0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
172
Okunma
Çocuk yürüdü, durmadan yürüdü ve yürüdü. Düştü, kalktı kendi kendine, çünkü kimse görmemişti o da bağırıp çağırmamıştı ve yürüdü, yürüdü, devam etti. Ağlayamazdı, duramazdı. Ağlamak kötü bir şeydi çünkü, ne zaman ağlasa ağzına emzik verilmişti, yaşı geçtiğindeyse ağlama denmişti. Ağlamak kendisi dışında her şey ile ilgiliydi, ağlamak başarısızlıktı, güçsüzlüktü. Ağlamamalıydı, ona öyle söylenmişti, ve yürüdü, yürüdü. Koştu ve devam etti. Taşlar, kayalar, dağlar geçti (aşmak denemezdi buna), devam etti, yürüdü. Duramazdı, durmak başarısızlıktı, koştu. Düşünceleri ağaç yapraklarına vuran rüzgar kadar esintiliydi. Yürüdü ve koştu. Duramazdı yorulsa da, istemese de, koştu ve koştu ve koştu. Esinti devam etmeliydi. Düşünmemeyi denedi koşmayı ve bacaklarını, denedi zamandan vazgeçmeyi, karşı çıktı hissetmeye ayağındaki yaraları, ama koştu. Düşünmemek sonbaharın gelmesi gibiydi, duramazdı ve koştu, devam etti, esinti devam etmeliydi; sertçe ve acımasızca ve durmaksızın ve koştu, koştu. Kayboldu ormanlara girdikçe, reddettikçe zamanı, daha da kayboldu kendine doğru, ve koştu ama o. Çocuk duramazdı, devam etti. Karanlığa girdi ve karanlık mı ona dönüştü? O mu karanlığa karıştı? Devam etti ama. Süzüldü, süzüldü ve karıştı. Küçük bir kasabanın üstünden, tonlarca ve sayısızca su damlası taşıyan devasa bir bulutun hareket etmezmişçesine süzülmesi gibi geçti. Devam etti. Ama asla yağmadı, yağamazdı ağır çekse de, kendisi ve esintisi, duyguları ağır çekse de devam etti yağamazdı. Ağlayamazdı çocuk. Ağlaması sonbahar demekti ve devam etti, bir bulut olarak koştu, yüklü bir potansiyel olarak ve potansiyel olarak ve potansiyel... Devam etti çocuk. Yükseldi, yükseldi ve daha da! Ama bu yükselme iyi anlamda değildi, ne de olsa en büyük düşüşler ancak en büyük yükselişler ile mümkün olur. Yükseldi çocuk hafifmişçesine. Ağırlığın dayanamayacağı noktasına kadar ağırlaştı ve hafifmişçesine yükseldi. Yükseldikçe yerin dibine daha da yaklaştı, düşme arzusuyla ve... Ve potansiyeliyle... Koştu çocuk, devam etti. Duramazdı asla, asla ve asla. Koştu. Devam etti çocuk. Ne emek verdiyse, varoluşu da bir o kadar hiçliğe yaklaştı. Her şeyini verdiği noktada, hiçbir şey oldu. Yağdığında, denize karışacak diğer su damlacıklarının her biri, ve dolayısıyla "sadece" bir su damlacığı oldu, tıpkı diğerleri gibi. Denizin ücra köşesinde bir yere düşmek üzere çekime karşı koydu hafifliği ile. Ama deniz yüzeyine vuruşu kadar ağır çekemedi yer çekimi dahi. Aptal bir denizci tarafından içilmek, bir balığın poposunu sıvazlamak ya da sadece karışmak gibi görevleri vardı, orada da rahat durmadı saf varlığı. Duramadı orada da. Ama zamana meydan okumuştu, artık onun için devam etmek, gerilemek yoktu. Bir su damlacığı olmak vardı. Koşmadı. Ama durmadı da. Böylece çocuk yetişkinliğe ilk adımını atmış oldu. Oysa "o" çocuk bir yerlerde koşmaya devam etti belki; Ağlamadan, görülmeden, duyulmadan, anlaşılamadan, hissedilemeden, sevilmeden, bilinmeden...
5.0
100% (2)