1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
151
Okunma
Toplumda kadınların evlilikle birlikte soyadını değiştirmesi, sadece resmi belgelerde değil, bireysel kimlik ve kamusal görünürlük açısından da derin etkiler yaratır. Bu değişim, birçok kadın için basit bir prosedürden öte, varoluşsal bir kaymanın başlangıcı olabilir.
Bir kadın, evlendikten sonra eşinin soyadını aldığında, bu yeni kimlikle kariyer yapar, eserler üretir, başarılar elde eder. Zamanla o soyad, onunla özdeşleşir. Ancak gün gelir, evlilik sona erer. Kadın, kızlık soyadına döner… Ve işte tam o anda, geçmişteki tüm başarılar, gazetelerdeki manşetler, akademik yayınlar, ödül törenleri bir başka ismin altında kalır. O kadın artık tanınmaz olur. Aynı kişi olmasına rağmen, kamu hafızasında silikleşir, izi kaybolur.
Bu durum, sadece bir isim meselesi değildir. Kadının emeğinin, kimliğinin ve varoluşunun nasıl kolayca gölgede bırakılabileceğini gösterir. Oysa başarılar, bir soyadına değil, bir insanın aklına, emeğine ve ruhuna aittir.
Bu sebeple, kadınların evlilik sonrası soyadı tercihleri sadece gelenekle değil, bilinçli bir kimlik savunusuyla ele alınmalıdır. Çünkü isim, bir kadının sadece imzası değil; aynı zamanda hafızada kalma biçimidir.
5.0
100% (2)