1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
119
Okunma
Yerin Derinliklerinden Kalbin Derinliklerine:
Madenlerin ve İnsanların Arınma Yolculuğu
Yazar: Murat Kerem
Cevherin Hikâyesi
Toprağın derinlikleri, bize yalnız madenleri değil; ruhumuzun haritasını da fısıldar.
Yerin karanlık katmanlarında milyonlarca yıl boyunca sessizce olgunlaşan cevherler vardır.
Onları değerli kılan, yalnızca nadir oluşları değil; geçtikleri ateş, baskı ve sabır imtihanıdır.
İnsan ruhu da böyledir:
Derinliklerinde saklı kıymet ancak hayatın mihenk taşlarında ortaya çıkar.
Tıpkı madenler gibi, insan da tabiatına uygun sınavlardan geçerek saflaşır.
Zira her cevherin içinde, keşfedilmeyi bekleyen bir hakikat gizlidir.
Altın: Safiyetin Sembolü
Altın, bazen ilahî bir ikram gibi saf hâlde bulunur; çünkü kimyasal yapısı gereği kolay kolay başka elementlerle bağ kurmaz.
Periyodik tablonun 11. grubunda yer alan bu değerli metal, oksitlenmeye ve paslanmaya karşı son derece dirençlidir [1].
Fakat çoğu zaman kuvars damarlarının arasında, sülfürlü minerallerle iç içe çıkar.
Onu 24 ayara ulaştırmak için yüksek ısıda eritme, siyanür liçi veya amalgamasyon gibi zahmetli işlemler gerekir [2].
Altının saflığı ateşle; insanın saflığı ise imtihanla ortaya çıkar.
“Allah, iman edenleri sabit bir sözle dünya hayatında da ahirette de sağlam tutar.”
(İbrahim, 14/27) [3]
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) buyurur:
“Mü’min, altın gibidir; ateşe atsan da değişmez.”
(Ebû Dâvûd, Edeb, 116) [4]
Elmas: Sabrın Kristali
Elmas tamamen karbondan oluşur; ancak her karbon atomu elmasa dönüşemez.
Yerin 150–250 km derinliklerinde, 45–60 kilobar basınç ve 900–1300 °C sıcaklık altında milyonlarca yıl sabreden karbon atomları, sonunda kusursuz bir kristale dönüşür [5].
Sabır, beklemek değil; baskının altında şekil almaktır.
Kur’ân bunu şöyle müjdeler:
“Andolsun, sizi biraz korku, biraz açlık ve eksiltmelerle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!”
(Bakara, 2/155) [6]
Demir: Gücün ve Dayanıklılığın Metali
Demir, insanlık tarihinde medeniyetin omurgasıdır.
Doğada saf hâlde bulunmaz; hematit (Fe2O3) veya manyetit (Fe3O4) cevherlerinden yüksek fırınlarda indirgenerek elde edilir [7].
Ancak nem ve oksijenle temas ettiğinde paslanır.
Güçlü olanda korunmadığında zayıflar; tıpkı gafletle paslanan bir kalp gibi, demirin paslanmaması için korumak gerekir, kalp de öyledir.
Her türlü tedbiri almamıza rağmen paslandı ise, o pası döker ve yeniden eski haline kavuştururuz, kalb de aynıdır, pas tuttu ise zikir ve tefekkür ile yeniden parlatmak lazım.
“Demiri de indirdik ki, onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır.”
(Hadîd, 57/25) [8]
Gümüş: Parlaklığın ve Saflığın Cilâsı
Gümüş, ışığın %95’inden fazlasını yansıtarak yeryüzünün en parlak metalidir.
Elektrik iletkenliği de tüm metaller arasında en yüksektir.
Fakat zamanla yüzeyinde gümüş sülfür tabakası oluşur; parlaklığı kararır.
Kalpler de böyledir:
Zamanla matlaşır, kirlenir; cilâsı ise zikirdir.
“Kalpler de paslanır; onun cilâsı Allah’ı zikretmektir.”
(Beyhakî, Şuabü’l-İman) [9]
Bakır: İletkenlik ve Koruyucu Tabakanın Sırrı
Bakır, hem saf hâlde hem de mineral formunda bulunur.
Zamanla yüzeyinde oluşan yeşil patina tabakası onu korozyona karşı korur; fakat iletkenliğini kısmen azaltır.
İnsan da bazen kendini korumak için duvarlar örer;
ama bu duvarlar hakikate açılan yolları kapatabilir.
Kalbi koruyan perde, karanlık bir duvar değil; tefekkürün nurudur.
Bu perdeler ancak muhasebe, ihlas ve sabırla kalkar.
Madenler ve İnsanlar: Farklı Tabiatlar, Farklı İmtihanlar
Her madenin imtihanı farklıdır:
Altın ateşle, elmas baskıyla, demir pasla, gümüş cilâyla, bakır oksitle…
İnsanlar da böyledir.
Kimisi altın gibi doğuştan saf,
kimisi demir gibi güçlü ama paslanmaya meyilli,
kimisi gümüş gibi parlak ama çabuk kararan,
kimisi bakır gibi iletken fakat zamanla kabuk bağlayan…
el-Muhâsibî der ki:
“Kendini hesaba çekmeyen, altın tozunu külünden ayıramayan bir kuyumcuya benzer.” [10]
Said Nursî hatırlatır:
“Nefis, kusurunu göremez; ona ayna Kur’ân’ın nurudur.” [11]
Bir bilge ise şöyle söyler:
“Altın da insan da mihenk taşında belli olur. Mihenk taşı, imtihandır.” [12]
Mihenk Taşında Kıymet Bulmak
Altın, gümüş, demir, bakır ve elmas…
Hepsi farklı yollarla kıymetlenir.
İnsan da öyle.
Kiminin imtihanı ateşle,
kimininki baskıyla,
kimininki zamanla gelir.
Ama hedef aynıdır:
İçimizdeki cevheri ortaya çıkarmak.
Kimya ile maneviyatın ortak dili bize şunu söyler:
“Ateşten kaçma. Baskıya sabret. Kendini arıt.
Zira Rabb’in seni kendi mihengine koymuştur.”
Ve unutma:
O mihenk taşında ölçüyü belirleyen tek otorite vardır: Rabb’in.
O’nun terazisinde altın da gümüş de ancak hakikat ağırlığınca değerlidir.
Kaynakça
[1] Greenwood & Earnshaw, Chemistry of the Elements.
[2] Marsden & House, The Chemistry of Gold Extraction.
[3] Kur’ân-ı Kerîm, İbrahim 14/27.
[4] Ebû Dâvûd, Sünen.
[5] Shirey & Shigley, Geology of Diamonds.
[6] Kur’ân-ı Kerîm, Bakara 2/155.
[7] Habashi, Metallurgy: Principles and Applications.
[8] Kur’ân-ı Kerîm, Hadîd 57/25.
[9] Beyhakî, Şuabü’l-İman.
[10] el-Muhâsibî, er-Riâye li Hukûkillah.
[11] Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı.
[12] Kur’ân’ın Altın İkliminde.
5.0
100% (1)