Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Dünya Yükünün Hamalı
Dünya Yükünün Hamalı

Bir Metafor Olarak Köpek: İnsan Yarattığı Tanrı Bakışıyla İnsan Olmanın ve Rızalık Yolunun Antropolojik İncelemesi

Yorum

Bir Metafor Olarak Köpek: İnsan Yarattığı Tanrı Bakışıyla İnsan Olmanın ve Rızalık Yolunun Antropolojik İncelemesi

0

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

95

Okunma

Bir Metafor Olarak Köpek: İnsan Yarattığı Tanrı Bakışıyla İnsan Olmanın ve Rızalık Yolunun Antropolojik İncelemesi

Bir Metafor Olarak Köpek: İnsan Olmanın ve Rızalık Yolunun Anlamı

İnsanı yücelten, onu diğer varlıklardan ayıran temel özellikler nelerdir? Haktan ve hakikatten yana baş kaldıran, döktüğünü dolduran, ağlattığını güldüren, yıktığını yapan; bu yolda incinmeyen, incitmeyen, doğru söyleyen kişi, gerçek anlamda insan olma yoluna girmiş demektir. İşte bu yola RIZALIK YOLU denir.

Bu derin hakikati anlamak için verilen köpek metaforu üzerine düşünelim: Bir köpek kümese girer ve tavukları yer. Köpek bir hayvandır ve bu eyleminin iyi ya da kötü olduğunu bilemez. Onun için bu, sadece içgüdüsel bir doyumdur. Aynı şekilde, bazı insanlar da sûrette insan olabilir, yani insan suretindedir. Ancak yaptığı bir eylemin iyi mi kötü mü olduğunun bilincinde değilse, onun sîreti, yani özü itibarıyla hâlâ hayvani düzeydedir.

İnsan olma yolculuğu, kişinin yaptığı eylemin ahlaki sonuçlarının bilincine varmasıyla başlar. İşte o zaman sûrette olduğu gibi sîrette de insan olma yoluna girer. Fakat bu, kemale ermek için tek başına yeterli değildir. Asıl erdem, farkına varılan hatayı telafi etmekte ve o hatadan dönmekte yatar. Metaforumuzdaki kişi, yediği tavukların parasını, zarar verdiği sahibine öder ve onun rızalığını alırsa, artık sûrette insan, sîrette insan-ı kâmil olma mertebesine yükselir. Çünkü bu, sorumluluk bilincinin en somut ifadesidir.

Bu yolun özü, kişinin tüm sıkıntıları kendinden bilmesidir. "Ayağıma taş dolansa, kendimden bilirim." sözü bu derin hakikati ifade eder. Nasıl ki el, gövdenin kaşındığı yeri bilirse, can da kendi derdinin dermanını içinde taşır. Bu yolun yolcuları ikiye ayrılır: Ârifler ve kâmiller, daima özünü yoklar, kusurunu arar; cahiller ise daima kendini aklar. İnsan-ı kâmil, sürekli özünü yoklayarak eksiğini ve kusurunu bulur. Maddi veya manevi olarak zarar verdiği her mazlumun zararını, ziyanını tazmin eder ve nihayetinde rızalık yoluna girer. İşte esas olan da budur.

Peki, bu bireysel erdemler toplumsal düzeye nasıl taşınır? İşte bu noktada, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923-1938 yılları arasında tesis ettiği laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti modeli, bu felsefenin bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Atatürk, akla, mantığa, bilime ve fenne yakın olanı; sevgi, merhamet, vicdan ve ahlak sahibi olanı; hak, hukuk, adalet ve rızalık yolunda olanı; alın teri dökerek, emek harcayarak, değer üreterek helal kazanç elde edeni, kısacası gerçek anlamıyla İNSAN olanı merkeze aldı.

Onun kurduğu sistem, kula kul olmayan, özgür iradeli bireyler yetiştirmeyi hedefledi. İnsan hakları, yurttaşlık hakları, demokratik haklar ve özgürlükler gibi siyasi haklar ile bireyi güçlendirdi. Bu, metaforumuzdaki gibi, toplumu oluşturan bireyleri, eylemlerinin sonuçlarının bilincinde olan, haksızlık yaptığında telafi etme erdemini gösterebilen, birbirinin rızasını arayan kâmil insanlar haline getirme projesiydi. Atatürk’ün hedefi, insanın içindeki yaratıcı, özgür ve sorumlu cevheri ortaya çıkarmak ve "kümes"in dar kalıplarını kırarak, aklın ve vicdanın aydınlattığı uygarlık yolunda ilerleyen bir toplum inşa etmekti.

Sonuç olarak, bu metafor bize yalnızca bireysel bir ahlak dersi vermez; aynı zamanda nasıl daha adil, daha hakkaniyetli ve daha insani bir toplum olunacağının da ipuçlarını sunar. Yolumuz, önce kendi özümüzü yoklamak, sonra da verdiğimiz zararları telafi ederek kolektif bir rıza ile toplumsal huzuru inşa etmek olmalıdır. Gerçek kemalet ve gerçek insanlık, işte bu zorlu ama onurlu yolda gizlidir.

