0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
85
Okunma
Yağmur gökyüzünden sanki bir sır taşır gibi dökülüyordu. Şiddeti dışarıdan bakınca ürkütücüydü ama dikkatle dinleyenler için her damlada saklı bir melodi vardı. Gökyüzü kapkaranlık olsa da bulutların ardında saklanan ışık, yeryüzüne ulaşmak için çabalıyor gibiydi.
Rüzgar, sokak boyunca dolaşan görünmez bir kılavuzdu. Bir an sertçe esip damlaları savuruyor, bir an durup derin bir nefes alır gibi sessizleşiyordu. Yağmurun ritmine uyan rüzgar, bu eski mahallenin en eski sakinlerinden olan yaşlı adamın paltosunu dalgalandırıyordu.
Yaşlı adam her adımında rüzgara karşı yürürken, yıllardır tanıdığı bu sokakta kendisine yol gösterecek bir iz arıyordu. Ama garip bir şekilde içinde korku değil, tuhaf bir huzur vardı. Sanki yağmur, ona hatırlaması gereken bir şeyi usulca fısıldıyordu.
Bir köşe başında, çöp kutusunun yanında büzülmüş küçük bir köpek vardı. Tüyleri sırılsıklam olmuştu ama gözlerinde bir sıcaklık… Sanki fırtınanın içindeki tek sakin varlık oydu. Yağmur damlaları sırtına vurdukça titriyor ama gözlerini kırpmadan gökyüzüne bakıyordu. Sanki yağmura değil, yağmuru yağdıran güce güveniyordu.
Tam o sırada, mahallenin eski taş evlerinden birinin penceresinde küçük bir kız belirdi. Elleri sıcacık pencere kenarında, başı yana eğik… Dışarıdaki dünyayı hayranlıkla izliyordu. Şaşkındı ama ürkmemişti; belki de içindeki çocuk sezgisi, bu fırtınanın ürkütücü değil, iyileştirici bir yağmur olduğunu hissediyordu.
Kız, yaşlı adamı görünce camı biraz daha araladı. Rüzgarın taşıdığı hafif uğultu odaya doldu.
“Yağmur konuşuyor…” diye fısıldadı kendi kendine.
Belki de gerçekten öyleydi.
Yaşlı adam, rüzgarın onu savurduğu anda birden durdu. Kafasını kaldırdı, köpeğe baktı. Sonra gökyüzüne…
Bir anlığına yağmur yavaşlamış gibi oldu. Damlalar, gökyüzünden düşerken havada süzülüyor, her biri havayı yakut gibi parlatıyordu. Sanki zaman, bu küçük sokakta kısa bir nefes almıştı.
Orada, o an:
– Yağmurun kokusuyla toprak huzur buldu,
– Rüzgarın sesiyle evlerin duvarları hafifçe titreşti,
– Küçük kızın gözlerinde merak büyüdü,
– Köpeğin kalbi biraz ısındı,
– Yaşlı adamın yüzüne dingin bir gülümseme yayıldı.
Fırtına şiddetini sürdürüyordu ama bu sokak artık fırtınanın sesini değil, ’’yağmurun fısıltılarını’’ duyuyordu.
Yağmur bazen sadece ıslatmazdı…
Bazen geçmişi temizler, bazen yüreği hafifletir, bazen de insanın ruhuna dokunurdu.
Ve o gece, kimse fark etmese bile, sokaktan geçen rüzgar yumuşamıştı. Yağmur bir dua gibi yağmış, küçük kızın penceresine, yaşlı adamın paltosuna, köpeğin ıslak tüylerine huzur bırakmıştı.
Belki de bu yüzden, herkes farkında olmadan biraz daha iyi hissetti.
Çünkü bazı yağmurlar, insanın kalbine sessizce girer ve orayı sakince aydınlattı.
meyra
5.0
100% (1)