0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
97
Okunma

Bölüm 20 – Destekçiler ve Eleştiriler
I. Bölüm – Destekçiler
Strabon, Eratosthenes’in çalışmasını duyduğunda, coğrafyaya olan aşkı alevlendi. Genç bir gezgin ve tarihçi olarak, İskenderiye’ye gelip onunla bizzat tanıştı. Gözlerinde hayranlık vardı:
“Eratosthenes, sen sadece uzaklıkları değil, cehaletle bilgi arasındaki mesafeyi de ölçtün.”
Onun bu sözleri, ileride yazacağı Geographika adlı eserin temelini atacaktı. Strabon, hocasının haritalarına sadık kaldı, onun çizdiği dünyanın sınırlarını genişletti.
Ptolemaios ise onun coğrafi ağını, gelecekteki yıldız haritalarına uyarladı. Her ne kadar kendi sistemi farklı olsa da, başlangıç noktası Eratosthenes’in çizgileriydi. Ona borçluydu ama bunu hiçbir zaman açıkça dile getirmedi. Bilimsel kibarlığın sessiz bir kuralıydı bu: Esinlen, ama fazla eğilme.
Poseidonius, Rodos’ta kendi ölçümlerini yaparken, hocasının yöntemini kullanmıştı. Güneşin açısını bir başka şehirde gözlemledi. Elde ettiği sonuç daha düşüktü, ama yöntem benzerdi. Bir gün, öğrencileriyle tartışırken şöyle dedi:
“Eratosthenes gölgeden ölçtü, ben ufuktan. Ama onun ışığı bana yol gösterdi.”
Kütüphane’nin Sütunları Arasında
Eratosthenes, İskenderiye Kütüphanesi’nde bir masa başında oturuyor. Önünde papirus ruloları, ölçüm araçları ve güneş saatleri. Yüzünde huzurlu ama hafif endişeli bir ifade var. O sırada içeriye Strabon girer, heyecanla elinde tuttuğu haritayı gösterir.
Strabon:
"Eratosthenes! Bu haritalar… Şaşkınım! Kara parçalarını böylesine doğru yerleştiren kimse görmedim. Coğrafyanın yeni bir dili var artık."
Eratosthenes (gülümseyerek):
"Sadece gölgeleri takip ettim Strabon. Geri kalanını Güneş söyledi."
Strabon:
"Sen, coğrafyanın babasısın. Tarih seni unutmayacak."
(Arka planda Poseidonius görünür, omzunda bir rulo taşır.)
Poseidonius (sessizce):
"Ben de ölçümler yaptım... Sonuç biraz farklı çıktı. Ama yöntemin… yöntem çok asil."
II. Bölüm – Eleştirmenler
Ancak herkes bu başarıyı alkışlamadı.
Hipparkos, Eratosthenes’in haritalarına baktı, mesafeleri inceledi, ardından kütüphaneye resmi bir yazı gönderdi:
“Milet’ten Babil’e 10.000 stadyon mu? Bu, deve sırtında bile bir mucize olurdu.”
Hipparkos, gökbilimde titizdi, ayrıntıda yaşardı. Ona göre Eratosthenes çok “yuvarlamacıydı”. Haritalar hayal değil, hesap olmalıydı.
Bir başka eleştiri ise, daha alaycı bir biçimde geldi. İskenderiye’de bazı entelektüel çevreler ona “Beta” diyordu. Çünkü hiçbir alanda "en iyi" değildi. Astronomide Hipparkos daha kesindi, şiirde Callimachus daha parlaktı, matematikte Arşimet daha derindi. Ama hepsi bir alanda parlıyordu. Eratosthenes ise… her şeyle ilgileniyordu.
“Birinci olamıyorsan, neden deniyorsun ki?” diye sormuştu biri, salonun köşesinde.
“Çünkü bilimde ikinci olan da keşfeder,” diye fısıldadı Eratosthenes, kendi kendine.
Akademik Kıskançlık ve Hayranlık
Atina’da bir akademik çevrede...
— “Dünya’nın çevresiymiş! Sırf gölgeyle? Ciddiye alınmalı mı?”
— “Ama o… o İskenderiye Kütüphanesi’nin başı! Adam geometriyi, müziği ve şiiri aynı sayfada buluşturuyor!”
— “Ben yine de Poseidonius’un yaklaşımını bekleyeceğim. O daha astronomik çalışıyor.”
