarak görmesiyle karakterize edilir. Bu kişiler, genellikle duygusal bir bağlılık ya da ideolojik bir körlükle hareket ederler. Siyasetin bir "inanç sistemi" gibi yaşanması, rasyonel tartışmayı ve sorgulamayı ortadan kaldırır.
B. Yalaka ve Çıkarcı Zümre
İkinci grup ise daha rasyonel, ancak etik açıdan daha sorunlu bir motivasyona sahiptir: çıkar. Bu kişiler, siyasetçinin gücünden faydalanmayı, kişisel veya kurumsal menfaatler sağlamayı hedefler. Siyasetçiyi eleştirmek yerine onu aşırı yücelten, pohpohlayan ve "yalakalık" yapan bu zümre, aslında siyasetin temel işlevini (halka hizmeti) yozlaştıran bir köprü görevi görür. Bu kesim için siyasi bağlılık, bir yatırım aracıdır; yatırımın getirisi ise ihale, makam, mevki veya ayrıcalıklı muameledir.

III. Toplumsal Sonuç: Demokrasinin Kalitesinin Düşüşü
Siyasetçilerin söz ile eylem arasındaki tutarsızlığı ve takipçilerin sorgulayıcı değil, çıkarcı veya körü körüne bağlı olması, demokrasinin kalitesini doğrudan düşürür.
Sorgulayıcı Toplum Eksikliği: Halkın bir kesiminin aklını kullanmayı reddetmesi, siyasetçinin hesap verebilirlik mekanizmasını işlemez hale getirir.
Popülizmin Yükselişi: Siyasetçi, icraat yapmak yerine, sürekli konuşarak ve duygusal manipülasyonla ayakta kalır.
Liyakatin Önemi: Çıkar ilişkisiyle yükselen yalaka zümre, yönetim kadrolarına liyakate değil, sadakate göre yerleşir, bu da kamu hizmetlerinin verimliliğini düşürür.

Sonuç: Hesap Sorma Ahlakı
Bu eleştirel görüşün işaret ettiği sorunlar, siyasetin doğasında var olan risklerdir. Ancak çözüm, ne siyasetten tamamen el çekmek ne de siyasetçileri toptan karalamaktır. Çözüm, sorgulayıcı ve eleştirel bir seçmen kitlesinin varlığından geçer.
Bir siyasetçinin sözleri ile icraatları arasındaki farkı görebilen, kişisel çıkar için değil, kamusal fayda için siyasetin peşinden koşan ve her şeyden önemlisi kendi aklını kiraya vermeyen bir toplum, siyaseti "konuşmaktan" "yapmaya" zorlayacaktır. Siyasetçinin vaatleri, sadece bir başlangıç noktası olarak görülmeli; asıl odak noktası ise gerçekleşen sonuçlar olmalıdır. Toplum, bu ahlakla hareket ettiğinde, yalakalık ve çıkarcılık siyasetin ana motoru olmaktan çıkacaktır.

Hüseyin TURHAL

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Siyasetin perde arkası: sözler, eylemler ve takipçilerin eleştirisi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Siyasetin perde arkası: sözler, eylemler ve takipçilerin eleştirisi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Siyasetin Perde Arkası: Sözler, Eylemler ve Takipçilerin Eleştirisi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL