0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
59
Okunma
YALNIZ KADIN
Yalnız bir kadın! Büyük şehir, hele de İstanbul’ u gözünde büyütüyor, aklına gelmedik hayaller kuruyordu. Köyden evlenip gidecek en azından hayvanların dışkılarından tezek yapmaktan kurtulacaktı. Bütün iş sırtına yüklenmisti. Ahıra gir, ineğin sütünü sağ, malları köyün sığırına kat, evde odun kır, yemek yap, fırına hamur yoğur...
Ellerini beline dayayıp karşı dağlara inen sisi izledi. Dağlara beyaz bulutlar çökünce afakanlar basıyordu yüreğini. Çok geçmeden sis bulutları kendi köyünün üzerine çöreklenince çıldıracakmış gibi oluyordu sanki.
"Bundan sonra İstanbul’ da yaşayacaksın", dedi nişanlısı. Yıllardır İstanbul’ da çalışıyordu nişanlısı. Köye fiyakalı geliyor, hediyeler getiriyordu. İstanbul nasıl bir şehirdi ki herkes oraya koşuyordu. Giden gelmiyordu. Yemen türküsü gibi. " Giden gelmiyor, neden acep."
O günden bugüne otuz sene geçti. Hayal kurmaz oldu artık. Ne kadar iyi günler için hayal kurduysa tersi çıkmıştı. Yıllarca güneşe hasret gecekondularda ömrü tükendi. Denizi bile görememiş, geldiği gibi çakılıp kalmıştı keçilerin bile tırmanamayacağı tepelerdeki gecekondularda. Köyü burnunda tütüyordu ama kimse kalmamıştı geride. Anası babası çoktan ölmüşler, kardeşleri İstanbul’dalardı ama kimbilir hangi cehennemde.O sisli dağları hayal ediyordu. Keşke İstanbul’a gelmeseydi de hayvanların bokundan tezek yapmaya razıydı.
Pimi çekilmiş bomba gibi dolaşıyordu kalabalığın içinde. Yalnızdı. Kocası kumarcı çıkmıştı ama sağ olsaydı gölgesi yeterdi. Kimsesiz. Çocuklarının da herbiri ayrı birey olmuşlar herkesin çoluğu çocuğu vardı. Kimseyi rahatsız etmek istemiyordu. Sadece köyünü özlüyordu. Dut ağacını, erik ağacını ve diğerlerini. Köyün altından akıp giden ırmağın akışını...
Galata Kulesine çıktı. Hayatında ilk kez aşağıdaki insanları karınca gibi görüyordu. Oysa o karınca gibi insanların altında yıllardır hep ezilmişti
Yükseğe tırmanmaya çalıştı. Kalabalık birden hareketlendi.
Kadını çekip aldılar.
" Çilem bitmedi mi, niye kurtardınız, " diye mırıldandı.
Hep yalnızdı kadın, hep!..
Ayhan Sarıkaya