Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Çağdaş Durmaz
Çağdaş Durmaz

VAROLUŞUN SESSİZ DEVRİMİ

Yorum

VAROLUŞUN SESSİZ DEVRİMİ

( 6 kişi )

3

Yorum

9

Beğeni

5,0

Puan

149

Okunma

VAROLUŞUN SESSİZ DEVRİMİ

VAROLUŞUN SESSİZ DEVRİMİ



İnsanoğlu, karanlık bir tünelin sonunda, kör edici bir ışığa doğar. İlk nefes, ciğerlerine dünya denen buzlu bıçağı saplar. İlk çığlık, bu acının ve bilinmezin gözyaşlarını ortaya döker. Doğarken, hakikate sırtımızı döner, dünyaya açılır gözlerimiz. Bu, varoluşsal bir gerçekliktir. En saf potansiyelimizle geldiğimiz yere, ilk ihanetimiz gözlerimizi hakikate kapatıp dünyaya açmaktır. Gözlerimiz, dünyanın renkli perdesini görürken, ardındaki ezeli ışığın farkında bile değildir. O perde, yıllar içinde kalınlaşır; umutlar, korkular, alışkanlıklar, yanılsamalarla ilmek ilmek dokunur.


Yaşam, bir görmezden gelme sanatıdır çoğu zaman. Hakikat, göz kamaştırıcıdır, ürkütücüdür. Ona direkt bakmak, kartalın güneşe bakışı gibi kör edebilir ruhu. Bu yüzden perdeler örülür. Dinler, ideolojiler, rutinler, aşklar, hırslar... Hepsi, hakikatin saf ışığını filtreleyen birer cam görevi görür. İnsan, bu izole hayatını amaç zanneder. Gerçeğin çıplaklığı yerine, kendi boyadığı pencereden bakmayı tercih eder dünyaya. Gözler açıktır ama bakışı körleşmiştir.


Ancak bazı anlar vardır. Beklenmedik bir sarsıntı. Bir kayıp... Bir sınırsızlık duygusu... Aşırı acı ya da aşırı sevinç. O anda, kalın perdede bir çatlak oluşur. İşte o çatlaktan sızan ışık, hakikatin ilk şimşeğidir. Ruhun kemiklerinde çınlayan bir deprem yaratır. Bildiğin her şey sarsılır. Dünya, bir an için donar ve yeniden kurulur. Bu, bir devrimin başlangıcıdır: İçsel devrim... Bu şimşek, gözlerin önündeki perdeyi yakıp kül eder. Artık bakış, dünyanın yüzeyini değil, derinindeki titreşimi, özü görmeye başlar. Bu gözler artık sadece organ değildir; birer algı kapısı, birer anlam tabakasıdır.

Hakikate açılan gözler, zamanı paramparça eder. Her nefes, varoluşun sonsuzluğunda bir saniyenin kum tanesi kadar ağırlığını taşır. Her bakış, bir dakikanın içine sığdırılmış bir ömür gibi derinleşir. İdrak anları, saatlerin sınırlarını aşar, zamansız bir boyuta taşır insanı. Umut, bir güneş gibi doğar içinde, ama o güneşin batışı da bir gece kadar keskin ve nihai olabilir. Bu zaman algısı, sıradan insanın kronolojik tarih algısından farklıdır. Varoluşun ritmi, kalbin atışıyla senkronize olmuştur.

Ve nihayet ölüm... Yaşamın en büyük hakikat kapısı. Ölüm anı, gözlerin nihai yönelimidir. Beden dünyaya kapanırken, ruhun pencereleri hakikate açılır. Bu açılışın niteliği, yaşanmış hayatın özüne bağlıdır. Amaca ermiş ,yolunu tamamlamış, sırları çözmüş, kendi cevherini bulmuş ruhun gözleri, dünyaya huzurla kapanır. Hakikatin ışığına açıldığında, bir teslimiyet, bir tamamlanmışlık vardır. Bedende kalan, hafif bir gülümsemedir. Bu gülümseme, kavuşmanın, özün kaynağına dönüşün sessiz kutlamasıdır. Gözler kapalıdır, çünkü artık dışarı bakmaya ihtiyaç yoktur; hakikat içeride bütünüyle kucaklanmıştır. Dünyaya gözlerini kapatmak o ruh için bir huzurdur.

