0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
26
Okunma

GAZZE SOYKIRIMI.
Gazze Soykırımı, İsrail’in Gazze Savaşı sırasında Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden işgal ve bombardımanları kapsamında Filistin halkına karşı işlediği soykırımdır. Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francisco Alametse, Uluslararası Af Örgütü ve diğer sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütlerine göre bu saldırılar, ağır bir insanlık suçu olarak değerlendirilmektedir. İlgili kurumlar ve uzmanlar, İsrailli üst düzey yetkililer tarafından yapılan ve Gazze halkını kısmen ya da tamamen yok etmeye yönelik bir niyet taşıdığı düşünülen açıklamalara dikkat çekmekte; bu söylemlerin, uluslararası hukukta soykırım suçunun oluşması için gerekli olan "yok etme kastı" unsurunu karşılayabileceğini belirtmektedir.
Nisan 2025 itibarıyla, İsrail ordusunun eylemlerinin Gazze Şeridi’nde en az 50.500 kişinin ölümüne yol açtığı doğrulandı; bu, her 44 kişiden 1’inin öldüğü ve günlük ortalama 93 ölüm gerçekleştiği anlamına gelmektedir. Kurbanların çoğunluğunu siviller oluşturmaktadır; bunların en az %50’si kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Son dönemlerdeki diğer küresel çatışmalarla karşılaştırıldığında, gazeteciler, insani yardım görevlileri, sağlık çalışanları ve çocuklar arasında kaydedilen ölüm sayısı en yüksek olanlar arasındadır. Yıkılmış binaların enkazları altında hâlâ binlerce cesedin olduğu düşünülmektedir. The Lancet dergisi, travma tik yaralanmalar nedeniyle 70.000’den fazla ölüm olduğunu tahmin etmektedir.[19] Yaralı sayısı 100.000’den fazladır; Gazze, dünyada kişi başına en fazla çocuk ampule hastaya sahip olan bölgedir. Ağustos 2024 itibariyle Gazze’deki 36 hastaneden sadece 17’si kısmen işlevseldi; sağlık merkezlerinin %84’ü yıkıldı ya da hasar gördü.
Gazze nüfusunun %85’ini oluşturan 1,9 milyondan fazla Filistinli zorla yerinden edildi. İsrail’in uyguladığı abluka, Gazze’de açlığa ve kıtlık tehdidine büyük ölçüde katkıda bulunurken, bazı İsrailli siviller sınırdan insani yardım malzemesi taşıyan yardım konvoylarını engelledi veya onlara saldırdı. Çatışmanın başlarında İsrail, Gazze’nin su ve elektrik kaynaklarını kesti. İsrail ayrıca Gazze’deki 12 üniversitenin tamamı, okulların %80’i ve çok sayıda cami, kilise, müze ve kütüphane gibi kültürel açıdan önemli binaları da yıktı.
Soykırım eylemleri
Ayrıca bakınız: Gazze Savaşı’nda işlenen savaş suçları, Gazze insani krizi günümüz) ve Gazze Şeridi’nde kıtlık
Direkt öldürmeler
İsrail, bombalamanın ilk iki ayında Gazze’ye 25.000 ton (iki nükleer bombaya eşdeğer) patlayıcı attı. Bunların çoğu, yoğun nüfuslu bölgelere atılan ve mahallelerin tamamını yok eden güdümsüz bombalardı.
7 Ekim 2023’ten bu yana ISK, silahsız Filistinli tutukluların,[23][24] doktorların ve sağlık çalışanlarının yargısız infazıyla suçlanıyor. İsrail askerleri Filistinli sivilleri çoğunlukla ailelerinin gözü önünde infaz etti.[26] Beyaz bayrak sallayan Filistinlileri de öldürdüler.[26] Nisan 2024’te, elleri bağlı cesetlerin bulunduğu toplu mezarlar bulundu. Cesetler arasında kadınlar ve yaşlılar da vardı.
Mart 2024’te Ha’aretz bazı İsrailli komutanların, askerlerin silahsız olsalar bile gördükleri herkesi vurup öldürme emri verdiği "öldürme bölgeleri" kurduğunu bildirdi.
Haziran 2024’te Associated Press tarafından yapılan bir araştırma, İsrail’in Gazze’deki soykırımının Filistinli ailelerin tüm kan bağlarını "daha önce hiç görülmemiş bir derecede" öldürdüğünü ortaya koydu.
Sağlık binalarına ve çalışanlarına yönelik saldırılar
Savaşın başlangıcından kısa bir süre sonra Gazze’deki sağlık sistemi çökme noktasına geldi. Saldırıların ardından hastanelerin birçoğu elektriksiz kaldı, hasar gördü, kullanılamaz hale geldi veya tamamen yıkıldı
İsrail, Şubat 2025 itibarıyla en az 160 sağlık çalışanını gözaltına aldı, 24 kişi hastanelerden zorla alındıktan sonra bir daha görülmedi. Gazze Şifa Hastanesi direktörü, 7 ay süren tutukluluğun ardından serbest bırakıldığında "İsrail hapishanelerinde işkencesiz bir gün bile geçmediğini" söyledi