0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
31
Okunma

Erkek bir konuda fikrini söyler, talebini belirtir…
Sınır çizer…
“Bu doğru değil, bunu kabul etmiyorum” der…
Ya da sadece görüş belirtir…
Ve bazı kadınların diline hemen aynı etiket yapışır:
“Kapris yapıyorsun.”
“Kadınsı davranıyorsun.”
“İnciniyorsun, abartıyorsun.”
Peki neden?
Çünkü bazı kadınlar, hoşlarına gitmeyen bir sözle karşılaştıklarında ya da istekleri geri çevrildiğinde, sorumluluk almak yerine suçu erkeğe yüklemeyi en kolay çıkış kapısı olarak görürler.
Bu, uzun yıllardır işleyen tanıdık bir döngüdür:
Kadın ister →
Erkek onaylar ve yapar →
Dünya sorunsuz döner.
Ama erkek ’’hayır bunu kabul etmiyorum’’ dediğinde →
Kadın, kendi isteği boşa çıkmasın diye erkeği manipülatif bir etiketle bastırmaya çalışır.
Ve buna “kadınca kapris yapmak” denir.
Oysa ortada kapris yapan biri varsa, çoğu zaman erkek değil, isteği kabul edilmeyince öfkelenen ve duygusal tepkiyle güç kazanmaya çalışan kadındır.
Erkeğin haksız olduğu yoktur; sadece kadın canlısı reddedilmeye alışık değildir.
Birçok kadın için erkek, her zaman “anlayışlı”, “sakin”, “duygusuzlaştırılmış” bir figür olarak var olmalıdır.
Erkek konuşunca sorun olur, kadın konuşunca duygu olur.
Erkek tavrını koruyunca “kadınca kapris”, kadın tepki gösterince “hassasiyet” olur.
Bu, adalet değildir.
Bu, alışılmış bir rol dağıtımının, ipleri görünmeyen bir toplumsal oyunun devamıdır.
Erkeğin de tahammül sınırı vardır.
Erkeğin de rahatsız olduğu davranışlar, istemediği istekler, yorulduğu anlar vardır.
Ama kadın bunlarla yüzleşmek istemediğinde, en hızlı savunma mekanizması devreye girer:
Etiketlemek.
“Kapris yapıyorsun.”
“Kadın gibi davranıyorsun.”
Çünkü bir erkeği küçültmek, kendi hatasını kabul etmekten çok daha kolaydır.
Asıl manipülasyon tam da burada başlar.
Bazı kadınlar, erkeğin haklı olduğu durumlarda bile onu “kadınsı kapris”le suçlayarak:
Sesini kısmayı,
Savunmasını zayıflatmayı,
Onu suçluluk duygusuna sürüklemeyi,
Sonunda da kendi isteğini dayatmayı
amaçlar.
Ve çoğu acemi erkek bu oyunu yıllarca anlayamadan yaşar.
Ama artık manipülasyonun kokusunu uzaktan tanıyan, sınırını bilen erkekler bu oyuna teslim olmaz.
Söylemleri değişmez, duruşları bozulmaz.
Çünkü gerçek budur:
Erkeğin sınır koyması kapris değil, tavırdır.
Erkeğin “hayır” demesi inat değil, saygı talebidir.
Erkeğin rahatsızlığını dile getirmesi abartı değil, dürüstlüktür.
Ve eğer bir kadın, erkeğin her reddedişinde onu küçültmeye, karalamaya, duygusal olarak bastırmaya çalışıyorsa; orada sevgi değil, iktidar mücadelesi vardır.
Erkek her talebi kabul etmek zorunda değildir.
Her isteğe “tamam” demekle yükümlü hiç değildir.
Çünkü bir kadın, erkeğin reddini hazmedemeyip onu “kapris” ile suçluyorsa…
Orada artık ilişki yoktur; yalnızca güç savaşının ince, görünmez ipleri vardır.
Yazan
Korhan KÜLÇE