0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
99
Okunma
Bismillahirrahmanirrahim Yalan sözden kaçının...(Hac, 22/30)
Hatırla onu diye mevlüt programı ve şiir dinletisi başlayacaktı birazdan 1.dünya savaşını hatırlayın diyordu televizyondaki sipiker yalan sözden kaçının insanlara yalan ve yanlış bir tarih anlatmayın
diyordu diğer bir televizyondaki gazeteci Mustafa Arslan söze başladı osmanlı devletinin birinci dünya savaşına girmesinde pek çok siyasi kararlar ve zorunluluklar etkili olmuştur Geçmiş unutulmuyor ve geçmiş batıda zannedildiği gibi kolay kolay geçmiyor insanlar şiddetli bir amnezi unutkanlık hastalığına tutulsada günün birinde hafıza birdenbire anide her şeyi birden hatırlıyor
Askerlik günlerine geri dönen dünya savaşı gazisi Mustafa dede hem 1.dünya savaşına hemde 2.dünya savaşına katıldı istiklal marşını duyduğu zaman hâla ilk günkü kördüğüm gibi esas duruşuna geçti
torunu 15 yaşındaydı tv de osman ertuğrul diriliş uyanış gibi dizilerle büyüyordu o da Mustafa dede bak oğlum dedi osmanlı bu savaşa isteyerek katılmadı sadece hasta adam şifa bulmak
yeniden dirilip ayağa kalkmak istiyordu gazeteci unutturdular tarihimizi torunum dedi doğru söze yalan kattılar ak ile karayı karıştırdılar bize tarih diye yutturdular oysa şimdi o şehitlerimizi hatırlamalı şehit kabristanlarını ziyaret etmeliyiz dedi
Şehadet yolcularını melekler taşır
Bismillahirrahmanirrahim Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme...(İsrâ, 17/36)
Ve yaşadığı acıları küçük torununu kalbine bir tablo gibi nakış nakış çizmeden önce Mustafa dede bak orhanım dedi dili sürekli şeker ezmeye alıştırma ki şeker bittiği zaman dilin lezzetsiz kalmasın
sadece güzel peşine düş iyi bilesinki evlât asıl dilin lezzeti ve damak tadı güzel sözde ilim ve bilimdedir dede ya ben şeker yemeyimde öleyimmi diye sorunca dede evlat al bir hurma ateşten korun
dedi bilgi sahibi olmadığımız gerçek ve hakiki bir tarihi anlatmaya çalıştı kesin bilgi olmadan konuşmak gıybet ve zanna yol açar kişinin her bildiğini söylemesi kişiye günah olarak yeter bu sözler boş
birer lakırdıdır o birinci dünya savaşının olduğu yıllar bir hayatta kalma mücadelesidir kimi ayakta kalma kimisi ise sadece sömürülerini arttırma yarışı içindeydiler osmanlı hasta arslan olarak
kabul ediliyor bir zamanlar arslanın kükremesinden korkan sırtlanlar tilkiler arslanı yeme telaşı içindeydiler bu yemeğe kimisi çatal kaşık kimiside bıçak batırma derdindeydi fakat arslan teslim
olmadı son bir kükreme gayreti ile birinci dünya savaşına katıldı milyonlarca şehit verildi küçük çocuklar bile analarının ağıtlarına kulak tıkayarak en önde cepheye gittiler onları melekler koruyordu şehadet yolcularını melekler taşıyacaktı
Koca çınarın gözyaşü
Bismillahirrahmanirrahim Bunlar, insanlardan gizlenmeye çalışırlar da Allah’tan gizlenmezler.
