0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
143
Okunma
Dikkat ettiyseniz: kırılan dalgaların acıyan yüreğidir geride kalan sessiz dalgaların zararsız köpükleri. Varlığının anlamından kıyıya sürüklenmek fiziksel bir gerçekliktir ki çarpışmalar, çatışmalar şiddetli şekilleri doğurur. Deniz birkaç damlasını yitirirken kepezde dirhem dirhem eksilir kendinden. Bu döngü yüzyıllar hatta binyıllar sürer ki değişmeyen platonik aşk gibidir. Ne deniz vazgeçer dövmekten ne kaya teslim olur devinimden…
Her nedenin bir hikayesi vardır. Türkülerimiz gibi: Leylalarımız, Mecnunlarımız hatta tutkularımız ve tutunamadıklarımız… Kendimiz için isteklerimiz, karşı taraf için beklentilerimiz. Bunlar bir dalganın kırılması gereken doğal bir akışın tekrarı mı? Kendimizce seçtiğimiz veya yakıştırılan rolünde biz hangi taraftayız? Doğru denilenle yanlış arasındaki çizgiyi belirleyen kurallar kimlerce hakiki kimlerce kutsal veya kimlerce günah?
İnsan, gerçek manada kendini tanımaz. Tanıdığını da anladığını sanır. Kolay olan yargı veya yergidir. Mavi gözlere kanıp kendince âşık olmanın nedenini sorgulamazken mavi gözlünün karakteriyle dalaşır. Oysa severken seni okşayanın temaşasındaydın; hoşlanıp hoşlanmadıklarına, öfkesine veya tez canlılığına bakmadın. Sen ondaki maviliği onda diye mi yoksa gözünde güzel diye mi sevdin? Bu kısır akılla keşke mavi bir boncuğu cebinde taşıyıp mutluluğu arasaydın.
Ne güzel söylemiş Mevlâna:” Ey sefil kişi, firavunun öfkesini sen kendinden bil!” Hangimiz bildik ki? Öfkenin aracını hep karşımızda görürken kendimizi masumiyetin dev aynası sandık. Her sektede bir çukur, düşüşte bir çelme aradık. Hiç dedik mi? Adımımız uzundu, kısaydı düşüşümüz ne çelmeden ne de çukurdandı. Yol ki çukursuz, yol ki çelmesiz o zaman senin varlığının anlamı ne olacaktı? Çıyan da olacak akrep de olacak. Süt verenin hikmeti neyse o değersiz varlıkların hikmetini anlamak da senin bilgeliğinle eş kalacak.
Belki de en başından kaybediyoruz. Nisyan ile malul kimliğimizin uzağındayız. Dünü silen bugünü yeniden çizen bir benliğe mıhlanmışız. Yeniden başlamanın yanılgısı, her günü resetlemenin perişanlığındayız. Deneyimlerin acısını unutmak yerine acının da bir tat olduğunu bilip onlardan ders çıkartsaydık! Bilirdik ki en azından hayat hep kazanmak değil, bazen de en az kaybetmektir.
5.0
100% (2)