0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
34
Okunma

"İnsan bilmediği her şeyin düşmanıdır." Bu kadim gözlem, bireysel ve toplumsal çatışmaların kökenine ışık tutan sarsıcı bir gerçektir. Bilgi eksikliği, zihnimizde bir boşluk yaratır ve bu boşluk, ne yazık ki sık sık ön yargı, bağnazlık ve düşmanlık tohumlarıyla dolar. Bilinmeyene karşı duyulan bu ilkel korku, cehaletin en tehlikeli meyvesidir ve bu makalede, bu düşmanlığa yol açan temel unsurları ve bunların üstesinden gelme yollarını inceleyeceğiz.
Düşmanlığın Kaynağı: Bilinmeyenden Doğan Korku
İnsan zihni, belirsizlikten hoşlanmaz. Bir durumu veya kişiyi anlayamadığında, kontrol mekanizması devreye girer ve hızlıca bir sonuca varmaya çalışır. Bilgi sahibi olmanın getirdiği güvenlik hissi yerine, bilinmeyenin yarattığı tehdit algısı öne çıkar.
1. Ön Yargı ve Bağnazlık: Zihnin Kısayolları
Ön Yargılı Olmak: Bilgiden yoksunluğun en yaygın tezahürüdür. Bir konu, kişi veya kültür hakkında yeterli veriye sahip olmadan, genellikle dışarıdan veya geçmiş deneyimlerden beslenen peşin hükümlerle hareket etmektir. Ön yargı, gerçeğe ulaşmanın önündeki kalın bir perdedir.
Bağnaz Olmak: Bireyin kendi inanç, düşünce ve görüşlerini mutlak doğru kabul etmesi ve diğer tüm görüşlere karşı hoşgörüsüzlük göstermesidir. Bağnazlık, zihinsel bir kilitlenme halidir; kişi, yeni bilgiyi reddeder çünkü kabul etmek, kendi "doğrusunu" sorgulaması anlamına gelir. Bu da, bilinmeyene karşı duyulan düşmanlığın en fanatik biçimidir.
2. Araştırmamak: Fikri Tembellik
Bir konunun düşman ilan edilmesinin en büyük sorumlularından biri, basitçe araştırmamaktır. Günümüzde bilgiye erişimin bu denli kolay olduğu bir çağda, cehalet genellikle bir seçimdir. Araştırmamak, kişinin kendi konfor alanını terk etme zahmetine katlanmaması, fikri tembelliğe teslim olmasıdır. Araştırılmayan her konu, zihinde bir potansiyel tehlike olarak kalır ve düşmanlık kolayca yeşerir.
Bencillik ve Çekememezlik: Karakterin Gölge Yüzü
Bilinmeyene duyulan düşmanlık, yalnızca bilişsel bir eksiklikten değil, aynı zamanda karakter özelliklerinden de beslenir.
Bencillik ve "Akıllı Kıt" Zihin: Bencil bir birey, dünyayı kendi dar penceresinden görmeye eğilimlidir. Kendisinin anlamadığı veya fayda görmediği bir bilgi, değer veya başarı, kolayca kıymetsiz ilan edilir. Bu, genellikle kişinin kendi yetersizliğini örtmek için başvurduğu bir savunma mekanizmasıdır. "Akıllı kıt" ifadesiyle kastedilen de budur: Bilişsel kapasiteden ziyade, yeni bilgiye ve perspektife karşı gösterilen kasıtlı direnç ve isteksizlik.
Çekememezlik ve Kıskançlık: Bilinçli olarak bir "hayır" isteme ve düşmanlık besleme, genellikle kıskançlık ve çekememezlikten doğar. Bir başkasının sahip olduğu bilgi, başarı veya huzur, çekemeyen kişi için bir tehdit haline gelir. Bu durum, mantıksal bir temele oturmaz; tamamen duygusal bir tepkidir. Kıskanılan şeyin kendisi değil, o şeye sahip olmanın yarattığı fark düşman ilan edilir.
Sonuç: Düşmanlığı Bilgeliğe Dönüştürmek
İnsanın bilinmeyene düşman olması, kaçınılmaz bir kader değildir. Bu düşmanlık, bir bilgi edinme sorumluluğu ile aşılabilir.
Bilgelik Yolu:
Ön Yargıyı Askıya Almak: Yeni bir fikirle karşılaşıldığında ilk tepkiyi değil, ikinci düşünceyi esas almak. Anlamaya çalışmak, hüküm vermekten önce gelmelidir.
Empati ve Merakı Geliştirmek: Bilmediğimiz şeyleri düşman ilan etmek yerine, onlara karşı merak duymak. Bilinmeyen kişiye veya duruma "neden?" sorusunu sormak, empati kapısını açar.
Sürekli Araştırma: Düşünce ve inançların sadece duygusal bir temelden değil, sağlam bir bilgi zemininden beslenmesini sağlamak.
Unutulmamalıdır ki, bir konuyu bilmemek bir eksiklik, öğrenmeyi reddetmek ise bir hatadır. Düşmanlık, cehaletin gölgesinde büyür; hoşgörü ve anlayış ise bilgi ışığında yeşerir. Bu nedenle, kendi zihinsel düşmanlarımızı alt etmenin tek yolu, bilinmeyenin karanlığına cesurca bir bilgi meşalesi taşımaktan geçer. Bilgiye sahip çıkan insan, artık düşmanı olmayan, daha zengin ve daha anlayışlı bir dünyaya adım atacaktır.
Hüseyin TURHAL
5.0
100% (1)