rüyamda seni gördüm..uzak bir şehri..bir su masalını..yakamozların ışıltısında parlayan bir yüzü gördüm..rüyamda seni gördüm..dokunsallığının zirvesinde avuç içlerini ve bana susayan/susmayan gözlerini..seni gördüm ve hasreti..seni gördüm..kentleri..seni gördüm durgun ve ıslak geceleri ki rüyamda ben dün gece yüzünü gördün..çiğ düşmüştü o sabah..

giderayak sen, şarkıların içinden süzülüp gelecek bir gece bırakmıştın bana..yokluğunda çok/ken..hiçbir gün ışığı düşmedi notlara/sensiz geceleri..yürek eşiğimden yolcu ederken seni, senden alamadığım şeyin ne olduğunu düşündüm/söylesene sevgili o rüyadan nasıl çıkılırdı sabaha?..hangi yoldan gidersek daha fazla kahraman olabilecektik biz mantığımızla yaptığımız savaştan daha az yara alarak nasıl kurtarabilecektik yüreğimizi..
sevişmelerimiz kalsın mı?/hiç öğrenilmesin mi? peki..sen gölgenin içinde kal her daim ve ben boşluktaki elin parmak uçlarında ve bir nokta tuşu olsun zaman/bitsin (nokta)...saçını yağmurların içinde gördüm..saçında iklimlerim vaha sessizliğinde sustuğu bir yağmurun içinde..gölgene düşüyordu her bir damla ki ıslak saçların dolanıp eline çekip seni bir yağmurdan gittim..çöl ve serap boyunca/ sesinin çığlıkları bütün gece tenime çarpıp titriyordu ve bütün gece dolup içime, boşalıp saçlarından kuruttum bütün aşlarını..kurumuş dudaklarımla..yokluğunu hiç eksiltmeden çoğaltıyorum..hiç eksilmesini izin vermedim seninle biriktirdiğim günleri..parmak uçlarımda sesini okşuyorum..yokluğunda vuslat mandallarına asıyorum nefesini ki bir ses verseydin bana..bir ses saçındaki yağmurunu tenime düşürecek..cevapsız sorular mıdır mide ağrılarıma sebep/yoksa sorgular mı yüreğimi kıyısız kılar tüm kifayetsizliğiyle ve ben yolunu kaybetmiş bir martı gibi..deniz kokmayan sabahlara açmak istemiyorum gözlerimi..orda ol sende ve sendeki sevme telaşının yüreğinin surları/duvarları önünde yenik düşmesine asla izin verme..

rüyamda seni gördüm..parmak uçlarını öptüm/üşümüş..sesini/nefesini gördüm..yüreğime gömdüm..gömdüm bedenini/bedenimin içine..
rüyamda seni..


(...)