0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
31
Okunma
BAŞLIK: "KALBİN İHANETİ
KARAKTERLER:
Uyar: Her zaman olduğu gibi görünüp böyle olduğundan kaybetmiş ama artık kalbin ihanetini fark etmiş biriydi.
Bayım: Uyar’ın kalbi ne tam olarak yaşattı ne de öldürdü. İhanete sımsıkı sarılmış bir Suikastçi ve de Haindi.
PROLOG ( Ön Deyiş) ;
Uyar kalbinin ona ihanet ettiğini düşündü. Hiçbir ihanet affedilmezdi. Uyar bunu çok iyi bilirdi. İnsanın kalbi insana ihanet eder mi hiç? Bu düşünce Uyar’ı bütün düşüncelere düşüncesiz kılmıştı
SAHNE:
Loş sarı ışık. UYAR bir sandalyede oturmuş, başı eğik, parmaklarını birbirine kenetlemiş. BAYIM ise bir gölge gibi, bir görünür bir kaybolur hâlde sahnede dolaşıyor.
---
BAYIM (yumuşak ama hesap soran bir ses tonuyla, UYAR’ın çevresinde yavaş adımlarla dolaşarak):
Niye yalnızsın Uyar, niye?
UYAR (başını kaldırmadan, yorgun bir nefes vererek):
Tükendi her şey Bayım.
BAYIM (kaşlarını çatıp, UYAR’ın yüzünü görmeye çalışarak eğilir):
İnsan nesli mi,
Yoksa umutlar mı?
UYAR (başını hafifçe yana çevirip kaçamak bir bakışla):
Her şey dedim ya Bayım,
Sığmadı içine sormak istediklerin.
BAYIM (bir adım geri çekilip göğsüne dokunur, sesi hafifçe yükselir):
O yüzden yalnızlığını öldüren benim.
Çünkü, sadece ben varım.
UYAR (alayımsı bir gülümseme ile, gözlerini kısa süre kapatarak):
Yoksun.
Sadece var olduğunu sanan bir varlıksın.
BAYIM (ellerini iki yana açarak, kırılmış bir sesle):
Kalbinim ben senin.
Aklını bıraktın, onu susturdun.
Sırada ben mi vardım?
UYAR (hafif öne eğilir, sesini alçaltır, sanki bir itirafmış gibi):
Sen atmıyorsun ki.
Görevini yapmıyorsun.
Sadece arada böyle… tekliyorsun.
BAYIM (sert bir adımla öne gelir, gözleri büyür):
Onun gibi mi?
UYAR (başını hızla kaldırır, gözleri parlayarak):
O konuyu açma.
O, bir kez “at” dedi…
Ve bende son kez “at” dedim.
Sen ise atmadın
Sadece üstünü örttün.
Sanki yokmuş gibi.
Sanki ben unuturmuşum gibi.
BAYIM (dizlerinin üzerine çöker, sesi titrer):
Ben unutturmaya çalıştım.
Sen hatırlamaya direndin.
İkimiz de yenildik Uyar.
UYAR (gözlerini uzak bir noktaya diker, hafif bir tebessüm ama içinde acı var):
Yenilmek değil bu Bayım
Bu, hatırladıkça kanayan bir yer.
Senin durduramadığın, benim iyileştiremediğim.
BAYIM (başını yana eğerek, merak ve kırgınlık karışımı bir sesle):
Peki hâlâ onu mu bekliyorsun?
UYAR (omuzları düşer, sesi kısılır):
Beklemek değil.
Gitmeyen birini yolcu edememek belki…
Veya gidenin gidişini hâlâ duymak.
Kim bilir
BAYIM (uyarıcı, ama şefkatlice elini UYAR’a doğru uzatır):
O zaman gel
Beni susturma.
Konuşayım, anlatayım.
Belki birlikte toparlarız.
UYAR (BAŞINI iki yana sallar, gözleri dolu ama taşmıyor):
Toparlanacak bir şey yok Bayım.
Biz sadece
Kırık bir kalbin iki farklı sesi olduk.
Ben sustum, sen tekledin.
Ve hikâye burada böyle kaldı.
BAYIM (ayağa kalkar, sahnenin ortasına yürür, perdenin üstündeki ışığa bakar):
Peki ya sahne?
Bu hikâye burada mı bitecek?
UYAR (yavaşça doğrulur, sesi bu kez daha net):
Sahne bitmez Bayım.
Işık söner, perde iner
Ama içimizde oyun devam eder.
EPİOLOG (Son deyiş) ;
Kalp Uyar’ındı ama hep başkasının ağzıyla konuşuyordu.
Uyar ise onu duyanı istedi;
Başkasının sözleriyle yaşayan, bir çift dudak arasında kuklaya dönen bir kalbi değil.
(Uyar artık içine kapanmaz, Bayım ile çoktan ayrılması gerekirken, tam olarak bugün ayrıldı. Işık tamamen söner. Uyar sandalyeden kalkar. Bayım’ın gölgesi artık yerde bile görünmez)
SON