0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
140
Okunma
"Bir İskandinav Rüyasında,Laleli Çatlağından Fışkıran SÜTLAÇ Fantastikası"
-Boylu boyunca uzanan, karanlık ve sert bir geceydi. Ancak bu gece, Kuzey’in buzlaşmış toprağında değil, Emon ve Rikke’nin zihinlerinin ara katmanında asılıydı. Her uyandıklarında, geride bıraktıkları bu beton rüya, bir önceki günden daha güçlü bir kehanet gibi peşlerine takılıyordu.-
Emon, Laleli’nin kaotik enerjisiyle beslenen o salaş Ağaoğlu konağında, Rikke’nin elini sımsıkı tuttu. Artık önlerinde duran sadece bir yıkıntı değil, iki farklı boyutun kesişim noktasıydı. Cağaloğlu’nun Bayezit inişinden gelen tramvayların sesi, girdabın frekansını artırıyordu.
Rikke, Emon’un gözlerine baktı. Kırılanın sadece kendi kemikleri değil, en başından beri güveni zayıf temeller üzerine kurulu olan aşklarının o kalsiyumu zayıf harflerden yapılmış iskeleti olduğunu anlamışlardı.
"Yapmamız gereken," dedi Rikke, "o çatlağı onarmak değil, onu kabullenmek. O ’çıt’ sesi, bizi buraya, bu iki dünyanın tam ortasına getirdi."
Tam bu sırada, Laleli’nin sokaklarından sızan, tuhaf bir şekilde tanıdık ve sıcak bir koku ikisinin de bilincini dürttü. Gece yarısının o istikrarsız anında, bulundukları boyutlar arası boşluğa, şaşırtıcı bir gerçeklik kesiti sızmıştı: loş bir ışık altında, küçük bir tezgahın etrafına toplanmış birkaç gölge, plastik kaşıklarla parlak, kremalı bir tatlıyı yiyorlardı. Koku, yanık sütün ve tarçının tatlı karışımıydı: SÜTLAÇ.
"Bu ne?" diye fısıldadı Emon, şaşkınlıkla. Bu, Kuzey’in donuk rüyasında asla yeri olmayan, dünyevi bir hazdı.
Rikke gülümsedi. "Bu, Laleli’nin sunduğu somut iyi şeylerden biri. Fantastik de olsa, gerçekliğin bir parçası."
Emon, avucundaki yırtık kâğıt parçasını Rikke’ye uzattı. Rikke, konağın kirişinden düşen, kristalleşmiş ve boyutlar arası enerjiyi hapseden minik bir taş parçasını kâğıdın tam yırtık yerine koydu.
"Püfür püfür" yayılan sigara ve mangal dumanı ile Urfalı bir kebapçı yavşağının kesik kesik ıslıkları da onları yıldıramadı. Kâğıdı tutarak, o sıcak sütlaç kokusunun geldiği yöne, yani somut, elle tutulur bir anıya doğru odaklandılar.
Laleli’nin gürültüsü ve Gülhane Kavşağı’ndan sızan hayali ışık, o an, gecenin bir saatinde yenen sütlacın verdiği basit hazla birleşti. Tılsım tamamlandığında, girdap duruldu. Kâğıt, yanık sütün ve tarçının sıcak kokusunu taşıyan, parlak bir kristalle mühürlenmişti. Bu, onların kırık ve eksik parçalarla da iyi bir bütün oluşturabileceğini gösteren, kırılgan ama lezzetli bir cevaptı.
Emon, Tılsım’dan gelen o tarçın kokusunu derince içine çekti; bu, Rikke’nin o an mutlu ve güvende olduğu anlamına geliyordu. Rikke ise, Tılsım’a dokunarak Kuzey’in kuru, temiz soğuğunu hissetti; bu da Emon’un mücadeleci ruhunun hala yerinde olduğunun işaretiydi. Kararınca kurmaya çalıştıkları bağ kopmuştu, ama yerini çok daha güçlü, boyutları aşan bir bağ almıştı.
Tılsım ne zaman sıcak ve tatlı koksa, Rikke huzurluydu. Ne zaman soğuk ve demir koksa, Emon ayaktaydı.
Tılsım tamamlandığında, Emon ve Rikke, kendilerini fiyort kenarındaki barakalarının önünde buldular. Yine bir Kış gecesiydi ve yine soğuktu. Emon , Rikke’ye gülümsedi.
"O tadı," dedi, "asla unutmayacağım. Soyut bir macera, somut bir tatlı ile ölümsüzleşti."
Rikke ise cebinden çıkardığı yırtık kâğıdı gösterdi. Yırtık yerinde, Kuzey ışıklarının renginde parlayan küçük bir kristal vardı. Kâğıt, hala hafifçe tarçın kokuyordu.
"O koku," dedi Rikke, "o gecenin bir saatinde Laleli’de sütlaç yememiz, inşa edecegimiz dünyanın en sağlam temeli oldu. Çünkü en fantastik dünyada bile, somut bir zevkin peşinden gittik."
O günden sonra, Emon ve Rikke, hayatlarına kendi mecralarında devam ettiler. Artık biliyorlardı ki, ne zaman hayatları çıt diye bir sesle kırılsa, bu, bir maceranın başlangıcıydı ve çözümü bazen iki farklı dünyanın enerjisini birleştirmekte, bazen de sadece bir kase tatlıyı paylaşmakta gizliydi.
Ve yine biliyorlardı ki, ne zaman hayatları çıt diye bir sesle kırılsa, bu bir son değil, sadece bir boyutlar arası maceranın başlangıcıydı ve en büyük aşk, iki farklı dünyanın sonsuza dek ayrı kalmasına rağmen birbirine dokunma sanatında gizliydi.
Emin clkli
www.edebiyatdefteri.com/siir/1678588/marazi-misralar-ll.html