1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
87
Okunma
Bu ayki konumuz çocukların ve gençlerin mevsimi, bahar. Hangi bahar diye sormazsınız herhalde; sonuçta sonbahar herkesin şahsına münhasır ve ilk hecesi olmadan kimse bahsetmez o mevsimden. Hıhh aynen! Çocukların heyecanlı oyun telaşları, gençlerin yürek kıpırtılarının mevsimi olan bahar. Tabi ki çocukluk ve gençliği geride bırakanların da anılarının canlandığı bahar…
Bahar, mevsimler içinde tacını kaptırmayan, şiirlere ve şarkılara konu olan umut geçidi bir mevsimdir. Ergenekondan çıkarken demirden dağı erittiğimiz müjdedir bahar. Tabiatın tüm renklerini gösterdiği uyanışın sembolü, kuş seslerinin sırlı bir nota gibi mutluluk yaydığı mevsimdir, bahar. Her ne kadar mart ayı baharın gelişini müjdelese de nisan ayı için baharın ikametgahı demek de yerinde bir benzetme olur diye düşünüyorum. Öyle ki genelde Anadolu’nun Çukurova’sında gördüğümüz, kızıl kahve gerdanından aşağıya uzanan siyah tüyleri üzerinde beyaz benekler taşıyan ve yeşillikler içinde göz kamaştıran turaç kuşu öttüğü zaman, yörükler baharın geldiğini anlar ve yaylaya çıkma hazırlıkları yaparlar. Ağaçların tomurcuklarını patlattıkları ve meyve vermeden önce üzerinde kelebekler uçuşan çiçeklerini gördüğümüz bu doğanın zaman ayarlı suyla can bulan odunları ne de güzeller değil mi..? Ahh birde şu yeşillikler arasında uyanan kayısı ağaçlarının, kırmızı tomurcukları içinden patlayıp çıkan beyaz çiçekleri yok mu!! Yaz aylarında sıcaktan bunaldığımız ve hasret kaldığımız o rüzgar, baharda hiç esmesin, açan çiçekler hiç dökülmesin dileriz.
Nisanın bir özelliği de şüphesiz yağmurlarıdır. Toprağı ve buraya dikkat lütfen; topraktan olanı canlandırır, nisan yağmurları. Hiç şüphen olmasın! İnsanı da canlandırır nisan yağmuru. Yapılan bilimsel araştırmalarda nisan yağmurlarının, kış aylarında insan vücudundan eksilen demir mineralini taşıdığı tespit edilmiş. Bu bilgiyi sence de değerlendirmeli mi? Ne dersin? Bana kalırsa mikaili mesaide yakaladığın an işini gücünü bırak, icabında üstündeki takım elbisenle sende çık dışarı arkadaşım. Doyasıya ıslan ve kurumak için hiç acele etme. Hoş bu mevsimin yağmuru ayrı, güneşi ayrı ve her ne kadar çiçek dökse de rüzgarı ayrıdır.
Kız çocuklarının mektup çizip zıp zıp zıpladıkları, erkek çocukların ise top oynayıp deli gibi terledikleri bu mevsim, aynı zamanda genç aşıkların yeşillenen doğa ile umutlarını da yeşerttikleri muhteşem bir mevsimdir. Madem çocukluk heyecanı, gençlik aşkı dedik, sana kısa bir nisan hikayesi anlatayım değerli insan. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, erkek çocukları asker, doktor, damat; kız çocukları gelin, avukat, hakim iken yine baharlardan bir bahardı. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin açılışının 80. yıl dönümünün kutlamaları için çocuklar çeşitli meslek gruplarını temsilen kıyafetlerle kutlamalara katılmıştı. Her çocuğa Atamız tarafından hediye edilen bu bayramda, maalesef yukarıdaki kıyafetleri alacak maddi imkana sahip olmayan çocuklarda vardı. Bense, her 23 Nisan bayramında asker kıyafeti giymek için can atarken bu imkanı elde edememiş çocuklardan biriydim ve 80. yılda elleri öpülesi teyzemin hemşire olması münasebetiyle doktor kıyafeti bulmuş, boynumada kıytırıktan bir stetoskop takmıştım. Çocuklar gibi mutlu olduğum o günlerde ben gerçekten de bir çocuktum değerli okur. Peki ya şimdi? Tam 21 ayrı nisan, 21 ayrı bahar mevsiminin arkasından, o tarihlerde hayalini kurduğum asker kıyafetini üzerimde taşımaya başlayalı 6 yıl oldu.
Bize ayrılan sayfanın sonuna gelirken, bir kaç tavsiye ve hatırlatma yapmam da yarar var. Değerli okur, kaç bahar geçerse geçsin, sen her baharda ayrı bir umutla değil, şu yaşına dek biriktirdiğin tüm umutlarınla o çiçek kokulu havayı mutlaka dibine kadar solu. Gençlik heyecanınlarını müzik kutuna doldur ve kulaklıklarını takarak uzan çimenlerin üzerine. Tüm bekleyen ve henüz sonuçlanmamış umutlarını bir bir gözden geçir ve kuşların bu hayallerin hakkında neler düşündüğünü dinle. Ha birde unutmadan tabi nisan yağmuru önemli. Hoşçakal..
2024 Nisan ayı sayısında An Dergi’de yayımlanan yazım.