Eratosthenes’in bulguları, herkesin aklını karıştırdı. Bir grup onu deli, bir grup deha ilan etti. Ama hesaplaması, yüzyıllar boyunca yankılandı. Ta ki Ptolemaios, ardından da Kolomb ve Magellan onu kopyalayana dek…
Rodos Adası, Hipparkos’un Gözlemevi
Hipparkos, bir masanın üzerinde Eratosthenes’in hesaplamalarını inceliyor. Gözleri kaşlı, sesi sert ama içten içe hayranlık taşıyor.
Hipparkos:
"Bu mesafe ölçümleri… Bu kadar kusursuz olamaz. Gnomonlar gökyüzünü bile yanıltabilir! Belki de biraz... fazla güvenmiş Güneş’e."
Yanındaki öğrencisi sorar:
Öğrenci:
"Efendim, onun hatalı olduğunu mu söylüyorsunuz?"
Hipparkos:
"Hayır… sadece dikkatli olunması gerektiğini söylüyorum. Onun haritası... güzel ama gerçek mi, bunu zaman gösterecek."
Atina’daki Akademi
Genç filozoflar bir araya toplanmış. Aralarında biri konuşur:
Genç Filozof:
"Duymadınız mı? Eratosthenes’e ’Beta’ diyorlarmış. Çünkü hiçbir alanda ’birinci’ değilmiş."
Bir Diğeri:
"Belki de Beta olmak, Alpha’ların göremediği kadar çok şeyi görmek demektir."
(Gülüşmeler arasında biri kalkar, ciddi bir sesle konuşur.)
Genç Bilgin:
"Bir adam hem şiir yazıyor, hem Dünya’nın çevresini ölçüyor. Bu çağ için fazla geniş bir zihin. Belki de ’Beta’ değil, ’Omega’dır. Her şeyin sonu ve toplamı."
Bölüm 21 – Bilimsel Toplantılar
İskenderiye’deki Museion, düzenli olarak bilim insanlarının bir araya geldiği bir akademiydi. Burada astronomi, coğrafya, geometri üzerine yapılan tartışmalar olurdu. Eratosthenes’in hesaplamalarını burada sunar, bilimsel topluluğun önünde tartışmaya açılırdı.
Hipparchus:
"Eratosthenes’in hesaplamaları ilgi çekici, ancak temel aldığı stadyum biriminin uzunluğu kesin değildir. 157,5 metre mi, yoksa 185 metre mi? Bu belirsizlik, hesaplamanın doğruluğunu ciddi şekilde etkileyebilir. Bilim, kesinlik gerektirir. Eğer Dünya’nın çevresini ölçmek istiyorsak, kullanılan birimlerin standartlaştırılması şarttır. Eratosthenes’in yöntemi zekice, ancak daha hassas ölçümlerle desteklenmelidir."
Hipparchus, astronomi ve matematikte hassas ölçümler konusunda oldukça titizdi ve Eratosthenes’in yöntemini geliştirmek için daha kesin trigonometrik hesaplamalar önerdi. Ancak, Eratosthenes’in çalışmaları yine de bilim tarihinde büyük bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Başka bir bilim adamı:
"Eratosthenes’in hesaplamaları etkileyici, ancak temel aldığı mesafe ölçümlerinin doğruluğu kesin değildir. Bematistler tarafından belirlenen 5.000 stadyumluk mesafe, modern ölçümlerle kıyaslandığında yaklaşık 800 km olarak hesaplanıyor. Eğer kullanılan stadyum birimi değişkenlik gösteriyorsa, bu hata payını ciddi şekilde artırabilir. Bilimsel kesinlik için, ölçüm yöntemlerinin güvenilirliği sorgulanmalıdır. Eğer mesafe yanlış hesaplandıysa, bu doğrudan Dünya’nın çevresi için yapılan tahminleri etkileyebilir. Daha standart bir birim ve doğrulanmış ölçümlerle bu hesaplamalar yeniden değerlendirilmelidir."
Başka bir bilim adamı:
"Eratosthenes’in yöntemi zekice, ancak 7,2 derecelik açı ölçümünün hassasiyeti sorgulanmalıdır. O dönemin teknolojisiyle bu kadar kesin bir ölçüm yapmak mümkün müydü? Küçük bir hata bile, Dünya’nın çevresi hesaplamasında büyük farklar yaratabilir. Gölge açısının ölçümü, gözlemcinin konumu, kullanılan araçlar ve atmosferik koşullar gibi birçok faktörden etkilenebilir. Eğer bu ölçümde hata payı varsa, hesaplamanın doğruluğu da tartışmalı hale gelir."
