0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
82
Okunma
Modern Zihin Üzerine: Sessizliğin İçinde Sıkışan İnsan
İnsan çağlar boyunca dışarıyı dönüştürmekle meşguldü.
Kuleler inşa etti, makineler yaptı, şehirleri ışıkla donattı.
Ve sonunda kendi iç dünyasını unuttu.
Modernleşme, insanın doğayı yenme hikâyesi değil; kendi özünü unutma sürecidir.
Jiddu Krishnamurti bir zamanlar şöyle demişti:
“Kendini anlamayan bir insan, ne yaparsa yapsın, yalnızca kaosu büyütür.”
Bugünün insanı tam da budur:
Bilgisi artan ama bilinci azalan, her şeyi bilen ama kendini bilmeyen bir varlık.
Modern insanın zihni, düşüncenin gürültüsüyle doludur.
Kendini düşüncelerinin ardında arar, ama bulamaz; çünkü düşünce, zaten geçmişin yankısıdır.
Zihin sürekli hatırlar, planlar, kıyaslar, yargılar…
Ve bu hareketin içinde hiçbir an sessiz değildir.
O sessizlik olmayınca da, insan kendini duyamaz.
Artık insan “ne olduğu” değil, “nasıl göründüğü” üzerinden yaşar.
Kimliği, toplumun aynasında biçim alır.
Modernlik, insanı görünür kıldı ama aynı anda yok etti.
Görünür olmakla var olmanın aynı şey olmadığını fark edemedi.
Krishnamurti’nin felsefesinde insanın sıkıştığı yer, toplumun baskısı değil,
düşüncenin kendi sınırlarıdır.
İnsan, kendi zihninin ürünü olan “ben” fikrine o kadar inanmıştır ki,
bu fikirden başka hiçbir gerçeği göremez hale gelir.
Oysa “ben”, yalnızca bir hikâyedir —
toplumun, geçmişin, korkuların yazdığı bir hikâye.
Ve insan bu hikâyeyi bırakmadıkça, özgürlüğün ne olduğunu asla bilemez.
Modernleşme bize yeni diller, yeni cihazlar, yeni bağlantılar sundu;
ama hiçbirimiz kendi içimizle konuşmayı öğrenemedik.
Oysa Krishnamurti’nin sorduğu en sade ama en derin soru hâlâ geçerli:
“Kendinizi hiç gözlemlediniz mi, yargılamadan, kaçmadan, sadece baktınız mı?”
Gerçek felsefe belki de burada başlar:
Zihnin sessizliğinde.
Hiçbir “neden”in, hiçbir “olmalı”nın olmadığı bir yerde —
insan kendine baktığında, ne geçmiş vardır ne gelecek.
Sadece farkındalık vardır.
Ve o farkındalıkta insan artık sıkışmaz.
Ne modernliğin çelik binalarında,
ne de kendi zihin duvarlarında.
Belki de çağın gerçek devrimi, hiçbir slogan taşımayacak.
Ne bir sistem, ne bir ideolojiyle gelecek.
Sadece gören bir bilinçle, sessizce başlayacak.
İçeriden.
Hüseyin Erdinç