1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
147
Okunma
Belli bir yaştan sonra insan…
Bir noktada yorulduğunu fark ediyor. Ne bağırarak ne isyan ederek, sadece sessiz bir kabullenişle.
Hayatın düğüm düğüm bıraktığı ipleri eline alıyor, bir süre bakıyor, uğraşıyor… Sonra kendi kendine fısıldıyor
Artık çözmek istemiyorum.
Çünkü insan gençken sanıyor ki her düğüm sabırla açılır.
Her yara zamanla iyileşir.
Her kırgınlık doğru bir kelimeyle, sıcak bir sarılmayla tamir edilir.
Öyle sanıyor…
İnanıyor buna. Çünkü içinde hala bir şeyleri onarabileceğine dair saf bir umut taşıyor.
Ama yaş ilerledikçe anlıyor ki bazı düğümler, insanın ömrünü yemek için var.
Çözmeye çalıştıkça sıkılaşan, sıkılaştıkça canını acıtan cinsten.
Bir gün geliyor, ipi elinde tutarken kendi kendine soruyorsun
Ben bu düğümü çözmeye çalışırken kaç kere koptum?
Kaç kez kendimden verdim?
Kaç kez affettim?
Kaç kez kendimi unuttum?
Ve o an fark ediyorsun
Düğümü çözmek değil mesele…
Senin artık çözülüyor oluşun.
İşte insan tam da o yaşta, ipi olduğu gibi kesmeyi öğreniyor.
Ne öfkeyle yapıyor bunu ne de kırgınlıkla.
Bazen sessiz bir gece vakti, kimseye belli etmeden…
Bazen kalabalığın ortasında bir gülümsemenin içinde saklı bir vazgeçiş olarak…
Bazen bir telefonun çalmamasında…
Bazen bir mesajın atılmamasında…
Bazen de konuşmamakta, açıklamamakta, peşinden koşmamakta…
Kestiğin o ip aslında bir kişiyi değil, yıllarca taşıdığın ağırlığı bırakmak oluyor.
Çünkü insanın kalbi öyle bir yer ki yorulduğunda bağırmaz.
Sadece susar.
Susar ama o sessizliğin içinde, dünyayı bile yıpratacak kadar büyük bir acı saklanır.
Bir noktadan sonra insan, kendi içindeki fırtınaların altında kalmamak için radikal bir şekilde karar verir
Yorulduğu yere dönmek istemez artık.
Yamalı umutlarla yaşayamaz.
Kırık aynalarda kendini tamir edemez.
İşte tam o yaşta öğreniyorsun
Bırakmayı…
Vazgeçmeyi…
Kendini korumayı…
Ve ipi kesmeyi.
Kimileri için bu bir kaçış gibi görünür ama aslında en büyük cesarettir bu.
Çünkü bazen bağlar, düğümlerin kendisinden daha çok acıtır.
Ve insan anlar ki
Hayatta bazı kapılar kapanmaz, sen kapatmak zorunda kalırsın.
Bazı insanlar gitmez, sen gitmeyi göze almak zorunda kalırsın.
Bazı hesaplar kapanmaz, sen içindeki defteri sessizce yırtmak zorunda kalırsın.
Sonra bir bakarsın…
Kesip attığın o ipin ucunda yıllardır sürüklediğin yorgunluğun duruyor.
Kendi kendine fısıldarsın
Keşke daha önce bıraksaydım…
Ama insan ancak kırıldığında büyür.
Ancak büyüdüğünde anlar ki
Hayat bazen düğümleri çözmek değil, düğümün kendisinden özgürleşmektir.
Ve bir gün aynaya baktığında yüzündeki çizgiler bile konuşur gibi gelir
Her biri sana şunu söyler
Artık kendini seçme zamanın…
Belki de insanın en çok ağladığı yer burasıdır
Bir başkasından değil
Kendinden vazgeçmediğini fark ettiği o sessiz kavşak.
İşte ben de tam o yaştayım.
Ne kırgınım ne kızgın…
Sadece huzuru, ağırlığın yerine koyacak kadar büyüdüm artık.
Ve biliyorum
Bazı düğümler çözülmeyi değil
Kesilmeyi beklermiş.
Hayati Gündoğdu
5.0
100% (1)