Nisâ, 4/108
Bismillahirrahmanirrahmanirrahim dedi koca çınar artık 90 yaşına gelsede 3 çocuğunu evlendirmiş 8 torun sahibiydi Mustafa dede ne mutlu ona torunları ile balığa gider oğulları ile zeybek oynardı
efelerin efesi zeybeklerin en hasıydı seymen ağa derlerdi onu tanıyanlar namına çanakkale galiçyada 57.alayın başında Atatürk varmıydı diye soranlara inat bir kartpostal çıkardı torununa baktı
Evlat tarihin şahidi Allahtır ne kadar gizlemeye çalışsalar ne kadar saklasalarda hiç bir gerçek gizli kalmaz bu gün şeriat ve lâiklik kavgası sadece düşmanın işine yarar Çanakkalede savaşan Atatürk askerlerine kızıl sultan diyip alay ettikleri ulu hakana bir fatiha okutturdu evinde helva kaseleri dizdirdi eşi fatma anaya ve torunu orhan komşuların ziline tek tek basarak o mis
gibi kokan helvaları Allah sizleri ilmi ile kuşatsın diyerek dağıttırdı sonrada o çanakkale günlerine geri döndü Allah o askerlerle beraberdi orhancık ve Allah onları yalnız bırakmadı dedi Kartpostala kartal bakışlarını dikti Mustafa dede gözünden Nur damlası döküldü ve o milleti için canını feda edenler onlar mutaka hayırda yarışırlar ve sen onların bir altın madeni olduğunu bilirsin diyip çanakkale şehirlerini yad etti El Fatiha
Mücadele edenler sancağı düşürmez
Dünyaya bir daha gelsem; ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım."
- Aram Tigran
Torununa bayramlık hediyesinide almıştı Mustafa dede orhan bu ayakkabıyı sıra ile giy kardeşinle desede orhan itiraz etti ama dede nasıl olur bir yemek iki kişiye yetmez bir ayakkabı iki kişi giyilmez dedi
Ahh Ahhh merdivana merdivana diyip kör olsun bir ayrılık bir yoksulluk biride yokluk şu dertlerin en büyüğü hayrola dede yine dertler kalktı bir sitem yolla Allaha desede koca gazi sitem degil inşAllah amel yollarız diyip Allahu ekber sesi ile kıyama kalktı yolcunun niyeti abdest ile başlar diyip önce abdest tazeledi sonra başını secdeye koydu torunuda yaş 15 henüz yeni başlamıştı namaza geç olsun güç olmasın diyip o hüzünlü yıllara geri döndüler bu sefer hüzünlü bir veda vardı tarih sayfalarında osmanlı kudüsten ayrılıyordu hüzünlüydü kudüs toprağı çünkü barış yurdu diye anılır olmuştu
Kudüs toprağı ilk defa Hz Süleyman devrinde belkide son kez osmanlı devrinden sonra barış bu toprakları terkedecekti dede dedi o savaşan tankları öldüren insanları ortadan kaldırıp
çocuklara bir şeker gibi barışı getirmek isterdim dedi orhan dede tekbirlerle yürüdüğü o çocukluk yıllarını hatırlıyordu şimdi evet kürşatlar attan düşüyor fakat o kır atlar yeniden şahlanıyordu sancak düşmediyse elbet mücadele edenler vardı
Şehitlerin aziz hatıratına
kutsal bağışlarını getirirken Saf altından bir levha yap ve üzerine mühür oyar gibi ’RAB’be adanmıştır?” sözünü oy; “onlar önümde kabul görsün
Kitabı Mukaddes
Mustafa dede sabahın o yeri göğü ayağa kaldıran tevhidi haykıran ezan sesi ile yataktan bismillahirrrahmanirrahim diyip doğruldu ve balkan savaşlarında bir ayağını Allah yolunda feda edan Harun dedeye uğradı pırıl pırıl bir levhaya Allah yolunda ölen şehitlere adanmıştır yazısını yazdırdı Ankaranın dikmeni bir daha gelirsen gel gör beni diyip Harun dedenin zilini çaldı Torunlar oğullar babalarını dedelerini ninelerini unutmuşlar şimdi iki ak saçlı yanlız başına kalmışlardı tek ayağı ile tekerlekli sandalyeye mahkum kalan Harun dede balkan savaşlarında kimi canını verdi bizde ayaklarımızı Allah yoluna adak adadık umarım kabul edilir biz şehit ve gazilerimizi yüreklerinin üzerinde taşısınlar ve umarım halk bizi sürekli anımsasın muhterem yoldaşım
