Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
cakirismail
cakirismail

5.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

Yorum

5.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

0

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

127

Okunma

5.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

5.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

Bölüm 13 – Siena’da 12 Haziran’da Gölge Yokmuş

Kütüphanenin serin taş duvarları arasında yürürken, bir papirüs tomarının kenarından dışarı taşan ince bir kırmızı şerit dikkatini çekmişti. Tomarı usulca çekip açtığında karşılaştığı şey, bir şiir değil, bir gözlemdi. Nil kıyısındaki Siena’da, yaz ortasında, öğle vaktinde, sütunların ve sopaların gölge bırakmadığı yazılıydı. Gökyüzü, adeta yere tam dik inmişti o an.

Eratosthenes gözlerini metinden ayıramadı.

“Gölge yoksa, ışık tam tepededir… Eğer Siena’da bu oluyorsa, burada olmamalı.”

Bu tek satır, onun zihninde bir matematik çarkı gibi dönmeye başladı. Gözlerini kapadığında Siena’yı hayal etti: taş tapınaklar, dimdik duran sütunlar ve onların hiçbir yere düşmeyen gölgeleri…

21 Haziran geldiğinde, Eratosthenes, İskenderiye’nin düz ve açık bir alanında, güneşin altına tek başına bir sopa dikti. Öğle vakti geldiğinde eğilerek yere baktı — ve evet, gölge oradaydı.

Siena’da yoktu.
İskenderiye’de vardı.
Bu, Dünya’nın düz olamayacağının apaçık bir kanıtıydı.

Sopanın ucunun düştüğü yere küçük bir işaret taşı koydu. Ardından bir ip ve bir gonyometre yardımıyla gölgeyle sopa arasındaki açıyı ölçtü.
Yedi derece.

“Yedi derece,” dedi fısıltıyla. “360’ın ellide biri…”

O an, kütüphanede okuduğu her geometri metni zihninde canlandı. Eukleides’in üçgenleri, Pisagor’un oranları, Aristarchus’un uzaklık hesapları…

“Eğer Siena ile İskenderiye arasındaki mesafe 1 birimse… X × 50... Dünyanın çevre uzunluğu 50 birimdir.”

Sinea ile İskenderiye arasındaki mesafeyi ölçecek bir adamı işe almak gerekiyordu.


Bölüm 14 – Bematistlerin Ayaklarıyla Ölçülen Gezegen

Eratosthenes, gölge açısını hesapladıktan sonra uzun süre düşüncelere daldı. Eğer Dünya gerçekten eğimli bir yüzeye sahipse, Siena ile İskenderiye arasındaki mesafeyi de bilmek zorundaydı. Ama bu bilgi kitaplarda yoktu. Yoktu çünkü kimse o iki şehir arasındaki mesafeyi adım adım, dikkatle ölçmemişti.

Bir harita çizdi, tahmini güzergâhları belirledi. Sonra kütüphane dışındaki çarşıya gitti ve güvenilir bir yol gezgini aradı. Tecrübeli, dikkatli, not almayı bilen birini. Günler süren arayış sonunda 3 kişi buldu:

Kharon eski bir tüccar, gençliğinde kuzey Afrika’nın yollarını karış karış gezmiş bir adam.

— “Siena ile İskenderiye iki şehri arasındaki mesafeyi ölçebilir misin?” dedi Eratosthenes.

Kharon önce şaşırdı. Sonra görevini öğrendiğinde, gözleri parladı.

— “Düz gitmek için kervan yollarını, gün ışığını ve yıldızları kullanırım. Sonunda bu dünya benim ayaklarımla mı anlaşılacak? Kaç adım attığımı sayarım neden olmasın!”

Eratosthenes, kütüphanedeki harita odasında, büyük bir masa etrafına toplanmış üç kişilik ekibiyle konuşuyordu. Papirüs ruloları, pusulalar, uzun ipler ve bronz pergel parçaları masanın üstünü doldurmuştu. Duvarda, Mısır’ı boydan boya geçen Nil Nehri’nin renkli çizimi asılıydı.