Özet

Bu makale, verilen köpek metaforunu temel alarak, insan olmanın özünü ve "rızalık yolu"nu, "Tanrı’yı insan yarattı" perspektifinden inceler. Ludwig Feuerbach’ın antropolojik teolojisi ve Friedrich Nietzsche’nin "Tanrı öldü" felsefesi gibi fikirlerden yola çıkarak, ahlakın ilahi değil, insani bir inşa olduğu savunulur. Psikolojik (Freud, Kohlberg, Piaget), sosyolojik (Durkheim, Weber, Marx), felsefi (Kant, Hegel, varoluşçuluk) ve tarihsel (Atatürk’ün laik cumhuriyet modeli) boyutlarda sorgulama, eleştiri, analiz ve sentez yapılır. Tez-antitez-sentez diyalektiğiyle, metaforun bireysel ve toplumsal implications’ları tartışılır. Makale, anthropocentrism’in eleştirilerini de dahil ederek, insan merkezli bir etik framework önerir.

Giriş

Köpek metaforu, insan olmanın temel özelliklerini, ahlaki bilinç ve telafi mekanizmalarını simgeler: Bir köpek kümese girip tavukları yer, ancak bu eylemde iyilik-kötülük ayrımı yapamaz; yalnızca içgüdüsel davranır. Benzer şekilde, bazı insanlar surette insan olsalar da, eylemlerinin ahlaki sonuçlarını fark etmezlerse, özde hayvani kalırlar. Gerçek insanlık, hatayı fark etmek, telafi etmek ve rızalık almakla başlar. Bu yol, "rızalık yolu" olarak adlandırılır ve bireysel kusurları kendinde aramayı, zararları tazmin etmeyi vurgular.

Ancak bu metaforu, "Tanrı’yı insan yarattı" bakışıyla yeniden yorumlarsak, ahlakın kökeni değişir. Feuerbach’a göre, Tanrı, insanın kendi üstün niteliklerini yansıttığı bir projeksiyondur; teoloji aslında antropolojidir. Nietzsche ise, "Tanrı öldü" diyerek, Aydınlanma sonrası değerlerin insan tarafından yeniden yaratılması gerektiğini savunur. Bu perspektiften, rızalık yolu, ilahi bir emir değil, insani bir inşa olarak ele alınır: Ahlak, toplumsal sözleşme ve rasyonel empatiyle şekillenir.

Makale, bu metaforu psikolojik, sosyolojik, felsefi ve tarihsel açılardan sorgular. Tez olarak, metaforun anthropocentric bir insan yüceltmesi olduğu; antitez olarak, bu yaklaşımın doğa ve hayvan haklarını ihmal ettiği; sentez olarak ise, sürdürülebilir bir insan-merkezli etik önerilir. Tarihsel bağlamda, Atatürk’ün 1923-1938 reformları, bu felsefenin seküler bir yansıması olarak incelenir.

Köpek Metaforunun Analizi: Ahlaki Bilinç ve İnsanlaşma Süreci

Metafor, insanın hayvanilerden ayrılmasını ahlaki farkındalıkla tanımlar. Köpek, içgüdüsel doyum peşinde koşar; insan ise, eylemin sonuçlarını değerlendirir ve telafi eder. Bu, "sûrette insan, sîrette hayvan" ayrımını vurgular. Antropolojik bakışla, bu ayrım, Tanrı’nın değil, evrimsel ve kültürel gelişimin ürünüdür.

Psikolojik olarak, bu süreç Piaget’in ahlak gelişim aşamalarını anımsatır: Heteronom aşamada (çocukluk), kurallar dışsal ve katıdır; otonom aşamada ise, niyet ve sonuçlar dikkate alınır. Köpek, heteronom öncesi bir aşamayı temsil eder – içgüdüsel. İnsan, otonom aşamaya geçerek, rızalık arar. Freud’a göre, bu, süperegonun (ahlaki vicdan) gelişimiyle olur; id’in (içgüdü) baskılanmasıyla ahlak oluşur. Ancak eleştiri: Freud’un modeli, ahlakı baskı olarak görür; bu, metaforun telafi vurgusunu sınırlayabilir.

Sosyolojik olarak, Durkheim’e göre, ahlak toplumsal bir olgudur; kolektif vicdanla şekillenir. Köpek metaforu, bireysel ahlakı toplumsal rızalığa bağlar: Zarar tazmini, sosyal uyumu sağlar. Marx ise, ahlakı sınıf ilişkilerinin yansıması olarak eleştirir; rızalık, sömürü maskesi olabilir. Tez: Metafor, bireysel sorumluluğu yüceltir. Antitez: Toplumsal eşitsizliklerde, rızalık zorla alınabilir. Sentez: Ahlak, hem bireysel hem kolektif olmalı; insan yarattığı değerlerle eşitlik inşa etmeli.

