0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
121
Okunma
"Maneviyat bir lüks değil,ihtiyaçtır." Siddhartha Gautama
Felsefede kaos (chaos), genellikle:
Düzenin, yapının ve belirli bir formun henüz oluşmadığı ilk durumdur.Yani:Biçimsizlik, belirsizlik, karışıklık anlamına gelir.
Hesiodos’a göre evren kaostan doğmuştur: önce kaos vardı, sonra toprak (Gaia), gökyüzü (Uranos) geldi.Yani düzensizlikten düzen doğmuştur.Herakleitos: “Evren karşıtların uyumudur.” Düzen, aslında kaosun içinde gizlidir.“Savaş her şeyin babasıdır” diyerek çatışmanın düzeni yarattığını söyler.
Anaksimandros: Tüm varlıklar “Apeiron” (sınırsız, belirsiz töz) denilen bir ilk kaostan gelir.
Platon: “Timaeos” diyalogunda Tanrı (Demiurgos) kaotik maddeye biçim vererek kozmosu yaratır.
Neo-Schumpeterci kuram,Schumpeter’in üzerinde durduğu" creative destruction" (yaratıcı yıkım kavramına) çok spesifik bir yöntemle, bu kavramın sanayi, firmalar,üretim yöntemler üzerinden yaklaşmıştır.
Elbette bu kavram; kapitalizmin ilerlemesi için; yeni ürunler ve yeni üretim
yöntemlerinin ortaya çıkmasıın gerekliliği üzerinde durur ve böylece eski ürün ve sektörleri ortadan kaldırcı yıkım süreci oluşur ama tablonun ötesini görmek lazım.Schumpeter
İnovasyonun kaosa yol açtığı fikrinden yola çıkarak bu dengesizliğe yaratıcı yıkım demiştir. Bu kaos, modası geçmiş veya çok yenilikçi olmayan ürünlerin, kapanan şirketlerin, çalışanların ilgisiz hale gelmesinin bir sonucu da olabilir... Bu kuram, görünüşteki olumsuz sonuçların, yeni çözümler (new solutions) ve yaşam kalitesinde iyileştirmeler (improvements in quality of life) getirmek için gerekli olduğuna ve ardından daha da büyük bir ekonomik büyümenin gerekli olduğuna inanır. Evet burada bir iktisadi süreçten bahsediliyor ama aslında bir
çarpısma,kapışma ve bu mücadelenin bir ileri aşamaya gitmesi gibi bir felsefi bir zemin var ortada. Yani aslında ortada bir etkileşim var. Bir kaos ve bir düzen var. Bana göre; her kaos içinde bir düzeni ve her düzen de kendi içinde bir kaosu barındırır.
Ama bu ilişki,Elealı Zeno’ nun absürde indirgemek anlamına gelen " Reductio ad absurdum"anlamında değerlendirilmemeli.
Yani;bir savi desteklemek için, karşıtı olan varsayım doğru kabul edildiği takdirde sonucun saçma olduğunun gösterildiği, çelişmezlik ilkesine dayanan diyalektik mantık yöntemi gibi düşünülmemlidir. Çünkü kaos-düzen ilişkisisi özünde birbirlerini,dışlama,takdir etme,gibi ilişkilerden ötedir.
Ayrıca bu kaos- düzen ilişkisi: Hegel’ in efendi-esaret ilişkisine de tam uygun düşmez. Hegel duyu,algı, bilinç aşamalarından sonra gelen bir özblinçten söz eder. Bu aşmalardan sonra İki öz blincin, birbirleriyle ölümüne mücadele ettiği bir alan vardır. Kazanan efendi kaybeden köle durumundadır.Ama köle nesne ile bağını ilişkisi kesmediği için,nesne ile teması kesilen efendiden daha özgürdür. Dolayısıyla kölenin bazı alanlarda efendiden üstun olduğu ama efendinin de bazı alanlarda üstünlük olduğu durumlar vardır. Elbette, Hegel katı bir hiyerarşiden bahsetmez ama birbirlerinine göre avantjli
pozisyonlarından bahseder. Ama kaos- düzende avantaj dezavantaj, hiyerarşi yoktur.
Aslında Spinoza’daki Tanrı -Doğa( deus sive natura)kaos-düzen ilişkisine yakın görüyorum. Peki neden? 1.)Spinoza için töz, "var olmak için kendisinden başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, varlığının yegâne nedeni kendisi olan şey"dir.
Yani bu varlık "Tanrı"nın kendisidir. Dolayısıyla Spinoza için tek bir töz vardır, o da Tanrı’dır. Şimdi denilebilir hani kaos -düzen arasında bir üstünlük yoktu. Fakat burada bahsedilen Tanrı, Skolastik Tanrı anlayışlarından farklılık gösterir, Spinoza’nın Tanrı’sı Doğa’ya içkindir, Doğa’nın dışında tasavvur edilemez. 2.)Başsız ve sonsuz (ezelî) özü bu sonsuz sıfatlarında her biriyle ifade edilmiş olan cevhere Tanrı diyorum,der Spinoza.Kaos- düzen de bu tanımlama şekline uygundur. 3.)Spinoza-Özgür İrade
yaklaşımı:Spinoza’da insan iradesi ’özgür neden’ değil ’zorunlu neden’dir. Spinoza’da tek bir özgür neden’ vardır, o da Tanrı’dır -ya da Doğa. Zihinde mutlak ya da özgür irade diye bir şey yoktur, sadece zihnin bir nedene bağlı olarak şu ya da bu seçimi yapması belirlenmiştir; aynı şekilde bu neden de başka bir nedene bağlı olarak belirlenmiştir, bu başka neden de yine bir başka nedene bağlı olarak
belirlenmiştir. Bütün varolanlar tanrının nitelikleri (attributum)ve
görünüşleridir (moduslardır). Dolayısıyla,kaos-düzen (Tanrı-Doğa)töz tanımı geregi zorunlu bir özgürlüğe sahipken .Moduslar , yani;Tanrı’ nın ya da Doğa’ sonsuz niteliklerinin tek tek görünüşleri ise sınırlı bir özgürlüğe sahiptir.
Konuyu daha somut biçimde sunmak gerekirse;Evren,evrimsel olarak daima kaos ve düzen birliktelik ilişkisi içerisinde genişlemiştir.Burada yaratıcı yıkım kavramı ile Spinoza’ nın özgür irade kavramı ilişkilidir.Çünkü iki kavram da kaos ve düzen kavramını analiz ederken kapsam açısından ( birinin ekonomi diğerinin felsefi ) yaklaşmasına rağmen, doğadaki gelişimleri görmek açısından bize ortak bazı paydalar göstermiştir.