— “Yalnızca adım sayarak olmaz,” dedi. “İnsan hatası büyür, büyür… Ve sonunda Dünya’yı yanlış hesaplarız.”

İki adam ona başlarını sallayarak katıldı. Üçüncü kişi, genç bir kâtipti. Elindeki fırçayı, inceltilmiş kömür mürekkebine daldırıyor ve konuşulan her şeyi titizlikle not alıyordu.

Eratosthenes, duvara yasladığı uzun, düz ve cilalı bir çubuğu gösterdi. Ucuna oyulmuş bir işaret vardı: “1 stadion = 160 orgyia.”

Bu ifade, antik Yunan uzunluk ölçü birimlerinden stadion ve orgyia arasındaki dönüşümü gösteriyor. Stadion, yaklaşık 600 ayak uzunluğunda bir ölçü birimiydi ve bölgeye göre 165 ile 196 metre arasında değişiyordu. Orgyia, genellikle bir insanın iki kolunu tamamen açtığında oluşan mesafeye denk gelen bir ölçüydü. Bir orgyia yaklaşık 1.8 metre olarak kabul edilir. Bu durumda, 1 stadion = 160 orgyia ifadesi, bir stadionun yaklaşık 288 metre uzunluğunda olduğunu gösteriyor. Antik Yunan’da bu ölçüler özellikle koşu yarışları ve mimari yapılar için kullanılıyordu.

— “Bu, standart ölçümüz olacak. Üçünüz yola çıkıyorsuuz. İki kişi sırayla bu sopayla ölçüm yapacak. Üçüncü kişi not alacak. Her 100 stadionda bir mola. Gece kamp kurarsınız.”

Ekibin başındaki adam, bir zamanlar askeri harita çiziminde çalışmıştı. Beden eğitimi almıştı, adımları sabitti. Ona bematist derlerdi. Adımlarını sayarak mesafe ölçer, göz hizasıyla mesafe çizerdi. Ama bu kez ellerinde uzun bir sopa vardı.

Eratosthenes, ona ölçüm kurallarını anlattı:

Her 100 stadyonluk mesafede bir duraklama,

Gölge çubuğu ile açının tekrar ölçümü,

Adım sayılarının kaydı,

Yol boyunca topografik engellerin not edilmesi.

Kharon yola koyulduğunda yaz henüz geçmemişti. Ancak bu işin aylar sürebileceğini biliyorlardı. İki şehir arasında, gidip dönmesi gerekirdi. Bu, yaklaşık 1600 kilometre yürümek demekti — çöller, vadiler ve zamanla yarış.


Bölüm 15 – Ölçüm Başladı

(Bir bilimsel keşfin ayak izleri)

Kharon yola çıktığında İskenderiye’nin güneşli sabahlarından biri yaşanıyordu. Eratosthenes ona sadece bir görev değil, bir yolculuk emanet etmişti — bilgi uğruna kat edilecek düz, net ve hassas bir yolculuk.

Ama bilgiye giden yol hiçbir zaman düz değildir.

1. Doğrusal Bir Yolculuk İçin Düzgün Araçlar

Kharon, yolculuğa çıkarken yanında yalnız değildi. Onunla birlikte genç bir yazman vardı: Nykos. Elinde defteri, omzunda su matarası ve gözlerinde biraz korku. “Bu kadar uzun yürümek mi?” demişti ilk duyduğunda, “Ama yollar kıvrılıyor…”

Kharon gülümsedi.

“Biz yol değil, dünya ölçeceğiz. Kıvrılmak yok.”

Yolculukta kuş uçuşu ilerlemek için büyük bir sopa tasarladılar. İki ucu metalden kaplı, 25 metrelik özel bir ölçüm sopası. Bunu yere yatırıyor, işaretliyor, sonra yeniden koyuyorlardı. Düz bir hat oluşturabilmek için yıldızları, güneşi ve pusula benzeri manyetik taşları kullanıyorlardı.

