4
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
210
Okunma

karanlığın tutsağı oldum…
beynimin içinde, ta derinde
öyle içeri işlemiş ki kendimden ayıklayamıyorum bu hissi.
öyle bir his ki bu…
ne zaman güneş doğsa, tenime; etim kemiğimden ayrılıyor.
öyle acıtıyor ki canımı,
kaçmak dışında başka bir şey yapamıyorum.
hissediyorum.
her hücremde.
her gece bana fısıldıyor.
her gece kulağımda…
öldürmüyor ama çok iyi süründürüyor kahpe.
sanki içimde milyonlarca böcek
lime lime parçalıyor beni.
kurtulamıyorum.
ne yapsam da kurtulamıyorum bu histen.
yüzümün gülmesine engel olan bir canavar gibi,
sivri tırnaklarıyla paramparça ediyor bütün tebessümlerimi.
ve bir noktadan sonra…
öyle çok korkuyorum ki mutlu olmaktan,
arkama bile bakmadan kaçıp gitmek istiyorum
hayatımda güzel olan her varlıktan.
derindeyim.
daha da derinlere düşüyorum her çabamda.
öyle bir kuyu ki içimde yarattığım
tanrı bile düşse
çıkamaz içinden.
nasıl bir yokluk?
nasıl bir iğrençlik?
nasıl bir kokuşmuşluk?
bu nasıl bir kader böyle?
öleceğim kederimden.
gerçi…
bir insan kendini nasıl öldürürdü?
hatırlamıyorum.
fazla gelen o canı içinden söküp atmayı… bilmiyorum.
sanırım ilahi bir adalet bekliyorum böyle.
öyle tam şu an…
tam da şu an olmalı dediğim anda kapı açılmalı;
azrail’i buyur etmeliyim.
öyle sevindirirdi ki gelişi beni,
oracıkta hiç düşünmeden teslim ederdim ruhumu.
en azından bu yükten kurtarırdım varlığımı.
bilmiyorum.
karar da veremiyorum.
en görkemli gidiş ne olurdu ki?
bütün mahlukatı başına toplayacak bir kan gölü mü?
bütün kulakları sağır edecek bir patlama mı?
yoksa… hiçlik mi?
sessizlik mi?
çıt bile çıkarmadan,
fark edilmeden
öylece süzülüp gitmek mi?
ellerimle inşa ettiğim her şeyi paramparça ettim;
altında kalan yine ben oldum.
farkındayım,
ama bu histen nasıl kurtulacağımı bilmiyorum.
insan gölgesinden bile nefret eder mi?
silinip gitmesini ister mi?
içinde taşıdığı korkunç karanlığı sahiplenip,
güzel olan her şeyi mahvedip kahreder mi?
bu nasıl bir tutkunluk?
bu nasıl bir sapkınlık?
bu nasıl acımasızca kendine kıymak?
cevap yok.
cevabım yok içimde.
gecelerce düşünüp durdum,
büyük büyük yeminler ettim:
bir daha yaparsam çarpılıp öleyim diye.
ama olmuyor,
yapamıyorum işte.
bu karanlık kelimelerle anlatılmaz.
yetmez de zaten.
hiçbir kelime
bu kadar derin bir karanlığı bünyesine taşıyamaz.
yıkılır, kum olur.
yerle bir olur.
kendini unutur,
bir daha kendine gelemez.
sonunda kendi karanlığından utanıp durulur.
kabul eder kaçınılmaz sonu.
eder etmesine ama
yine de o kahreden acısı da içinde baki kalır.
ölemiyorum.
bir insan nasıl öldürürdü kendini hatırlamıyorum da.
nasıl…
nasıl…
oysa ben derse iyi çalışmıştım.
peki neden sınıfta kaldım…
5.0
100% (3)