Başka bir bilim adamı:
"Eratosthenes’in yöntemi etkileyici, ancak bazı temel varsayımlar gözden geçirilmelidir. Syene’nin İskenderiye’nin tam güneyinde olduğu kabul edilmiştir, ancak küçük bir sapma vardır. Ayrıca, Dünya’nın mükemmel bir küre olduğu varsayılmıştır, ancak gerçekte hafif basık bir şekle sahiptir. Bu faktörler, hesaplamada küçük hatalara neden olabilir. Bu hatalar büyük farklar yaratmasa da, bilimsel kesinlik açısından dikkate alınmalıdır. Daha hassas ölçümler ve coğrafi doğrulamalarla Eratosthenes’in yöntemi geliştirilebilir."
Eratosthenes’in çalışmaları, bilim tarihinde devrim niteliğinde olsa da, sonraki bilim insanları bu tür küçük hataları düzeltmeye çalışmıştır.
Babasının Evi – Akşamüstü, Göl Kenarı
Güneş alçalmış, gökyüzü portakal rengine bürünmüş. Eratosthenes, kıyıda taşlarla daireler çiziyor. Babası uzaktan onu izliyor, sonra yanına yaklaşıyor. Eratosthenes’in yüzünde yorgunluk ve burukluk var.
Baba:
Eratosthenes? Evlat, neyin var? Gözlerin uzaklara bakıyor, ama sanki içinden bir şey sana küsmüş.
Eratosthenes:
Hesaplarımı sundum baba… Gölgeden Dünya’nın çevresini hesapladım. Ama…
Ama bana inanmadılar.
Hatta... bana “Beta” dediler.
İkinci... Sözde hiçbir alanda birinci değilmişim. Çok şey bilmekmiş suçum.
(Bir sessizlik. Babası, oğlunun yüzüne dikkatle bakar. Sonra diz çökerek onunla aynı hizaya gelir.)
Baba (gülümseyerek, ama gururla):
"Sana “Beta” diyenler, senin zekânın çok yönlülüğü karşısında afallamış dar kafalıların ta kendisidir, oğlum.
Sen hem matematikçisin, hem astronom… Coğrafyayı yeniden yazdın. Şairsin, filozofsun.
Sen bir düşünürsün.
Ve bir de üstüne, Kimsenin görmediği bir şeyi gölgeden görüp dünyanın çevresini hesaplıyorsun…
Hâlâ sana “ikinci” diyorlarsa...
Hadi oradan!
Sen yalnızca bir harf değilsin, sen bütün bir dilsin. Her kelimen, yüreğinin derinliğini fısıldar; her cümlen, dünyaya umut ve renk katar. Kendi öykünü yaz, çünkü senin anlatacak binlerce hikâyen var"
(Eratosthenes’in gözleri dolar. Gülümsediği belli olmasa da, göğe bir bakış atar. O anda sanki güneş biraz daha yavaş batar.)
Eratosthenes’in bu destekle yeniden güç bularak çalışmaya devam etti, "Beta" lakabını bilerek sahiplendi ve bu lakabı taşıyan bir mühür yaptırdı.
Bölüm 21 – Bilime Diğer Katkıları
İskenderiye’nin tozlu sokaklarında, M.Ö. 3. yüzyılın sıcak bir gününde, Eratosthenes adında bir adam, zihninde evrenin sırlarını çözmenin hayalini kuruyordu. O, sadece bir kütüphaneci değildi; matematik, yıldızlar, haritalar ve şiir onun ruhunu besleyen birer tutku ateşiydi. Dünyanın çevresini hesaplayarak tarihe adını altın harflerle yazdırmıştı, ama bu yalnızca başlangıçtı. Gelin, onun diğer keşiflerini ve buluşlarını, bir hikâyenin büyüsüyle keşfedelim.
Matematikte Bir Sihirbaz: Eratosthenes’in Eleği
Eratosthenes, İskenderiye Kütüphanesi’nin loş odalarında, papirüsler arasında bir gün sayıların dansına daldı. “Hangi sayılar en saf, en bölünmez olanlar?” diye sordu kendine. Kalemi eline aldı ve bir fikir, zihninde bir yıldız gibi parladı. Sayıları bir sıraya dizdi: 2, 3, 4, 5… ve bir elek gibi, gereksiz olanları ayıklamaya başladı. Önce 2’nin katlarını sildi, sonra 3’ün, sonra 5’in… Geriye kalanlar, asal sayılar, matematiğin incileriydi. Bu yöntem, “Eratosthenes’in Eleği” olarak anıldı. O, sadece bir yöntem bulmamıştı; sayıların gizemli dünyasına bir kapı aralamıştı. Yıllar sonra, bu sihirli elek, matematikçilerin ellerinde hâlâ parıldıyor.
