0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
22
Okunma
Gitmek, bir menzile ulaşmak için yol yürümek midir sadece? İnsan kendinden de gidemez mi? Ya yüreklerden… Ölmek de bir gitmek midir, maddenin bittiği yerde başlayan? İnsan yaşarken de ölemez mi?
Gitmek, anılarımızın toplamınca hayaller kurmak mıdır? Uzaklarda bıraktığımız gül yüzlülerimizin gözyaşlarına acılar yüklemek midir? Gülümsemeler de yükleyemez miyiz dudaklara giderken?
“Beni güzel hatırla” demiş şair… Neye göre? Her güzelliğin içinde, güzelliğe ulaşmayı sağlayan ağır bedeller vardır aslında, kim tarafından ödendiği hiç de önemli olmayan… Ödenen bedellere göre mi?
“Beni güzel hatırla” neye göre? Kişilere, yaşanmışlıkların güzelliklerine göre mi? Sıkıntıların- güzelliklere ulaşıldığı yerde- bitmesine göre mi? Ya o güzellikler geçici köprüler kurmuşsa sadece, bizi mutluluğun ancak gölgesine ulaştırabilen… Yine de güzel mi hatırlamak gerekir; küçücük bile olsa yaşanan güzel anlar?
Gitmek, yokluğa teslim olmak mıdır, bir zamanlar var olduğumuzun delillerini görmezden gelerek?
Gitmek…
Güzel hatırlamak, hatırlanmak… Kaç gitmenin içine sığar ki hayatın yükü; ister güzellik, ister çirkinlikler barındırsın özünde? Kaç satırlık bir yazıda dile gelir ki hayatın özeti?
"Gitmek..." İçini biraz da sen doldur şimdi...
Gidiyorum... “BENİ GÜZEL HATIRLA” e mi? Ve bendeki kendini...
Öyle işte...
Ülkü Duysak