2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
180
Okunma

Vapur Dumanı – Eski bir Aşk Öyküsü
I. Ayrılık
İstanbul’un sabahında Boğaz’a sis çökmüştü.
Martıların çığlıkları, şehrin uyanışına eşlik ederken
bir vapur iskeleden ayrılıyordu.
O vapurun dumanı,
genç bir adamın kalbinde
saklı kalan aşkın sembolüydü.
Karakterler:
Ahmet : Genç bir ingilizce öğretmeni,
hayalleriyle yaşayan ama
gurbetin yollarına düşmek zorunda kalan.
Ayşe: İstanbul’da kalan sevgilisi,
şehrin sokaklarında onun hatırasını taşıyan.
Ahmet , ayrılık sabahında Ayşe’nin gözlerine son kez baktı. “
Beni unutma,” dedi titrek bir sesle.
Ayşe ise gözyaşlarını saklamaya çalışarak
fısıldadı: “İstanbul seni bekleyecek…
Boğaz’ın her dumanında adını duyacaksın.”
II. Gurbet
Ahmet, uzak bir şehirde yalnızlıkla boğuşuyordu.
Her gece defterine aynı cümleyi yazıyordu:
“Yazılamayan bir sevdayı çiziyorum kağıda…”
Gurbetin soğuk gecelerinde kalemi titrer,
satırların arasına dualar gizlerdi.
Arkadaşı Hasan, ona sık sık şöyle derdi:
“Kaleminle İstanbul’a dönüyorsun her gece.
Belki bir gün gerçekten dönersin.”
Ahmetin’in kalbi pişmanlıkla doluydu.
Ayşe’yi bırakıp gitmek, onun en büyük yarasıydı.
III. Hatıralar
İstanbul, Ahmet için sadece bir şehir değil,
aşkın kendisiydi.
Galata Kulesi’nde birlikte baktıkları ufuk,
Haliç’in sularında yankılanan kahkahalar,
Kız Kulesi’nin gölgesinde edilen sözler…
Her hatıra, vapur dumanının içinde saklıydı.
Leyla ise İstanbul’da her sabah
aynı iskeleye gidiyor, vapurların dumanına bakarak
Ahmet’i hatırlıyordu.
Arkadaşı Zehra, ona teselli vermeye çalışıyordu:
“Belki bir gün döner.
İstanbul’un yolları kavuşmalara da çıkar.”
IV. Dönüş
Yıllar sonra, bir pazar sabahı
Ahmet yeniden İstanbul’a döndü.
Boğaz kıyısında yürürken gözleri iskeleye takıldı.
Bir vapur kalkıyor, dumanı gökyüzüne yükseliyordu.
Kalbiyle fısıldadı:
“Ey şehir, ey aşk, ey yaralı gönül…
Her çöküşümde bir kez daha doğarım.”
Ayşe, o sırada aynı iskeledeydi.
Göz göze geldiklerinde zaman durdu.
Ahmet titreyen sesiyle: “Beni affet Ayşe…
Gurbetin karanlığında kaybolsam da,
pişmanlığımın ışığıyla sana döndüm.”
Ayşe gözyaşlarıyla karşılık verdi:
“Ben seni hiç bırakmadım.
Vapur dumanında hep seni gördüm.”
V. Kavuşma
O vapur dumanı artık sadece ayrılığın değil;
kavuşmanın, yeniden doğan bir aşkın sembolü olmuştu.
İstanbul, özlemin ve sevdanın şehri olarak kalplerine yeniden yazıldı.
Şehir, aşk ve dua birleşti; pişmanlık yerini umuda bıraktı.
VAPUR DUMANI
Boğazın üstünde bir sis yükseliyor,
Martılar çığlıkla sabaha uyanır;
Bir vapur dumanı hayalin oluyor,
İçimde özlemin dalgaları yanar.
Köprüler uzanır iki yaka gibi,
Ama kalbim sende, yollarım sürgün;
Gurbetin koynunda solan bir çiçek,
İstanbul susuyor, ben sana mahzun.
Bir ezan sesiyle titrer geceler,
Dualar yükselir kalbimin içinden;
Pişmanlık sarıyor eski heceler,
Adını fısıldar rüzgâr her yerden.
Bir gül açar sanki Galata’da gizli,
Kokusu yayılır Haliç’in içine;
Bir sevda yanar kalbimde izli,
Vapur dumanında düşerim yine.
Ey şehir, ey aşk, ey yaralı gönül,
Her çöküşümde bir kez daha doğarım;
Bir dua saklar kalbimden süzülür,
Vapur dumanında sana kavuşurum.
5.0
100% (5)