Her 10 sopada bir Nykos not alıyordu:
“zeytinlik. Hafif yokuş. Gölge: sabah sağa düşüyor.”
“taşlık arazi, geçiş zor. 7 sopada çakıl sapması var.”

2. Doğa Engelleri: Rüzgâr, Sıcaklık ve Çöl

Bazı günler sıcak öyle yükseliyordu ki, sopayı yere koyduklarında sopa el yakıyordu. Ellerini sargı beziyle sardılar. Sıcakta yürümek zorlaşınca gece yürümeye başladılar. Gündüzleri gölgede dinlendiler, zeytin ağaçlarının altına sığınarak su torbalarını sakladılar.

Bir gece, çölün ortasında sis bastı. Yıldızlar görünmez oldu. Doğrusal ilerleyebilmek için güneşsiz, yıldızsız kalan gökyüzüne bakıp sabırla beklediler. Nykos bir an panikledi.

“Ya yanlış yere gidersek?”

Kharon, sopayı yere bıraktı ve cevap verdi:

“Bir sapma, dünya ölçümünü şaşırtır. Ama sabırla her sopa yeniden konur. Ve sabır, yoldan daha doğrudur.”

3. İnsanlar ve Efsaneler

Kimi köylerden geçerken onları büyücü sandılar. Bazı insanlar ölçüm sopasının, tanrıların cezası olduğuna inandı. Bir keresinde köylüler onları kovalamaya kalktı. Deli zannedenler bile vardı. Ancak yaşlı bir köy büyüğü Kharon’un sakin tavrını ve ölçüm yöntemini görünce onları koruma altına aldı.

“Bu adamlar gökyüzünün şifresini çözüyor,” dedi büyükanne, “bizim değil, gölgelerin peşindeler.”


4. Hassasiyet Takıntısı

Kharon hiçbir ölçümü kaçırmak istemedi. Rüzgârda eğilen sopalar için yere sabitleyici çiviler kullandı. Adımlarını karıştırmamak için aralıklı taşlar yerleştirdi. Her sabah yeniden yön kontrolü yaptı. Geriye dönüp iki noktayı hizalayarak sapma olup olmadığını kontrol etti.

Nykos, bir gün şöyle dedi:

“Bu kadar küçük ayrıntı neden bu kadar önemli?”

Kharon, Eratosthenes’in sözünü hatırladı:

“Eğer dünya sonsuz değilse, bir yerden başlamalıyız. Ve başlangıç noktası, daima en küçük ayrıntıdır.”

Nil’in Karşısındaki Bilgi: Kharon’un Sınavı

Yolculuk zorlu geçti. Nil’i iki kez geçmeleri gerekti. Biri Assuan’a yakın, diğeri daha kuzeyde, bataklıkların içindeydi. Bazen nehrin kıyısı taşkındı, bazen balçık yutuyordu ayaklarını. Ancak ekip disiplinliydi. Her sabah sopaları güneşe doğru tutup yön tayin eder, her akşam saydıkları ölçüleri tekrar kontrol ederlerdi.

Kharon ve Nykos, Asvan yönüne ilerlerken Nil Nehri ilk kez karşılarına çıktığında hava ağır ve nemliydi. Geniş su kütlesi, gökyüzündeki bulutları bile yavaşlatıyor gibiydi. Suya bakarken Nykos ürperdi.

“Karşıya nasıl geçeceğiz? Bu sefer ne bir köprü var, ne de bir geçit…”

Kharon durdu. Elindeki sopaya baktı.

“Dünya düz değilse,” dedi, “bilgiye giden yol da düz değildir.”

İlk geçiş için yerel bir balıkçıyla anlaştılar. Sopalarını dikkatlice sardılar, suya zarar gelmesin diye papirüslerden örülmüş salın üzerine sabitlediler. Gece geçtiler; yıldızlar yönlerini kaybetmesin diye.

