2
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
131
Okunma

Akıllı insanlar öyle bir hale geldi ki, zekalarını geliştirmek yerine onu nasıl kendi çıkarlarına hizmet ettirecekleri yönünde eğitmeye başladılar ve bu böyle olunca da zeka, olması gereken yolundan iyice saptı, öyle ki aydınlatması gereken yerde gölge etmeye, inşa etmesi gereken yerde tam bir yıkıma dönüştü. Zekanın doğasında var olan üretme, geliştirme ve çözüm bulma potansiyeli, artık tam tersine manipülasyonun ve hesapçılığın aracı haline gelince geriye sadece koca bir boşluk kaldı. Ve o boşluk, zamanla aklın yerinde esen sıradan bir rüzgara döndü.
Zeka, çıkarın gölgesine düştüğü andan sonra var olan gerçek değerini de ne yazık ki kaybeder. Çünkü zeka, yalnızca keskinlik değil aynı zamanda doğrulukta ister, yön bulmak kadar yön göstermekle de ilgilidir. Fakat kendi avantajını her şeyin üzerinde tutan zihinlerde bu yön duygusu kaybolur. İnsan kendini her defasında haklı çıkaracak bir yol bulabilir belki, ama doğruyu bulacak bir iç sesini kaybettiğinde aklının tüm gücü artık boşa düşer.
Bugün birçok insan akıllı görünmenin yollarını araştırırken, akıllı kalmanın gerektirdiği sorumluluklardan uzak duruyor. Zekasını geliştirmek yerine onu nasıl çevresini şekillendirmek için kullanacağını hesaplıyorlar, oysa gelişmeyen zeka körelir, körelen zeka ise insanı doğru yoldan hızla uzaklaştırır. Bu noktada akılda rehber olmaktan çıkar ve artık bir bahaneye, bir savunma duvarına, bir menfaat aracına dönüşür.
Zekanın yanlış kullanımı, zamanla insanın kendisiyle çelişmesine sebep olur. Çünkü çıkar için eğriltilmiş olan bir aklın uzun ömürlü bir tutarlılığı yoktur. Bugün kazandırıyor gibi görünse de yarın büyük bir kaybın hazırlayıcısı olur. İişte onun için insanın zekasıyla başardığını sandığı şey, aslında aklını kaybetmesinin başlangıcıdır. Zeka doğru yoldan çıktığı andan sonra yapabilecekleri ile değil, maalesef kaybettirdikleri büyür.
Sonuç olarak zekasını geliştirmek yerine onu çıkarları için bir araç haline getirenlerin dünyasında, aklın gerçek değeri hızla unutulur. Bilinmelidir ki gerçek akıl, doğruluğu savunan, adaleti gözeten ve insanı, insan yapan en doğru yoldur. Bu yoldan sapıldığında geriye kalan artık o aklın olmayan gölgesidir, yani onun yerinde esen boş bir rüzgardır.
"Çıkar için eğilen akıl, sonunda kendi ağırlığının altında kırılır.”
*
Mehmet Demir
61224