Bir başka gün, kraliyet sarayından gelen bir meydan okuma yankılandı: “Bir küpü iki katına çıkarabilir misiniz?” Eratosthenes, bu bilmeceyi çözmek için bir alet tasarladı, adını “mesolabio” koydu. Bu mekanik çizim aracı, küpün hacmini ikiye katlamanın yolunu gösteriyordu. Gururla, bronz bir modelini Kral III. Ptolemaios’a sundu, yanına bir mektup ve bir epigram ekleyerek. Sarayda bu buluş, hem hayranlık hem de şaşkınlık uyandırdı.
Yıldızların Şarkısı: Astronomik Buluşlar
Eratosthenes, gece gökyüzüne bakarken yıldızların fısıldadığını duyardı. Bir akşam, elleriyle bir gökyüzü küresi, yani “armillary sphere” inşa etti. Bu, yıldızların ve gezegenlerin dansını izlemek için bir maket evrendi. Gökyüzünü avucuna sığdırmıştı sanki! Bu alet, yüzyıllar boyunca astronomların rehberi oldu, ta ki modern teleskoplar sahneye çıkana dek.
Bir başka keşfi, Dünya’nın ekseninin gökyüzüne olan eğimini ölçmekti. Gölgeleri ve yıldızları inceleyerek, bu eğimin 23,5 derece olduğunu hesapladı. Öyle hassastı ki, modern bilim adamları bile bu ölçümü hayranlıkla karşılar; hata payı sadece birkaç dakikaydı! Eratosthenes, Güneş’e olan mesafeyi de merak etti. Gözlemler ve hesaplamalarla, bu mesafeyi 804 milyon stadyum olarak buldu – bugünün ölçüleriyle yaklaşık 149 milyon kilometre, yani neredeyse tam isabet!
Ay’a olan mesafeyi ölçmeye çalıştığında ise işler biraz karıştı. 780 bin stadyum dedi, ama bu, modern ölçümlere göre oldukça düşüktü. Yine de, o dönemin aletleriyle bu cesur girişimi, onun yıldızlara olan tutkusunu gösteriyordu. Bir de 675 yıldızı katalogladı, gökyüzünün bir haritasını çizercesine. Ne yazık ki, bu yıldız listesi zamanın tozlu raflarında kayboldu.
Dünyanın Ressamı: Coğrafya ve Haritalar
Eratosthenes, sadece gökyüzüne değil, yeryüzüne de âşıktı. Bir gün, papirüs üzerine bir dünya haritası çizmeye karar verdi. Bu, düz bir harita değil, küresel bir vizyondu. Britanya’dan Seylan’a, Hazar Denizi’nden Etiyopya’ya uzanan bir dünya! Paraleller ve meridyenler çizdi, tıpkı gökyüzündeki yıldızları bağlar gibi yeryüzünü bir ağla örttü. “Coğrafya” kelimesini ilk o kullandı, çünkü o, yeryüzünün hikâyesini yazıyordu. Nil Nehri’nin Hartum’a kadar olan rotasını haritalandırdı, sanki nehrin kendisiyle konuşmuş gibi.
“Geographika” adını verdiği üç ciltlik eseri, dünyanın doğasını ve insanlarını anlatıyordu. Ne yazık ki, bu eser de zamanın rüzgârlarında kayboldu, ama Strabo ve Ptolemy gibi sonraki coğrafyacılar, onun izinden yürüdü.
Zamanın Efendisi: Takvim ve Kronoloji
Eratosthenes, zamanı da evcilleştirmek istedi. Gökyüzünü izlerken, bir yılın 365 günden biraz fazla olduğunu fark etti. “Her dört yılda bir,” dedi, “bir gün eklemeliyiz.” Böylece, artık gün fikri doğdu – bugünkü 29 Şubat’ın tohumu! Bu, modern takvimin temel taşlarından biri oldu.
Tarihin tozlu sayfalarına da daldı. Mısır ve Pers kayıtlarını inceleyerek, Truva Savaşı’nı M.Ö. 1183’e tarihledi. Bu tarih, modern tarihçiler tarafından tartışılıyor, ama Eratosthenes’in bilimsel bir kronoloji oluşturma çabası, zamanı anlamak için attığı cesur bir adımdı.
Gökyüzünün Şairi: Edebiyat ve Mitoloji
Eratosthenes’in kalbi sadece sayılar ve yıldızlarla değil, şiir ve hikâyelerle de doluydu. “Catasterisms” adını verdiği bir eser yazdı; bu, yıldız takımyıldızlarının mitolojik hikâyelerini anlatan bir hazineydi. Her bir yıldız kümesi, tanrılar ve kahramanlarla dolu bir masaldı. Bu eserin ona ait olduğu tartışmalı olsa da, onun gökyüzüne olan aşkını yansıttığı kesin. Şiirler yazdı, tiyatro ve etik üzerine düşündü. O, sadece bir bilim adamı değil, bir hikâye anlatıcısıydı.
Bir Beta’nın Mirası
Eratosthenes’e çağdaşları “Beta” lakabını takmıştı. Bu, onun hiçbir alanda en iyi (“Alfa”) olmadığını, ama birçok alanda ikinci en iyi olduğunu ima ediyordu. Hakaret değil, bir hayranlık nişanesiydi bu. Matematikte, astronomide, coğrafyada, şiirde… her yerde parlıyordu, ama hiçbirinde tek başına kral değildi. Yine de, bu çok yönlü bilgin, evrenin sırlarını çözmek için durmaksızın çalıştı.
Eratosthenes’in hikâyesi, İskenderiye’nin kütüphanesinde, yıldızların altında ve papirüslerin kokusuyla devam etti. Dünyanın çevresini ölçmekle yetinmedi; sayıların, yıldızların, haritaların ve zamanın peşinden koştu. Onun mirası, bugün bile bilim adamlarının ve hayalperestlerin yolunu aydınlatıyor.
Aşağıdaki tablo, Eratosthenes’in dünyanın çevresini hesaplamaktan başka yaptığı keşifleri ve buluşları özetlemektedir:
Matematik:Eratosthenes’in Eleği. Asal sayıları bulmak için algoritma, günümüzde hâlâ kullanılır.
Matematik: Küpün İki Katına Çıkarılması. Mesolabio ile çözüm, Kral Ptolemaios’a sunulmuş.
Astronomi: Armillary Sphere Gökyüzü küresi, M.Ö. 255’te icat edilmiş, astronomide önemli.
Astronomi: Dünya’nın Eksen Eğimi. 23,5 derece, modern değerle uyumlu, hata payı 7 dakika.
Astronomi: Güneş’e Mesafe. 804.000.000 stadyum, yaklaşık 149.000.000 km, modern değere yakın.
Astronomi: Ay’a Mesafe. 780.000 stadyum, yaklaşık 124.800 km, modern değerle uyumsuz, tartışmalı.
Astronomi: Yıldız Kataloğu. 675 yıldız, günümüze ulaşmadı.
Coğrafya: İlk Dünya Haritası. Paraleller ve meridyenler, coğrafyanın babası olarak bilinir.
Coğrafya: Nil Haritası. Hartum’a kadar rotayı haritalandırmış.
Coğrafya: "Geographika" Eseri. Üç kitap, günümüze ulaşmadı, politik coğrafya içerir.
Takvim: Artık Gün (Leap Day). Her dört yılda bir 29 Şubat, modern takvimin temeli.
Kronoloji: Bilimsel Kronoloji. Truva Savaşı’nı M.Ö. 1183’e tarihlemiş, tartışmalı.
Edebiyat: Catasterisms. Yıldız takımyıldızları üzerine, günümüze ulaşan tek eser, atfı tartışmalı.
Sonsöz
Bugün GPS uyduları, Eratosthenes’in gölgelerden çıkardığı dünyanın çevresini milimetrik doğrulukla ölçüyor. Ama biz hâlâ onun adını anarken hayranlıkla eğiliyoruz. Çünkü bir fikrin gücü, yalnızca doğru olup olmadığıyla değil, hangi koşullarda savunulduğuyla ölçülür.
Eratosthenes, ona “Beta” diyenlere inat, “çok bilmek”ten hiç vazgeçmedi. Belki bir tahtı olmadı, ama yıldızlar onun adını taşıyor. Belki alkışlanmadı, ama dünya onun çevresinde dönmeye devam ediyor.
Bu hikâye, onun yalnızca bir hesaplama değil, inanç, direnç ve bilimin ışığıyla yazılmış bir zaferidir.
Ve her yeni kuşak, güneşin altında yeni bir gölge ölçtüğünde, Eratosthenes oradadır—sessizce gülümseyerek.
Posted by İsmail Çakır