0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
76
Okunma
Sana söyleyemediğim bir söz vardı…
Boğazımın tam ortasında duran, nefesim her yükseldiğinde ağırlaşan, içimde yıllarca yankı bırakan o sessiz cümle.
Ne kadar sustursam o kadar büyüyordu, sanki sessizliğiyle beni içeriden kemiren bir gölgeydi.
O gün… hatırlıyor musun?
Hava soğuktu ama üşüyen bizdik.
Adımlarımız birbirine yaklaşmak isterken görünmez bir çizgi bizi ayırıyordu; o çizginin adı belirsizlikti.
Ben içimde kopan fırtınayı saklamaya çalışırken sen sanki çoktan uzak bir yerin kapısını aralıyordun.
Bir adım attın geri…
Ben bir adım attım ileri…
Ama kader tam ortada bir yerde bizi durdurdu.
Yanlış sahnede, yanlış zamanda, yanlış cesaretle dikiliyorduk birbirimizin karşısında.
İçimde bir söz vardı:
Seni durduracak kadar güçlü,
beni bitirecek kadar ağır,
ama söyleyemeyecek kadar kırılgandım.
Belki o gün o kelimeyi söyleseydim,
belki bir an daha cesur olsaydım,
belki de konuşmak yerine susmayı seçmeseydim…
hikâyemiz başka türlü yazılırdı.
Ama sustum.
Sustukça o söz büyüdü.
Sen duymadın, ben içimden uzaklaştım.
Keşke dedim…
“Ben seni hiç bırakmadım.”
Ama işte insanlar bazen en önemli cümlelerini kendilerine saklar.
Ben de öyle yaptım.
Ve o gün yarım kaldık.
Devam edecek…