Amacını yitirmiş, yaşam yolunda yolunu kaybetmiş bir ruh, İçinde bitmemiş işler, çözülmemiş düğümler, söylenmemiş sözler, peşinde koştuğu ama bir türlü dokunamadığı hedefler taşıyan ruhtur. Onun ölümü bir kopuş değil, arafta asılı kalıştır. Gözleri dünyaya açık kalır. Çünkü bakışları, buradaki bitmemiş senfoninin son notasına takılıp kalmıştır. Hakikate açılmak istemez; o, hala bu dünyanın perdesinin ardında, kaybettiği bir şeyi arar. Gözlerindeki ifade donmuş, sorgulayan, belki de korku dolu bir şaşkınlıktır. Bu açık gözler, bir yakarıştır: "Henüz değil! Daha bitmedi!" Hakikatin kapısına gelmiş, ama anahtarı kaybetmiş gibidir. Açılış, bir tutsaklıktır. Gözleri açık gider hakikate, ama o bakış, hakikati değil, terk etmek zorunda kaldığı yarım kalmış dünyayı arar. Hakikatin ışığına bakamaz, çünkü hala dünyanın alacakaranlığına saplanmıştır.

Peki yaşarken hakikate açılan gözler ne olur?

Onlar, dünyanın uykusundan uyanmış nadir ruhlardır. Onlar için hayat, bir keşif, bir sorgulama, bazen acı veren bir berraklıktır. Perdeleri yırtılmıştır. Aldatıcı rahatlığın sıcak karanlığı yerine, hakikatin soğuk ve muhteşem aydınlığını seçmişlerdir. Bu seçim, yalnızlığı, derin bir sorumluluğu ve bazen de tarifsiz bir huzuru getirir. Ölümleri ise, amaca ermiş ruhunkine benzer: Bir tamamlanmışlık, bir öze dönüş. Gözler dünyaya kapanırken, içlerinde taşıdıkları hakikat ışığı, onları nihai aydınlığa taşır. Tebessümleri keşfin ve kavuşmanın bilgeliğini yansıtır.
Hakikat bazen bir aşk , bazen tamamlanmış bir görev , bazen dünyaya yarım gelmiş bir ruhun tamamlayıcı ruhu bulup, onla tamamlanmasıdır.

Hakikate açılan gözler, insan olmanın özünde yatan bir potansiyeldir. Bu açılış, ölüm anına ertelenmemelidir. Yaşarken, perdeyi yırtacak cesareti göstermek, zamanın kumlarında kaybolmak yerine, varoluşun kaynağına doğru bir yolculuğa çıkmaktır. Bu yolculuk zordur, çünkü ışık, gölgeleri ortadan kaldırırken, çıplak gerçeği de beraberinde getirir. Ama işte o çıplak gerçeğe bakabilen gözler, ölüm geldiğinde, korkuyla değil, bilgelikle kapanacaktır. Çünkü onlar, en büyük hakikat olan ölümü bile, yaşamın anlamını kavramış bir huzurla karşılamaya hazırdır. Gözler kapandığında, dışarıdaki dünya değil, içerideki sonsuz hakikat görülür. Ve bu görüş, son nefesi bir başlangıca dönüştürür. Hakikate açılan gözler, ölürken bile, aslında ilk defa gerçekten doğarlar.

Çağdaş DURMAZ

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

Varoluşun sessiz devrimi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Varoluşun sessiz devrimi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
VAROLUŞUN SESSİZ DEVRİMİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Güneşin Kızı Zehra
Güneşin Kızı Zehra, @gunesinkizi1
21.11.2025 12:17:35
5 puan verdi
Varoluş ve hakikat arayışı, yaşamın en derin devrimidir; gözler açıldığında gerçek ışık içtedir.
Yüreğinize sağlık hocam. Saygı ve selamlarımla.
Etkili Yorum
Ali Rıza  Coşkun
Ali Rıza Coşkun, @alirizacoskun
21.11.2025 00:12:03
5 puan verdi
Kıymetli üstadım,
“Varoluşun Sessiz Devrimi” yazınız, insanın hakikatle yüzleşme cesaretini derin bir felsefi dille ortaya koymuş. Her paragraf, yaşamın perdelerini aralayan güçlü bir sorgulama ve içsel devrim çağrısı niteliğinde. Kaleminize sağlık; bu metin, okuyucuyu hem düşünmeye hem de kendi varoluşunu yeniden anlamlandırmaya davet ediyor.
Etkili Yorum
Serkan BOL
Serkan BOL, @serkanbol
20.11.2025 23:44:36
5 puan verdi
Hakikat, bir hedef değil, yaşanan ve deneyimlenen bir yolculuktur. Yaşam olduğu sürece bu yolculuk hep devam edecek.

Yüreğinize kaleminize sağlık üstad.

Saygılarımla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL