2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
279
Okunma

“Şairlerin ilk adresi mitolojidir.”
Hüseyin Ferhad
zordur hephaistos olmak
tuza bürünmüş ıslaklığında koparak
geliyordu kadın
gözleriyle buluşunca kaderine terk edilmiş kadırga
mercandaki sabır adanın mağrur duruşu
martılar uzaklaştı balıkçıllar karabatak
can üflemek tene kan yıkıntı
bitimsiz girdap aralanan dudak
saçlar çok zaman en ümitvar nesnesidir
adımlarıyla uyumlu
boşlukta sallanan eller
gözlerle tutuşan
dudaklardan sızan esintiyle harlanan meşaledir
suyun denize kavuştuğu yer denizin dağa
şiddetin eseri oyuk ürkütücü boşluk uğuldayan mağara
kılıca tapmayı bırakmışken ateşi körüklemek
közde çevirmek maşayı çekici kaldırıp
gerilip parmaklar yapıştı sakalıma
yanı sıra aksak yürüdüm
“ben genç olmak nedir biliyorum
sense bilemezsin yaşlılığın ne olduğunu”
yarasalar uçuştu, soğuk demire indi çekiç
sesler koflaştı kızardı kartal
çift başlı altın sevişen yılanlar tısladı
suyu verildikçe çeliğin
kılıcı yaklaştırdı karnına terler boncuk
görülmüş değil böylesi ölümcül ayna
o gece ne olduğunu bilen anlatsın
(Varlık – Aralık 2015)
Bu çalışmada 2000 kuşağı içerisinde kendisine yer bulan şair Ersun Çıplak’ın şiirlerindeki mitolojik göndergelere yer verilecek olup, ‘Zordur Hephaistos Olmak’ başlıklı şiirinin çözümlemesi yapılacaktır. Şairin Hephaistos’u, yazımızın başlığında belirtiğimiz mitolojik bağlamın göstergesi olarak alımlanacak ve şairin şiirini mitolojiye dayandırmasının sebebi açımlanacaktır. Çözümleme sürecinde, Aydın Afacan’ın Şiir ve Mitologya üst başlığıyla yayımlanan ve Cumhuriyet Dönemi Şiirinde Yunan ve Latin Mitologyası (2003, Doruk Yay.) üzerine tartışmalar içeren çalışması Ersun Çıplak şiirine bakışımızın şekillenmesinde temel referans kaynağımız olacaktır.
Aklımıza gelen ilk soru şudur: Ersun Çıplak’ın şiirlerinde mitolojiye sığınmasının nedenleri nelerdir? Şiirdeki semboller boyunca bu sığınmanın perdesi aralanacaktır. Şiirde mitoslardan yararlanılması yeni bir durum olmamakla birlikte “Mitoslar, doğallıkla her şairin yaşadığı yere ve döneme, dünya görüşüne ve sanat anlayışına özgü biçimlerde şiire katılmışlardır. (Afacan, 2003, s. 47). Trajik çağın filozofu Nietzche’nin temel değerlendirmelerinde, Dionysosca ve Apollonca olarak adlandırdığı iki eğilim bulunur. Birinci eğilim, tanrı Dionysos’tan hareketle doğa ile içiçelik, acı ve tutku, coşku ve taşkınlığı; ikinci eğilim ise tanrı Apollon’dan hareketle denge, ölçü ve yetkin güzelliği dile getirir (Afacan, 2003, s. 47). ‘Zordur Hephaistos Olmak’ şiirinin Dionysosca bir tutku, coşku ve taşkınlığı taşıdığı ilk tespit edilecekler arasına alınabilir.
Şairin, şiir toplamına ulaştığımız yeni kitabı Sen Anlama’da (2017, A5 Yayınları) yer alan ‘Ulysses’in Bakışı’, ‘Venüs Heykeli’ ve çözümlemeye çalıştığımız, ilk kez Varlık (Aralık 2015) dergisinde yayınlanan ‘Zordur Hephaistos Olmak’ adlı şiirlerinde mitoloji, adeta bir şeylerin üstünü örtmek için kullanılmaktadır. Diğer bir ifadeyle saklama amacı taşıdığını ve okura okuma skalası geniş bir alımlama teklif ettiğini söylemek mümkündür. Ersun Çıplak, mit, aynı içeriği farklı sözcüklerle söylemektir diyen Schelling’in yöntemini izler. Bu örtme ve saklama şairin çözümlemesini yaptığımız şiirinde açıkça kendisini göstermektedir. Kısaca mitoloji ve sembolizm bu şiirin omurgasını oluşturmaktadır.
Ersun Çıplak, birbiriyle ilgisiz gibi görünen karmaşık sembolik kompozisyonları, kendi içinde özgün bir kurguyla harmanlamış ve şiirde bir saklama ve üstünü örtme işlevi görmesini sağlamıştır. Ersun Çıplak şiirinde bunun bir biçem olduğunu sav söz olarak ileri sürmek yanlış olmayacaktır. Şairin şiirlerinde, mitolojik kullanıma dayanan ve anlamı sezdirmeye dayalı bir biçem oluşturduğu düşünülebilir. Bu evreni oluşturulurken sanki Hüseyin Ferhad’ın vurguladığı, “Şairlerin ilk adresi mitolojidir.” aforizması temel alınmıştır. Ersun Çıplak da bu adrese sığınırken, bunu bir biçem olarak sürdürmüş; saklama ve üstünü örtme işlevini göz önüne alarak, şairin şiirine dâhil olduğunu düşünmemize yol açabilecek hayat kesitlerini okurdan saklamaya çalışmıştır. Bu saklama eylemi aslında yeni değildir:
“Mitoslar, ilk sözlü edebiyat ürünlerinden günümüze değin, şiirde döne döne işlenmiştir, Söyleyiş, motif ve izlekler yönünden şairlere esin kaynağı olmuştur, çocukluk döneminin deneyim ve birikimlerini taşıyan zengin bir kaynak olan mitologya, şiire sunduğu motifler ve izleklerle, kimi zamanda evrensel anlatım gereçleri olarak mitsel öğeler, şiire dipten dibe eşlik ederek şiir için çeşitli olanaklar sağlar. Bu durum, şiirin mitosla ilintisinin, şairlerin belli mitosları işlemesi veya çağımızın şairlerinin zaman zaman mitologya kaynağına uzanmaları ile sınırlı olmadığını gösterir. Şiirle mitos arasında temelde bir yakınlık vardır. Bir sanat yaptı olarak şiirin mitosla arasındaki bağı iki temel noktada ele alabilir. Şiirin kökeninin büyüye / mitosa dayanması ve imgesel düşünme..” (Afacan, 2003, s. 44)
Mitolojinin asıl işlevlerinden birisi olan tabiat olaylarını tanımlama işlevi göz önüne alındığında, Antik Yunan’da her olay için bir tanrı icat edilmiş olduğu söylenebilir. Zeus bu şecerenin ‘baba’sı olarak Olympos’ta yerini almıştır. Hera, Zeus’un çapkınlıklarından, bıkmış olduğundan aralarında kavga çıkması kaçınılmazdır. Bu kavgaların birisinde Hephaistos sakat kalır ve/veya Hera’nın tek başına doğumunu sağladığı Hephaistos sakat bacağı nedeniyle, diğer tanrılar tarafından alaya alınacağından Lemnos (Limni) adasına düşer veya atılır. Bu adanın özelliği volkanik olmasıdır. Hephaistos’un adı Volkanus olarak bilinmektedir. Bu veri, şair Ersun Çıplak’ın şiirinin başlığına gizlediği ya da üstünü örterken sırtını dayadığı mitolojinin kaynağını oluşturmaktadır. Şiirin derin yapısında, sembollerin aralarına serpiştirilen cinsellik veya erotizm Hephaistos Volkanus özelliği ile demircilik zanaatının ustası olması dikkate alınarak şiirin örgüsünde kullanılmıştır. Şiirde kullanılan güzellik ve gençlik cinselliğin ve erotizmin varlığını göndergesi olarak ilk belirtiler olarak alımlanabilir.
Ersun Çıplak’ın şiirinde mitolojik arka plan kullanmış olması şiiri şairin yaşamından uzaklaştırma ve gerçekle bağlantısını koparmaya çalışma yönelimi olabilir diyeceğimiz anda, birden Amerikalı aktör, yönetmen, yazar, yapımcı Orson Welles’in “I know what it is to be young” başlıklı şarkısında yer alan “ben genç olmak nedir biliyorum/ sense bilemezsin yaşlılığın ne olduğunu” dizelerinin alıntılandığını görürüz. Bu alıntı, okuru sarsıp mitolojiden kurtarır; şarkı ve şiirde çirkinlik ve yaşlılık’ına vurgu yapan şiir kişisine yöneltir. Bu arada mitolojinin görevi şiirde saklama ve örtme unsuru olarak ortaya çıkmaktadır. Mitolojinin görevi şiir kişilerini saklamaktır.
Ersun Çıplak şiirde bir açık, bir de örtük olarak iki mitolojik kahraman saklamıştır. Aslında bu iki kahraman birbirinden bağımsız değildir. Birisi Hephaistos diğeri ise, Aphrodite’tir. Bunlar aslında birbiriyle evlidirler. Güzellik ve gençlik Aphrodit’e gönderirken, çirkinlik ve yaşlılık okuru Hephaistos’a yönlendirmektedir. Hephaistos olmanın zorluğu buradan gelmektedir. Aphrodite’in, Hephaistos’u aldatma eğilimi mitolojik anlatıların merkezinde işlenmiştir. Ersun Çıplak şiirinde geçen deniz, karabatak, balıkçıllar ve denizden çıkan ve “o geceyi bilen…” ve “tuza bürünmüş ıslaklığında koparak/ geliyordu kadın” Aphrodite örtmecesidir. Şairin yine bir yaşlılık emaresi olarak şiirine aldığı “gözleriyle buluşunca kaderine terk edilmiş kadırga/ mercandaki sabır adanın mağrur duruşu” ipucu olarak değerlendirilebilir. Denizden salınarak çıkış adeta Aphrodite’in adaya çıkışını gözleyenlerce anlatılır. Saçlar ve dudaklar, boşlukta sallanan eller yaklaşmaktadır. Bir tene can katma eylemine meydan hazırlanmaktadır.
Bu arada bir parantez açıp başkaca şairlere de, Hephaistos ve Aphrodite’in esin kaynağı olmuş olduğunu belirtelim. Bunlardan en ünlüsü Erdal Alova’dır. Alova’nın Birinci Çoğul Şarkı adlı kitabında, ‘Uzak Gemiciler’ adlı şiirinin III. Kısım Gizem Adası, II. Bölüm “Şerarelerden bir şehrayin/ Başlatırken Yanardağ Perileri/ Kesişi gibi demiri Topal Tanrı’nın/ Yıkanırken bir günlüğüne/ Ruhunda birbirimizin/ Ateşler, dualarla” (s. 8) bahsi geçen topal tanrı Hephaistos’un ta kendisidir. Ersun Çıplak şiirinde de geçen, ada, deniz, harlanan meşale, soğuk demir, çekiç, aksaklık, vs. sembolik göndergelerle örtülen Hephaistos aynı Hephaistos’tur. Bu da şairlerin farklı zamanlarda aynı mitolojik unsurları şiirlerinin odağında nasıl ele aldıklarının örneğini bize çok güzel bir şekilde göstermektedir. Mitoloji aynı olduğu halde, şairlerin biçemleri bunu ele alış yöntemleri farklı olduğundan, sadece aynı mitolojik kahramanı şiirin temine almış olduğunu bize göstermektedir.
Ersun Çıplak şiirinde, başka bazı örtmece unsuru olarak kullandığı semboller de mevcut olup bunlar Hephaistos’un demircilik sanatında kullandığı ateş (harlanan ateş) volkan iken; kılıç, çift başlı kartal, sevişen yılanlar’a (Fallus) denk geldiğini söylemek mümkündür. Şiirin derin yapısında, Dionysos’tan hareketle doğa ile iç içelik, acı ve tutku, coşku ve taşkınlığın yaşandığı o gecenin “şiddetin eseri oyuk ürkütücü boşluk uğuldayan mağara”, “kılıcı yaklaştırdı karnına terler boncuk” ve “o gece ne olduğunu bilen anlatsın” dizeleriyle sembolize edildiği söylenebilir. Ölümcül aynada kendisini gören kadın karşısında “kılıca tapmayı bırakmışken ateşi körükleme”ye çalışan kişinin kimin Hephaistoslaştırılması olarak okunacağı okurun tercihine kalmıştır.
Her ne olmuşsa o ‘gece’ olmuştur. Bunu da ancak ve ancak bilen anlatır. Şair aslında, şiirin yüzeyinde okura mitolojik göndergelerin arkasına saklanarak “bir deniz kenarında, geçen gecenin pastoral öğelerini betimler. Kendini denizden yeni çıkan bir siluetin ritmine kaptırmıştır; bunun Orson Welles’in müziği eşliğinde gerçekleştiğini varsayabiliriz. Şiirin derin yapısında, yazımızın giriş bölümünde ortaya koymaya çalıştığımız mitolojik örtünün altına gizlenen ‘kılıç’, ‘uğuldayan mağara’ya gitmiş midir? Bu sırrı ancak o ana tanık olan diğer kişi anlatabilir. Şair buna inanmamızı istemektedir. O halde o gece ölümcül aynada görüntüsünü gören kimdir?
Referanslar
1) Aydın Afacan. (2003). Şiir ve Mitologya. Doruk Yay.
2) Erdal Alova. (2015). Birinci Çoğul Şarkı. İş Bankası Yay.
3) Varlık, Aralık - 2015
4) Ersun Çıplak. (2017). Sen Anlama. A5 Yay.
...
Mühür İki Aylık Şiir Ve Edebiyat Dergisi
Fotoğraf: Adana Karahan Kitabevi imza günü
5.0
100% (2)