Şahidim dedi orhan Harun dede bizzat kendi gözüm ile gördüm eskiden şehit ve gazilere yer açan toplum ne yazıkki şimdi onların önüne geçiyor vede bilet parası isteyecek duruma geldi toplumca zirveden hızlı bir şekilde alçalıyoruz
Doğrudur dedi Harun dede 3 kişi dikmenin en yüksek yerine inşa edecekti eğer insanlara yeniden milli değerlerimizi hatırlatabilirlerse ve bu şehrin en güzel hatıra ormanı olacaktı şehitlerimizin anı ve hatırası edebiyen daima yaşayacaktı
Suçlu kim vebal kime ait
saldırganlığı bilinen bir boğanın sahibi uyarılmasına karşın boğasına sahip çıkmazsa ve bogası bir erkeği ya da kadını öldürürse, hem boğa taşlanacak, hem de sahibi öldürülecektir.
Kitabı Mukaddes
Hayırdır harun dede dedi kahve ehlinden cemal aktaş neye daldın öyle diye sorunca dede hiç oğul saldırgan boğaları düşünürüm Yahudi Kanunudur saldırgan boğanın sahibi eğer boğasına sahip
çıkmaz ise öldürülür peki size sorarım bugünün saldırgan boğaları yahudiler değil boğalar ehlileşti sahipleri azgınlaştı diyince güçlü olan canını kurtarırken olan yine o melek çocuklara oluyor ne filistin
kaldı ne gazze ne de doğu Türkistan aklı o balkan göçmenleri gitti kaç kişi benim gibi ayaklarını bıraktıda geri geldi bir aileden 5 kişi gitti bir kişi bile geri dönmedi yurduna Abdulhamid bile herkes onu suçlarken
gözyaşı ve matem tutuyordu kahve insanı uyanmaya başlamıştı eğer maharetli usta bir öğretmen olursanız bir yarasayı bile güneşin nuruna alıştırabilirsiniz dedi Mustafa dede insanlar diriliyordu tek tek
İttihat ve terakki liderleri Bir adam bir çukur açar ya da kazdığı çukurun üzerini örtmezse bedelini ödeyecektir diyip pek çok yenilginin hezimetin sebebini Abdulhamit Hana yüklediler
birbirlerinin gözündeki çapağı farketmeden şunu dediler savaşa girmeden detayları iyice düşünmeli olayların iyice seyretmeliyiz peki bu kadar kaybın yanan canın vebali kime aitti Abdulhamitemi yoksa ittihatçılaramı
Al bayrak yeşil sancak inmeyecek
Söylediğim her şeyi yerine getirin. Başka ilahların adını anmayın, ağzınıza almayın.”
Kitabı Mukaddes
İki ak saçlı pir dikmende bir kahveye oturmuş gözü okey masasında çifte dönen gençlere takılmıştı 25 inde 30 unda var gibi gibiydiler şeytanınız bol olsun diye birbirlerine boş lakırdı ediyorlardı
Harun dede Allahtan başka bir lafzı ağzınıza almayın moruk git işine biz ilah olarak maddiyatı biliriz çaya acı katar içeriz diyince Harun dede Allahtan başkasının adını ananın çayı içilmez diyip
masayı terketti çocuklar biraz mahçuptu Harun dede bir çay söyledi aziz dostu Mustafa şensoyla birlikte o birinci dünya savaşına geri döndüler garip bir mizactır erkekler birbirlerine askerlik hatıralarını
anlatmayı nedense çok severler o yıllar türk askeri almanyadan gelen ithal yemi yedirip cihat meydanlarına koşmuşlardı kimisinin altında beyaz kısrak kiminde ise siyah bedevi arap atı vardı komutan gazi paşalar söylediğimiz her şeyi yerine getirin diye sıkı sıkı tenbih ettiler türk askerini Kimse huzura eli boş çıkmasın Tarlaya ektiğiniz ürünleri biçtiğinizde ilk ürünlerle Hasat Bayramı’nı kutlayacaksınız inşAllah Tealâ desede kimi asker çarıksız kimi elbisesiz dökülmüştü harp meydanlarına ve haritalar kanla çizilecek büyük ve yeni bir dünya kurulacaktı dökülen göz yaşları ile Al bayrak yeşil sancak ise inmeyecekti
Feryat edenin sesi mutlaka işitilir
Hayvanlarla cinsel ilişki kuran herkes öldürülecektir. RAB’den başka bir ilaha kurban kesen ölüm cezasına çarptırılır.
Kitabı Mukaddes
Enver paşanın lafını duyunca Harun dede dişlerini gıcırdattı çayın içinde erimeyen şeker sinirden paramparça oldu ittihat ve terakkiyi sevmezdi binlerce kişi onlar yüzünden ölmedimi diye sordu kahvede
pişpirik oynayıp bir eli işte kulağı ise Harun dedede olanlara Mustafa dede ise şu cevabı verdi Azizim binlerce kişinin ölümüne sebep olsalar eğer kazansalardı onları büyük türk kahramanları olarak
anacaktık enver paşa babı ali baskını ile devletin başına geçmiş hedef turan diyen bir kahramanmı yoksa şehitmi bugün bile tam olarak bilinmesede almanlarla yaptığı antlaşma ile osmanlı 1.dünya savaşına
girdi savaştan önce bildirgeler ilamlar yayınlandı şeyhül islamdan fetvalar alındı hayvanlar cinsel ilişkiye girenler için Rabbini inkâr eden gaflet ehli için kalemler kırıldı ölüm fermanları imzalandı
İttihat ve terakki liderleri Yabancıya haksızlık ve baskı yapmayacaksınız diyip esir alınan yabancılara nasıl davranılması gerektiğini bildirdiler ilk önce itilaf devletine yanaşan osmanlı devleti
daha sonradan Almanya ile birleşmek zorunda kalacaktı enver cemal ve talat paşa almanlarla eli cebinde poz verdiler savaşın kazanılacağından dul ve öksüzün hakkının yenmeyeceğinden emindiler şüphesiz feryat edilenler işitilecekti
Savaşla değil çalgılarla yaşlanmak isterim
Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder."
- Nazım Hikmet
Kahve insanı şimdi derin bir hüzün içindeydi Trablusgarpta sefalet içinde ölen şehadete koşan askerlerimizi dinliyor bu ak saçlı ihtiyarın yaşadıkları dinleyenlere hüzün veriyordu Osmanlı haritası çıkardı masanın üstüne koydu savaş sadece yıkımdır ve ölümdür insanların ecelsiz ölmesi kara yazgı yada bir ecel değil bizim nefsimizin azgınlığıdır çocukların ağladığı bir dünyada ilk cezayı
kendimize verelim diyince cemil akkaş dedenin pamuk eline sarıldı Harun dedenin eli osmanlının cihan devleti olduğu döneme gitti biz şimdi büyüdükmü küçüldükmü diye sordu gelde cevap ver
Harun dede lozan sevr mondros balkan ve trablusgarp meziyetliler meziyetsizler hep küçüldük torunlarım hep küçüldük her yanan mum mutlaka söner her artan ve çoğalan mutlaka azalır bunu bilin dedi
Savaş yüreklilik değil korkaklıktır savaşın galipleri tarihi kendi açılarından yazar her yenildiğiniz savaştan sonra yaşlandığınızı güçten düştüğünüzü anlarsınız savaş herkesle barış ancak onur ve erdemli
kişiler ile yapılır dışarıda o ankara ayazında bir balkan göçmeni hisli hisli zurna çalıyordu orhan çayları dağıtırken mustafa dede dünyaya bir daha gelsem tankların tüfeklerin savaşların içinde değil çalgıların zeybeklerin içinde yaşlanmak isterim dedi Allah gönül tazeliği versin
Kim öle kim kala eve kim geri döne
cana karşılık can, göze karşılık göz, dişe karşılık diş, ele karşılık el, ayağa karşılık ayak, yanığa karşılık yanık, yaraya karşılık yara, bereye karşılık bere ödenecektir. “