Felsefi olarak, Kant’ın özerk ahlakı uyar: İnsan, kategorik imperatifle (başkalarını araç değil amaç gör) rızalık arar. Hegel’in diyalektiğinde, bu süreç tez (hayvani öz) – antitez (farkındalık) – sentez (kâmil insan) olarak işler. Varoluşçulukta (Sartre), insan özgür iradeyle kendini yaratır; Tanrı yoksa, ahlak bireysel seçimdir.

Tarihsel olarak, metaforun "ayağıma taş dolansa, kendimden bilirim" sözü, Stoacı felsefeyi çağrıştırır; ancak anthropocentric eleştiri: Bu, doğayı dışlar.

Teori: Piaget
Aşama Metafora Uygulanışı: Heteronom
Psikolojik Boyut: Köpek gibi kural dışı

Teori: Kohlberg
Aşama Metafora Uygulanışı: Pre-conventional
Psikolojik Boyut: Cezadan kaçınma

Teori: Freud
Aşama Metafora Uygulanışı: Süperego Vicdan telafisi
Psikolojik Boyut: Ahlakın İçsel Kökenleri

Psikolojik inceleme, metaforu bireysel gelişim bağlamında sorgular. Kohlberg’in ahlak aşamaları: Pre-conventional (ödül-ceza), conventional (toplumsal onay), post-conventional (evrensel ilkeler). Köpek, pre-conventional öncesi; rızalık arayan insan, post-conventional’dır.

Eleştiri: Kohlberg’in modeli Batı-merkezli; kültürel farklılıkları ihmal eder. Tez: Metafor, evrensel ahlak gelişimini teşvik eder. Antitez: Freud’un görüşüyle, ahlak baskıdır; rızalık, nevrotik telafi olabilir. Sentez: Ahlak, insan yarattığı bir yapı; psikanalizle, bastırılmış içgüdüleri entegre ederek özgürleşir.

Nietzsche’nin perspektifiyle, Tanrı’nın ölümüyle değerler yeniden yaratılır; rızalık, übermensch’in erdemi olur. Tarihsel sorgulama: Aydınlanma, bu anthropocentric转变’i hızlandırdı.


Sosyolojik Boyut: Toplumsal Rızalık ve Ahlak İnşası

Durkheim, dini toplumsal bütünleşme aracı görür; ahlak, kolektif temsillerden doğar. Metafor, bireysel rızalığı toplumsal huzura bağlar. Weber’e göre, rasyonel bürokrasi ahlakı sekülerleştirdi; Atatürk’ün modeli gibi.

Marx’ın eleştirisi: Ahlak, ideolojik; rızalık, hegemonik rıza. Tez: Metafor, sosyal adaleti teşvik eder. Antitez: Kapitalizmde, zarar tazmini sınıfsaldır. Sentez: İnsan-merkezli sosyoloji, eşitlikçi değerler yaratır.

Anthropocentrism eleştirisi: Biocentrism, hayvanları dahil eder; köpek metaforu specieist.



Felsefi Boyut: Tez-Antitez-Sentez

Tez: Metafor, insan yüceltir; Tanrı’yı insan yaratır (Feuerbach). Kant’ın rasyonel özerkliğiyle, ahlak içseldir.

Antitez: Hegel’in Geist’iyle, bireysel ahlak tarihseldir; ancak anthropocentrism doğayı ezer. Varoluşçulukta, özgürlük anksiyete yaratır; rızalık absürddür.

Sentez: Diyalektikle, holistik anthropocentrism: İnsan, değer yaratır ama ekosistemi dahil eder.



Tarihsel Boyut: Atatürk’ün Modeli

Atatürk, 1923-1938’de laik cumhuriyet kurdu; akıl, bilim merkezli. Metaforun yansıması: Özgür bireyler, rızalıkla toplum inşa eder.

Eleştiri: Sekülerizm, geleneksel değerleri bastırdı. Tez: Aydınlanmacı ilerleme. Antitez: Kültürel emperyalizm. Sentez: Modern anthropocentrism.


Eleştiriler ve Sentez

Anthropocentrism eleştirisi: Tehlikeli, çevresel yıkıma yol açar. Sentez: Sürdürülebilir insan-merkezlilik.

Sonuç

Metafor, insan olmanın yolunu gösterir; Tanrı’yı insan yaratarak, ahlakı özgürce inşa ederiz. Yol, rızalıkla huzur.

Kaynakça

Feuerbach, L. (1841). The Essence of Christianity. [web:9,10,11]
Nietzsche, F. (1882). The Gay Science. [web:0,2,4]
Atatürk Reforms. [web:27,28,32]
Freud, S. Theories. [web:37,43]
Durkheim, E. Religion. [web:18,19]
Kant, I. Anthropology. [web:47,54]
Turkish Republic History. [web:57,61]
Anthropocentrism Critiques. [web:66,67]

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir metafor olarak köpek: insan yarattığı tanrı bakışıyla insan olmanın ve rızalık yolunun antropolojik incelemesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir metafor olarak köpek: insan yarattığı tanrı bakışıyla insan olmanın ve rızalık yolunun antropolojik incelemesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Metafor Olarak Köpek: İnsan Yarattığı Tanrı Bakışıyla İnsan Olmanın ve Rızalık Yolunun Antropolojik İncelemesi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL