0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
94
Okunma
Yolun sol tarafında bir taşın üzerine oturmuş duran Ali emmiyi gördü. Selamlaştılar. “Hayırdır evlat nereye böyle?” “ Ya nasip deyip çıktım Ali emmi. Yolun sonu nereye varır bilmiyorum. Bir umudun peşine tutundum gidiyorum Allah’tan hayırlısı.” Okumaya mı?” “İnşallah”. “Oku oğlum oku okumaktan zarar gelmez. Okuyabildiğin yere kadar imkanın elverdiğince her şeyi oku. Risaleleri de ihmal etme”
Ali emmi, köyde sözü sohbeti dinlenir biriydi. Diğer kardeşleriyle pek anlaşamasa da köyde herkese bir şeyler anlatma telaşında olan, kendince gayretten geri durmayan bir yapısı vardı. İsmail Henüz ortaokula başladığı yıllardan itibaren tatillerde Ali emmiyle karşılaştıklarında sohbet ederlerdi. Ali emmi ona harçlık verirdi. Verirken de harçlığı ikiye bölerdi. “Şununla Risale al şununla da istediğin ne varsa onu” derdi. Ali emmi Risale-i Nur aşığı bir kimseydi. Onun dünyasında okumak denince Risale-i Nur okumak anlaşılırdı. İsmail’in babasının dostlarındandı. Tam köyden çıkarken Ali emmiyle sohbet etmek ona iyi geldi. ”Neyse Ali emmi, yolcu yolunda gerek” diyerek yoluna devam etti.
Biraz yürüdü, Belenyol denilen yere kadar vardığında dönüp köye doğru baktı. Burası, Çatak köyü. Dört dağın arasında yerleşmiş, merkezinde dört derenin birleştiği, içerisinden geçen yolun beş köye ulaştığı; bahçelerin kenarlarında uzun uzun kavakların boy verdiği, çeşitli sebzelerle meyvelerle yazın o bahçelerin Cennet’ten bir sergiyi andırdığı, yamaçlarda üzüm bağları, yukarıya doğru yükseldikçe meşe ve çam ormanları, nihayetinde sedir ve ladin ağaçlarıyla kaplı dağlar her mevsim ayrı bir renk cümbüşüyle görenleri hayran bırakırdı. Bu gün, mevsim sonbaharın başı, renkler yeşilden sarıya doğru dönmeye başlamış, güneş sararmakta, vakit, öğle sonu ikindi öncesi, yamaçlardaki tarlalar boşalmış, harmanlarda bir sessizlik hakim, sonbaharın hüznü hissedilmeye başlamış hele bir de işin ucunda gitmek varsa zaman ayrılık zamanıysa ve bu ayrılık nerede biteceği bilinmeyen bir ayrılıksa o zaman bu sonbahar hüznü daha bir derinden hissediliyordu. Belen yolu geçince köy görünmez olur. Bu bakış köyüne son bakışıydı. Çocukluğu, gençliği hatıraları hepsi geride kalıyordu.