0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
70
Okunma
Kulluk elbisesi giyenlerden eyle bizleri
Şah Hatayi’m doğan aylar
Herkes kemalini söyler
İndir tahtını yüceden
Yık bir zaman gör nic’olur
Şah ismail
Ya Rab bize usanmış ve bezmiş bir gönül yerine sakin deli ve söz dinlemez bir nefis yerine onu senin ilahi emirlerinle eğitip arındırabileceğimiz sakince akıp yerini bulan hayırlı gönüller nasip et Şah ismailin dediği gibi melullenme deli gönül gez dolaş şu yerleri gökleri bir zaman sende gezer dolaşırdın şimdi düze indin insan kendisini göklerde sanmasın çünkü göklerde gezenlerde bir gün yere iner bu yüzdende insan unutmamalıdır yerlerden yükselip göklere çıktığını ve her insan tahtını bahtını kendi elleri ile kurar ve yine insan ancak kendi yaptıkları ile kendi tahtını ve bahtını yıkar Ey Yüce Allahım sen insanları göklere yükselttiğin gibi yerlerede indirmesini iyi bilirsin insanı senin kapından uzak eden yükseklik bir ödül değil ancak cezadır ve en yüksek olan ancak sensin Şah ismailin dediği gibi Bir iş gelirse başına Bahane bulma komşuna çünkü her insanın aldığı ödül ve ceza ancak kendi yaptıkları sebebiyledir her insan üzerine yakışanı giyer ve her fani kendi kemalini söyler Ya Rab üzerimize yakışan en güzel elbise kulluk elbisesidir amaç ve gayemiz sana layık güzel bir elbise gelebilmek ve kullarına hazırladığın rıza lokmasını yiyebilmektir sen bizi rıza lokmasını yiyip seni razı eden kullarından eyle inşAllah Amin vesselam
Seyid Nesimi kimdir
Benim özüm cevher ve mücevherdir
Fakat benliğim yersiz ve yurtsuz gibidir
Varlığım başlangıcım bu kâinat değildir
Her şeyden hakkın nişanını bilmek gerekir
Seyid Nesimi
Seyid Ali Nesimî 1369 yılında doğup 1417 yılında halep şehrinde vefat etmiştir şiir ve eserlerini arapça ve farsça yazan şair 14. ve 15. yy da yaşayıp hurufilik inancına bağlanmıştır en büyük Türk şairlerinden
olup Azerbaycan edebiyatınında en önemli isimlerindendir şair bektaşi ve alevilerde 7 ulu ozandan birisi olarak kabul edilir tasavvuf edebiyatına gönül veren değerli şairlerimizdendir Hurufiliğe bağlı ozan şeyhi Fazlallah Astarabadinin idamı ile hurufiliği Anadolu ve halep şehrinde yaymak için Azerbaycan topraklarından ayrılmış Memluk sultanı hurufiliği yaymasından dolayı hakkında idam kararı vermiş bu karar 1919 yılında uygulanmıştır mezarı ise halep hurufi mezarlığındadır bu güne ulaşan divan eserleri bulunan yazarlar eserlerini hurufilik inancı ile kaleme almıştır iki cihanında kendisi içinde yer aldığını ifade eden Nesimi kendisinin bu cihana sığmadığını söyler o kendisini yersiz yurtsuz bir insan olarak kabul eder varlığı ve başlangıcı o zata gider bidayet başlangıç demektir ve insanlar başlangıç yerine o zata geri dönerler işte insan nerede başlayıp bittiğini bilirsen yerinin dünya olmadığını öğrenir insanın başlangıç yeri hakkın yanıdır ve insan zandan şüpheden sakınırsa Hakka döner
Sevgiliden ayrı kalanın ağlayışı artar
Ganîdir Aşk İle Gönlüm ne mülküm ne sahip olduğum tek bir mal var sevgiliden ayrıyım sanmaki mutlu vede handanım sevgiliden ayrıldıkça artan bir hicranım ve bu yüzden azalmayan bir sıkıntım var
Taşlıcalı Yahya
TAŞLICALI YAHYÂ 1582 de ölen ünlü divan şairlerımizdendir osmanlı devleti şiire öyle önem vermiştirki devletin resmi dili olarakta şiirler kullanılmış resmi yazılar şiir dili ile neşredilmiştir Taşlıcalı Yahya hamse adlı eseriyle ünlüdür arnavut asıllı olup dukakin ailesindendir kaynaklarda ailesinden dolayı dukakinzade geldiğin yerin taşlık olmasından dolayı taşlıcalı ismi ile anılır