Kitabı Mukaddes
Enver paşa Türk askerinin karşısına çıktı emir kesindi cana karşılık can alacaksınız göze karşı göz çıkaracak düşmanı af eden yaşlı gözü silen bizden değildir akıtılan kanın bedeli kan ile ödenir diyip toplantı
salonuna çekildi Akdenizde sular ısınırken inzibat reisleri asker bebeleri giyecek potin bulamazken Alman elçileri limon von sanders başkanlığında ittihat ve terakki partisini sıkıştırmanın peşindeydi
Goben ve Breslau iki Alaman gavuru Rus gambot ve kuruvözörlerini top atışına tutmuş güm güm tam tam davulları ile osmanlı sınırlarına çanakkale boğazına yaklaşıyordu Rus diplomatlar bu gemileri
bize teslim edeceksiniz desede Alman generaller çanakkale açılmaz ise bomba ateşi ile boğazı hercü merc edecek tüm kilitleri açacaksınız emrini verdi emir kesindi vur emri damgalanıp mühürlendi
Goeben 28 Mart 1911’de denize indi bu gemi 2 Temmuz 1912’de Alman donanmasına katılmıştır Breslau kruvazörü, 10 Mayıs 1912’de Alman İmparatorluk Donanması’na katılmıştır.
Enver paşa ve ittihatçılar said Halim paşa yalısında 2 ağustos 1914 te antlaşmayı imzaladı 2 gemi Yavuz ve midilli adı ile osmanlı donanmasına katıldılar iki gemi değilde sanki felaket tellalı gibiydiler
Ve can pazarıydı artık bu saatten sonrası
Sıratı mustakim üzere yürüyenler
Bakara / 157. Ayet
اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ
İşte bunlar, Rablerinin bol mağfiret ve rahmetine ulaşanlardır. Doğru yolu bulanlar da ancak onlardır.
kim öle kim kala evine kim geri döne küçük balaların gitme baba geri dönemezsin desede vatan çağırıp cihadı ekber ilan edildiği zaman bebek ağlaması kâr etmiyor insanlar kıyama kalkıyordu
İşte böyle hal ve ahval var birazda sen nasihat al diye diye kahve insanını en son kıyama kaldırdı Harun dede orhanımın düşmesin bu sancak diyerek Ulus rotasını izleyerek yürüye yürüye Ankaranın taşına
gözlerimin yaşına bak diyen kahve milleti dikmene yürüdü şehitlerimize fatiha koca gazi atatürke dua diyip şehitlerimize yadigar olarak kalacak hatıra ormanının ilk kurdelesini kestiler mübarek olsun Ve Harun dede dua okudu bize Allahım ülkemizi koru insanımıza musibet verme bela okunu bize dokundurma “Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz ancak
O’na dönüyoruz sana dönüşümüz dualar niyazlar ve aminlerle olsun bizi ayetler ile müjdelediğin rahmetine ulaştır doğru yolu buldur bizler ve şehadete erenlerimizi iki cihanda sultan eyle sancağı yere düşürme
İşte bu makbul duadan iki yıl sonra Harun ve Mustafa şensoy dedeler halkın omuz ve sırtında kocatepe camiinden okunan dualar eşliğinde bu şehitler için imar edilen hatıran ormanındaki çam ağacının altına defnedildi Allah amelleri kabul etsin
Bizleride sıratı mustakim üzere yürüyen doğru kullarından eylesin inşAllah amin