1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
151
Okunma
Gitmek istiyorum…
Hesapsızca, kimseye açıklama yapmadan, içimdeki tüm ağırlıkları sessizce bir köşeye bırakıp gitmek…
Öylesine, içimin çağırdığı yöne doğru.
Ama gitmek istediğim yer bir şehir, bir ev, bir adres değil.
Ben; ruhumun, kalbimin ve zihnimin aynı anda nefes alabileceği bir yer arıyorum.
Öyle bir yer ki;
Sevgi, bir kelime olmaktan çıkıp bir hale dönüşsün.
Bir duruş olsun, bir emek, bir anlayış…
Dostluk da öyle;
Günü kurtarmak için edilmiş cümlelerden, yüzeysel yakınlıklardan uzakk.
Konuşmadan anlaşabildiğin, bir bakışla ne demek istediğini bilen, yargılamadan yanında durabilen insanların var olduğu bir yere…
Hatta başımı omzuna hesapsızca yaslayabileceğim; güvenebileceğim; beni anlayan, beni çoğaltan insanların bulunduğu bir yere…
Kadın ya da erkek diye kategorize edilmeden, insanın sırf insan olduğu için sevildiği, anlaşıldığı bir yere.
Zamanın orada hiçbir aceleye ihtiyaç duymasın!
Günler kendi ritminde aksın.
Güneş doğarken de, batarken de hayatın sakinliği hiç bozulmasın.
Ne bi yerlerlere geç kalma telaşı olsun, ne de bir yetişme çabası…
Sadece var olmanın saf huzuru olan bir yer.
Ama nereye gidebilirim ki?
İnsanın kendini de her yere götürdüğü bir dünyada.
Gittiğim her yer, çaldığım her kapı dışarıdan sıcak görünse de içinde hep anlatamadığım bir eksiklik taşıdı.
Sanki kelimeler yerli yerinde, duygular ezberlenmiş ama insanların içi boşalmış gibiydi.
O görünmez eksikliği tarif edemiyorum; fakat hissi hep aynıydı:
“Bir şeyler var, ama aslında hiçbir şey yok” gibi.
Ve belki de artık anlıyorum…
Gitmek istediğim yer bir mekân değilmiş.
Bir hâl.
Bir derinlik.
Başka bir anlayış biçimiymiş.
Aşkın ve sevdanın gerçek olduğu, insanların içtenlikle var olduğu bir yer…
Kimseden karşılık beklemeden, karşısındakini değiştirmeye çalışmadan, olduğu gibi sevmenin bilindiği…
Kusurların ayıp değil, insanlık olduğu bir yer.
Belki de bu yer başkasında değil, önce bende başlıyor.
Kendi içimde kapalı duran kapıları açmadan hiçbir yol beni oraya götürmeyecek biliyorum.
Çünkü gerçek huzur, dışarıdan öylesine elimize tutuşturulan bir şey değil ki.
İnsanın kendi eksik parçalarını fark edip tamamlamasıyla ortaya çıkan bir bütünlük çünkü.
Gitmek istiyorum bir yere…
Ama artık biliyorum:
O yere atacağım ilk adım, dışarıya değil, içime doğru olacak.
Ve belki de bütün bu yolculuklar, bütün bu arayışlar, bizi hep aynı yere kendime götürmek içindi.
Kim bilir?!?
Ne dersiniz?
5.0
100% (3)