Kuzey Arnavutluk devşirmesi olan Taşlıcalı Yahya bey der ki aşk ile gani ve doludur gönlüm başkada ne malım var ne mülküm o yara uzak olduğum zaman gülesim gelmez sadece hicranım artar
Taşlıcalı Yahyanın beyitlerinden yola çıkarak bir kıssa mesel anlatalım Yahya bey seyrü sefer halindedir fakat yolunu şaşırmış giderek sıkıntısı artan bir hastaya benzemektedir Doktorları çağırırlar tabibleri ararlar calinuslar hipokratlar ibni sinalar derlerki bizler o yarin elçileriyiz çare tek olan bir olan sevgilinin yanındadır doktorlar sadece onun hidayeti ile şifa dağıtırlar evet tüm hastalıkların çaresi tek bir olana gönül bağlayıp onun kapısında ağlamaktır bu içten ağlayış sıkıntı ve gam değil sadece neşe ve sevinç verir bu yüzdende o sevgilinin verdiği şal hiç bir atlasa değiştirilmez tek şifa o yarin kapısıdır
Yahya Kemal ve sessiz gemi
Yahya kemal beyatlı dönülmez akşamın ufkundayız ve sessiz gemi şiiri ile tanınır sessiz gemi şiiri divan şiirine bağlı kalınarak aruz ölçüsü ile yazılmıştır edebiyat öğretmenliği görevinide yerine
getiren Yahya Kemal 1919 yılında o günkü adı darülfünuni osmani olan istanbul üniversitesinde edebiyat öğretmenliği yaparken yetiştirdiği öğrencilerden biride Ahmet hamdi tanpınardır ölüm değildir hayatın en müşkül işi, müşkül odur ki ölmeden evvel ölür kişi’’ diyerek büyük zat olduğunu ispat eden şair derin bir tarih bilgisine sahip bin atlı akıncı diyerek akıncılara saygısını gösterir Nazım Hikmetin annesi Nahide Hanıma büyük bir aşk duyan yazar sessiz gemi şiirinde artık zamandan demir alma günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan" dizeleriyle bize ölüm duygusunu anlatır o zamandan demir alma günü mutlaka herkes için gelecek ve sessiz gemi yolcularını toplamak için tüm limanlara uğrayacaktır 2 Aralık 1884 tarihinde doğan şair aynı zamanda siyasetçi ve diplomattır Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden diyen Yahya Kemalin dediği gibi memnun olmak ve arkamızdan sallanan eller nasıl yaşadığımızla ilgilidir sessiz bir gidiştir bu
Hz Hüseyinin aşkına yanayım
Hz Hüseyinin tek bir sözü için kanlara boyanayım gözümün yaşları sel olsun odlara yanayım kanasın gönlüm o güzel sevgilinin güzel yüzleri güzel sözleri için
Kadı Burhanettin
Hz Hüseyinin gül yüzü için bir mersiye ve onun sözlerinden dökülen inci taneleri için bir ağıt ve mersiye yazan Kadı Burhanettin Hz Hüseyinden tek bir söz duymak için kanının akmasına razıdır
Aşığın gözü yine taşmış sel olmuştur zaten aşıkların gözünden damlayan ya bir kan damlası yada sel çağlayanıdır aşık insan tasavvuf edebiyatında pervane kelebeğine benzer o kelebekler ışığı tarif
ettikten yolu gösterdikten sonra can verir küçük pervane kelebeğide Hz Hüseyinin kokusunu sesini duymak ister çünkü ehlibeyt için Hz Hüseyinin sözleri en parlak inci tanelerinden daha değerlidir
Aşık sevdiği ile geçirmek ister günlerini sevilenin sevgilisinden ayrı geçirdiği günler gün sayılmaz Kadı Burhaneddine göre ve aşık şu şekil dert yanar ben razıyım nice ölümlere yeterki o susmasın
seven gönül hem uslanmaz nice bela ve musibete uğrasada o sevdiğinden caymaz aşıklık Muhammedi yoldur ve o ayı sol elime verseler güneşimi sağıma davamdan aşkımdan caymam
diyenlerdendir Kadı Burhanettinde derki
Gözümün yaşı seyl olsun odına yanayum he mi? Ömür ben anı bilürem ki senünle geçe yârâ,Tapundan ayru demleri ömürden sanayum he mi?
Dualar ve zikirler sayesinde
Bahar oldu bahçelerde feryad eder bülbül gülün aşkına bağrışıp çağrışır ve bir haftadan sonra o gül yeni bir hayata kavuşur yeniden dirilir gülü dirilten bülbülün sevgiliye ettiği dua ve niyazdır
Gülşehri
O tatlı tatlı kokan gül bir gün bakımsızlık ve ilgisizlikten dolayı susuz kalır kurur baharda gülün yaprağına bir bülbül konar ve bülbül dertli dertli ağlamaya başlar gözünden dökülen yaşlar sevgiliden
ayrıldı diyedir feryadı gülün dirilmesi içindir bostanlarda nice çiçek açsa baharlar gelsede bülbüle umut verir diğer arkadaşları ey bülbül derler öldüren tekrar diriltmeyede kadirdir umudunu kesme
Unutmaki ey bülbül yeşillikleri görüpte aldanma ve sen o içli ağıdını elden bırakma bülbül bırakmaz içli içli ağlamayı hiç umudu kesmez sabırla bekler o gülün tekrar dirilmesini duasına ekler Gel zaman git zaman evvel zaman kalbur saman içinde bülbüle derlerki hele sen sabır ile bekle günü güne ekle deselerde sabır bir kale gibidir çabuk yıkılır fakat bazıları sabırları ile nice musibete dayanır Bülbül derki yeşil bahçelere aldanma tarumar olur sevdiğim seninde güzelliğin kaybolur kime afiyet geldi ise cihanda onun sebebi ettiği dua ve zikirdir Ve bu ağlayış ile niyaz sayesindedir gül eski diriliğine kavuştu Allah Teala edilen dua sayesinde sevdiklerimizi bize bağışladı ve ahirete gidenler o dualar ile cennetteki ırmakları mekân eyledi kevser havuzunda peygamberimize kavuştular inşAllah amin
Ey sevgili En sevgili
Sevgili En sevgili Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sezai Karakoç
Diyarbakır ergani doğumlu olan sezai karakoç siyasal bilgiler mezunudur islam dinini yeniden o eski muzaffer günlerine döndürmek isteyen sezai bey kendisini diriliş nesli olarak tarif eder diriliş partiside kuran Sezai Karakoçun bu partisi örgütlenme gerekçesi gösterilerek kapatılmıştır anne öldü mü çocuk elinde bir ip nereye bilmez bağlayacagını diyip evlat acısını bir darağacına benzetmiştir
şair manevi duyguları hayatla birleştirip okuyucunun önüne koyar uhrevi ve ilahi bir ses tonuyla tevazu makamından şiirler okuyan şair cemal süreyanın mülkuyeden arkadaşı ikinci yeni şiir akımının
kurucularındandır tasavvuf ve divan şiirinin temeli Cenabı Hakka edilen niyazdır divan şiiri simgelerle sembollerle Hakka seslenir bu seslenişe en bilinen şiirinde sezai karakoç ey sevgili en sevgili
diye başlar söze sezai bey ona göre bu dünya bir sürgünler ülkesidir sürgünler ülkesinin başkentinde yer alışımızın en büyük nedeni o yüceler yücesi sevgilinin bize darılmasıdır dargınlığı gidermek
isteyen karakoç şöyle devam eder cümlenin özüne Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim bizde tövbe edip yüzümüzü Rabbimize dönüp af istiyoruz
Kulluk elbisesi giyen çuldan kurtulur
Cümleler doğrudur sen doğru isen
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen
Yunus Emre
Tasavvuf okulunun ilk amacı doğru insanı yetiştirmek bizleri doğruya eriştirmektir Yunus emrenin de ifadesine göre her işin ölçüsü doğruluktur doğru çizgiyi takip eden insan şaşmadan yürür sınırı geçmez
fatiha suresindede bildirildiği gibi Rabbim sen bizi o doğru ve mübarek insanların yoluna ulaştır ve bizi eğrilerden esirge insanlar doğru oldukça doğru insanıda bulacaktır ve ölçü aşılmayacaktır
Adam ki çağrıldığı yere gider erinmez fakat çağrılmadığı yerde görünmez işte o insan doğru insandır La edrinin dediği gibi adam adamdır eğer olmaz ise bir pulu eşek yine eşektir atlastan olsa çulu
Şu meselle anlatalım bu konuyu bir ilçede yollara şerit çizen bir adam vardı bu çizgi o yolun ölçüsü sınırı olarak bilinir eğerki o sınır aşılırsa sınır kaybolur ölçü taşar ve nice zincirleme kazalar meydana gelirdi
İşte bir adamı adam eden acemi bir sürücü gibi kuralları çiğnemesi kazalara sebep olması değil usta ve ehil bir sürücü çizilen çizgiyi aşmaması kuralları bilip başkasının hakkına saygı göstermesidir
İşte tasavvuf ve divan edebiyatı giyilen elbiseye bir anlam ve mana kazandırır insanlara insanlık kulluk elbisesi giydirir vede insan adamlık vasfını edep hayası ile kazanır insanın takvası en güzel elbisedir kulluk elbisesini giyen ise çuldan kurtulur
En güzel muhafaza yeri gönüllerdir
Bizim ödülümüz ve ücretimiz ol halil ve habiblerin dostlukları ve kelâmlarıdır elbet biz o dostların sözleri ile güzelleşir olgunlaşırız bizim muhafızımız dostların gönülleridir onlar sayesinde olgunlaşırız
Enderunlu Vasıf
Enderunlu Vasıfın dediği gibi bu dünyadan vazgeçen insan zevk ve sefa kafilesine katılır yük ve o taşınan yük sayesinde toplanan olgun meyveler ancak dünyaya ilgisiz kalmak ile toplanılır İnsanın yükü dilinin altındadır bakla dilin altında saklanılır bizim yükümüz dünyanın bize verdikleri değil yarin üzüntüsü dert ve gamıdır yarimizi yaren bilmişiz elbet onun çektiği eziyetleride biz yüklenirizGâilemiz ve gayemiz yarimizin dertlerini kederlerini silmektir hiç bir sıkıntımız yoktur çektiğimiz yaralardan dertlerden yana o yardan gelmiş ise hiç zahmet olmaz çektiklerimiz sadece sabrederiz
Yarin siteminden bir ok değse sinemize haksızlık ve zulüm değil bu bize o yar bizi sınav ve imtihan ediyor elbette o kaşı güzelin siteminede talibiz bülbülün aşkı güledir güzelin nazı sitemi sevdiğinedir
Bülbül nasıl aşıksa güle bizde öyle aşığız ibadetler vede mabetlere talibiz geceden sabaha kadar bir bülbül gibi iç döker niyaz ederiz yaptığımız ibadetlere mecburuz o sevgiliye iç döker onunla konuşuruz Ay yüzlü güzel sözlü olanlara Müştakız ve onlar nerede ise o yöne koşar adımlarımız gün 24 saat olsa o gül yüzlülerin firak acısı ve ayrılığına nasıl dayanırız dünya onların olsun bize gülün sevgisi yeter biz o dostun kelamı ile olgunlaşırız arınırız
Harap olan gül bahçesi
Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin
Bülbül hâmûş havz tehî gülsitan harâb
öyle bir bahar mevsimine geldik ki; bülbül susmuş, havuz boş gül bahçesi haraptır
Keçecizade izzet molla
Keçecizade İzzet Molla’nın beyitleri ve anlamları ile klasik şiirin en son söz ustasıydı oldukça etkili hikmetli tarzda beyitler yazan şair atasözü gibi bugünde bilinen pek çok söze sahiptir Keçecizade İzzet Molla bir beyitinde Billâh bu çile yeri gamhâne bir âhetmeğe değmez diyerek dünyanın sinek kanadı kadar bir değerinin olmadığını ifade edip dünyanın kıymetini çok güzel bir dil ile ifade eder Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin
Bülbül hâmûş havz tehî gülsitan harâb diyen keçecizade dünyanın bir bahar yeri olmadığını dünyanın nasıl harap bir yer olduğunu bilseydiniz az güler çok
ağlardınız diyor efendimiz SAV Ya Rab dünya bir hüzün ve sürgün yeri biz göklerden gelen bir karar var dedik kendimizi sana teslim eyledik senin yanında hiç bir hak kaybolup zayi olmaz
İman ettikki bu dünya denen alem bir bahar mevsimi değil güz mevsimi yaşıyor her yanda bebekler katledilirken güller kuru yapraklar ise solgundur dünyada bütün güller haraptır kan ağlamaktadır
Ya Rab dünyaya tutulan siyah taşlar için sitem eder sadece sana sarılan ve dünyayı terkeden insan huzur bulur sana tutkun sana vurgundur bu gönlümüz sen Allah dostu aşıklarından eyle bizi inşAllah