0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
196
Okunma

Bugün bir kaldırımın kenarında durup düşündüm; “Tekerlekli sandalyede olsaydım buradan geçebilir miydim?
Cevap çok netti; Hayır
Ve işte engellilerin her gün yaşadığı hayatın özeti buydu.
Türkiye’de milyonlarca engelli vatandaşımız var. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verileri, engelliliğin toplumun büyük bir kesimini etkilediğini ortaya koyuyor. Ama sorun sayı değil; hayatın içinde görünmeyen engeller.
2005’te çıkarılan 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun, hepimize umut vermişti. “Her yer erişilebilir olacak” dedik. Ama bugün hala birçok kaldırım, durak, okul ve kamu binası engelliler için kapalı.
Kanun var ama irade eksik.
Eğitimde binlerce engelli öğrencimiz var. Fakat okul binaları, materyaller ve öğretmen desteği eşit değil. Birçok çocuk için engel, kendi durumu değil; merdivenler.
İş hayatında uygulanan %3 özel sektör, %4 kamu kotası önemli. Ama kağıt üzerindeki kota, gerçek bir fırsata dönüşmediği sürece engelliler için hala büyük bir eşitsizlik var.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Hakları Sözleşmesi’ni imzalayarak büyük bir sorumluluk aldı. Artık söz, değil uygulama zamanı.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü.
Engelliler bizden yardım değil; eşitlik, erişebilirlik ve saygı istiyor.
Yapılması gerekenler;
Eğitimde erişimi güçlendirmek.
İstihdam kotalarını gerçekten işletmek.
Şehirleri erişebilir hale getirmek.
Unutmayalım; Gerçek engel, kaldırımda değil; bakış açımızda başlıyor.
Bugün kendimize bir soru soralım;
Ben o engeli kaldırım için ne yaptım?
Fevzi GÜLTUNA