0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
125
Okunma

TikTak Köyü — Anlatıcı Konuşur
TikTak Köyü’nde her şey zamanı beklerdi.
Güneş bile doğmadan önce bir tık sesi duymak isterdi.
Çünkü burada herkesin elinde bir saat, kalbinde ise o saatleri yapan Elif’in izi vardı.
Elif’in elleri küçüktü ama sihirliydi.
Yaptığı her saat, bir kuş gibi nefes alırdı.
Zaman onun ellerinde yaşayan bir varlıktı — ölçü değil, müzikti.
Köylüler her sabah saatlerini dinler,
“tik” sesinde huzur, “tak” sesinde umut bulurdu.
Ama o huzur, bir gün yabancı bir adımın köye girmesiyle değişti.
Elif’in Gözünden — İlk Bölüm
Benim adım Elif.
Bütün köydeki saatleri ben yaparım.
Bazen bir saat yaparken içimden şarkı söylerim,
bazen sessizce ağlarım — çünkü her çark dönmeden önce bir an durur.
Ben o “dur” anını severim.
Zamanın kalbidir o.
O sabah da sıradan başlamıştı.
Kuşlar dükkanımın çatısında gagalarıyla bana çivi taşırdı,
çocuklar “Elif, saatim yine geç kaldı!” diye kapımı çalardı.
Hepsine gülümserdim.
Ben zamanla kavga etmezdim.
Ama sonra biri geldi.
Adı Bay Hız.
Üzerinde gümüş bir ceket, kolunda üç saat birden.
Her biri farklı zamanı gösteriyordu ama o hiç durmuyordu.
“Sen misin şu yavaş saatleri yapan kız?” dedi.
“Evet,” dedim, “yavaş ama doğru atar kalpleri.”
Güldü. “Kalp mi? Kalbi kim duyar artık? İnsanlar zamanı satın almak istiyor!”
O anda içimde bir şey çatladı.
Benim sessiz, dingin köyüm…
Gerçekten çok mu geride kalmıştı?
Bay Hız bana teklif sundu:
“Benimle gel. Fabrikamda çalış. Dakikada yüz saat üreteceksin.
Bütün şehir senin adını bilecek!”
O gece hiç uyuyamadım.
Zaman sessizdi.
Kalbimse gürültülü.
Bay Hız Konuşur
Zaman parayla ölçülür, ben bunu bilirim.
Benim dünyamda saatler tıpkı makineler gibi işler.
Kimse bir saniyeyi bile boşa harcamaz.
O kız… Elif.
Onun saatleri yavaştı ama güzeldi.
İlk gördüğümde dedim ki:
“Bu çocuk, zamanı hissettiğini sanıyor.
Ben ona zamanın nasıl hükmedileceğini öğreteceğim.”
Onu fabrikama getirdim.
Parlak masalar, dev cam duvarlar,
çelik dişliler arasında dönen bir krallıktı burası.
Ama o oraya ait değildi.
Elinde kalem gibi bir penseyle çarklara bakar,
her defasında birine dokunmadan önce gözlerini kapatırdı.
Bir gün sordum:
“Neden her seferinde dua eder gibi bekliyorsun?”
Dedi ki,
“Çünkü her çark dönmeden önce bir kalp çarpar.”
O zaman anladım.
O kız sadece saat yapmıyor,
zamanı duymaya çalışıyordu.
Ve o ses — benim fabrika duvarlarıma hiç sığmayacaktı.
Elif’in İtirafı
Zamanın sesi fabrikada kayboldu.
Her şey “tik-tak” değil, “tak-tik” olmuştu.
Fark ettin mi?
Sırası değiştiğinde bile dünya karışır.
Ben her gece makinelerin içinde kendi kalbimi arardım.
Sonra bir çocuk geldi.
Elinde çatlak, tozlu bir saat.
“Bu senin saatinmiş,” dedi,
“ama artık atmıyor.”
Onu elime aldım.
Küçücük bir gıcırtı,
tüm geçmişimi duydum o seste.
Köyüm… kuşlarım… sessizlik…
Ben ağladım.
O çocuk bana zamanı değil,
kendimi geri getirmişti.
O gece fabrikanın çanları sustu.
Ben kaçtım.
Bir saatin içine üç vida, bir kum tanesi koydum.
“Bu bana yeter,” dedim.
“Çünkü kalbi olan saat, azla da döner.”
Köyün Anlatıcısı
TikTak Köyü Elif’siz yaşlanmıştı.
Kuşlar yuvalarını bırakmış,
insanlar sabah ezanıyla değil, endişeyle uyanır olmuştu.
Zaman durmuştu.
Ne çan sesi vardı, ne umut.
Köylüler birbirine “Zaman nerede?” diye sormazdı bile artık.
Bir sabah, köyün kapısından bir gölge girdi.
Elif’ti o.
Ama farklıydı.
Gözleri yorgun, parmakları nasırlıydı.
Yine de ellerinde ışık vardı.
Dükkanına girdi.
Kırık masasına oturdu.
Ve bir saat yaptı.
Ama bu kez ne “tik” dedi, ne “tak.”
Yalnızca “ev” dedi.
O ses, köyün ortasında yankılandı.
Çocuklar koştu, kuşlar döndü.
Zaman yeniden başladı.
Zamanın Sesi (Anlatı-Şiir)
Ben Zamanım.
Ne fabrikalarda çoğalırım,
ne köylerde tükenirim.
Ben ancak bir kalp attığında var olurum.
Elif beni duydu.
Bay Hız beni hızlandırdı.
Ama ikisi de şunu öğrendi sonunda:
Benim kalem yoktur, ben nefesle yazılırım.
Her saat, bir kalbin aynasıdır.
Tık: umut.
Tak: şükür.
Arasındaki sessizlikse — insanın kendisidir.
Bay Hız’ın Son Monoloğu
O köye tekrar gittim.
Fabrikam hâlâ çalışıyor, ama sesi artık bana boş geliyor.
Elif’i gördüm; küçük bir çocuğa saat yapıyordu.
Gülümsedi, bana bir şey uzattı.
“Elinizdeki saat, fabrikanızın ilk prototipi,” dedi.
“Kalbi yoktu. Şimdi var.”
O an sustum.
Yıllardır gürültüyle yaşayıp ilk defa sessizliği duydum.
Ve o sessizlikte kendi kalbimi buldum.
Elif’in Son Sözü
Ben hâlâ saat yapıyorum.
Ama artık zaman satmıyorum.
Bir saati üçe bölüyorum:
Biri çalışmak için,
biri sevdiklerim için,
biri sadece kalbimi dinlemek için.
Köyüm yine kuş dolu,
ama her kuş, kendi zamanında şarkı söylüyor.
Zamanı hızla değil, sevgiyle kuruyorum.
Ve biliyor musunuz,
her saat bittiğinde kendi kalbime bakıyorum:
Hâlâ atıyorsa, saat de çalışıyor demektir.
Zamanın Sesi
Zaman, ellerde değil kalplerdedir.
Bir gün bunu anlarsanız,
saatlerinize değil, birbirinize bakarsınız.
Çünkü hiçbir çark, sevgi olmadan dönmez.
5.0
100% (2)