İkinci geçiş daha zorlu oldu. Nil, bu kez daha genişti, akıntı daha kuvvetliydi. Burada sadece sal değil, kararlılık da gerekiyordu. Kharon, kıyıdan devasa bir kamış aldı. Uzunluğu neredeyse 10 metreydi. Salın ucundan dibe uzattı, akıntının şiddetini ölçtü.

“Nil’in kuvveti bilginin sabrını sınar,” dedi.

Bu geçiş, ölçümlerine birkaç gün gecikme kattı. Fakat Kharon’un her bir gün için hazırlıklı notları vardı. Nykos, sopayla yapılan ölçüm çizimlerini yeniden hizaladı. Gecikme olsa bile doğruluk zarar görmemeliydi.

841 kilometrelik yol boyunca, bu iki geçiş en çok konuşulan bölümlerden oldu. Geri döndüklerinde herkes onlara “Nil geçerleri” diyordu. İskenderiye limanındaki kütüphane görevlileri bile defterlerini incelediklerinde, kıyılara çizilen Nil’in küçük eğrilerini görünce hayran kaldılar.


Uçurumun Kenarında

Bir gün uçurum kenarına geldiler. Nil’in vadisinin derin bir yarık gibi açıldığı, aşağıya inmenin neredeyse imkânsız olduğu bir yerdi.
Kharon ve Nykos, Nil’in doğu kıyısından kuzeye ilerlerken, yol bir anda keskin bir yokuşla son buldu. Önlerinde, vadinin içini boydan boya yaran devasa bir uçurum vardı. Aşağıda serin bir dere kıvrıla kıvrıla akıyor, kayalıkların arasından gökyüzüne doğru buhar yükseliyordu.

Nykos dizlerinin titrediğini hissetti.

“Bitti galiba... Buradan aşağı inemeyiz.”

— “Buradan geçemezsek, ölçüm bozulur,” dedi bematist.

Eratosthenes’in direktifi açıktı: “Dönmeyin. İnin. Gerekirse ipin ucunda.”

Kharon usulca yaklaştı kenara. Sopasını havaya kaldırıp göz hizasında tuttu. Eğimi ölçmeye çalıştı ama elindeki geometri burada yetersizdi. Gözleriyle yolu taradı.

“Eğik düzlem... Sadece kitaplarda yok, doğa kendi merdivenini kendi çizer,” dedi.

Kaya duvarlarında keçi patikası gibi dar bir yol gördüler. Hatta bir kısmında ufak taşlarla yapılmış, yarısı yıkılmış bir merdiven izi bile vardı. Belki eski bir kervan yolu... Belki çok önceden aynı yolu bir başka gezgin daha kullanmıştı.

Kharon, sopasını sırt çantasına bağladı. Diğerine döndü:

“Eğer buradan inemezsek, Dünya’nın çevresini de hesaplayamayız. Bilginin yolu, uçurumdan geçer Nykos.”

Aşağı sarkıtılan ölçü sopasıyla, vadinin dik yamacından metre metre ölçtüler. Kayalıklara kazıdıkları işaretler, hem yükseklik hem yatay mesafeyi belgeledi. Kâtip her ayrıntıyı not aldı: "Vadinin tabanı 13 stadion derinliğinde, kuzey çıkışı 7 stadionluk bir açıyla yükseliyor."

Aşağıya doğru inmek saatler sürdü. Nykos her adımda ayaklarını sağlam basmaya çalıştı, ama bazen kayalar gevşiyordu. Bir ara ayağı kaydı, ancak Kharon onu bileğinden yakaladı. Derin bir nefes aldıktan sonra ikisi de yere oturup dinlendiler.

Aşağı indiklerinde dereye ellerini soktular.

“Soğuk bilgi gibi… ama hayat veriyor,” dedi Nykos.

DEVAM EDECEK...

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
5.dünya’nın Çevresini ilk hesaplayan adam: eratosthenes Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 5.dünya’nın Çevresini ilk hesaplayan adam: eratosthenes yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
5.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL