Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
serdarascioglu
serdarascioglu

ARAP DİLİNE , KÜLTÜRÜNE AŞIK OLMUŞUZ...?

Yorum

ARAP DİLİNE , KÜLTÜRÜNE AŞIK OLMUŞUZ...?

1

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

167

Okunma

ARAP DİLİNE , KÜLTÜRÜNE AŞIK OLMUŞUZ...?

ARAP DİLİNE , KÜLTÜRÜNE AŞIK OLMUŞUZ...?

Araplar eşlerini AVRAT DİYE ÇAĞIRIRLAR . AVRAT DEMEK...MANASI...APIŞ-ARASIDIR .TÜRKLERDE İSE HANIM...diye çağırır. Anlamı ise evimin sahibi demektir. işte bu aradaki kültür farkıdır.
Rabia demek sanıldığı gibi Ulvi -kutsi bir anlam taşımaz anlamı ise dördüncü demektir Çünkü Arap kavminde kız çocukları insandan sayılmadığı için, kızı olanlar isim vermez sadece numaralandırılırdı. vahide isim değildir Rabia.. DÖRDÜNCÜ DEMEKTİR . Vahide (--İSİM DEĞİLDİR.--).birinci demektir . SANİYE İSE... ikinci demektir . Selase , bite ismi ise. Üçüncü demektir . Üçüncü sırada doğan kız çocukları bu isim konulur .Tıpkı otomobillere takılan plaka. Numaraları gibi kız çocuğu çağrılırdı .
bunun esas sebebi Resulullah döneminde kız çocukları ve doğuran kadınları fakirlerse ya köle yapılır yada kumar borcuna sayılarak fuhuş yaptırılır alınır satılırdı .kumar borcu yada elden alınan yüksek faizli paraları ödeyemeyenlerin kız çocukları- eşleri kumar borcuna yada faiz borcuna sayılırdı . O yüzden kadın ve kız çocukları kamçılanır ve dövülen -satılanları görmemek için babalar özellikle kız çocuğu neslini yok etmek için bizzat baba kız çocuklarını sırayla kuma gömer ve diri-diri üstünü de kapatır ,çocuğuna üzülse , kahrolsa da bu adeti yerine getirir ve öldürülürdü . Kureyş’in zengin aileleri ise ; kız çocuklarına özel itina göstererek büyütür eğitim , bilgi , sanat konuların da. Şairlik ve yazarlıkta.. çok zengin aristokrat aileler çocuklarına önem verirlerdi. fakir ailelerin kadın ve kız , erkek çocukları ağır işlerde çok az bir para verilerek kölelik zincirine zorla yada gönüllüleri olarak hizmet eden kölelerdi. peygamberimizin eşi HATİCE...soylu ve kabilenin çok zengin ailesinin de kız çocuğuydu Peygamberimiz de fakir fakat bu soylu kabileden çocuğuydu fakat babasız ve yetim büyüdü . KUREYŞ KABİLESİ...Kâbe’nin tüm geliri ve sahibiydi. PEYGAMBERİMİZE. Ayetler inmeye başlayınca bu azgın geri kalmış topluma bir şey anlatmak düzene karşı çıkmanın sonucu.. ise kılıçla ölümdü. FAİZ , KUMAR ,FUHUŞ, İÇKİ ,GÜÇLÜNÜN HÜKÜMRANLIĞI--KÖLELİK ZİNCİRİNİ KIRIP...BU TOPLUMU NAMAZ-ZEKAT- ORUÇ -ADALET VE İYİLİĞİ ALLAH ADINA EMRETMEK..KİMSENİN BİR HARCI DEĞİLDİ. BEDEVİ VE CAHİL İNSANLAR TOPLULUĞUNA İYİLİK VE GÜZELLİĞİ--HAKKI-HUKUKU-ADALETİ SAĞLAMAK İNSANLARI TAKVA İLE KARDEŞ YAPMAK..DÜNYAYI TEKRAR YARATMAK GİBİ ZOR VE TEHLİKELİ BU İŞLERE GİRMEK.. ANCAK BİR KRAL ,YADA BİR PEYGAMBER BU KUTSAL GÖREVİ ANCAK ONLARDAN BİRİ ÜSTLENEBİLİRDİ. Bu kabile zaten tek tanrıya inanıyordu. bu kavmin yüzde 80- Yahudi yüzde 20 si ise gizli Hristiyan’dı. Çünkü o dönemde Yahudiler Hz. İsa’yı zaten kabul etmiyorlardı ve Hristiyanlara zülüm yapılıyordu .Hz. İsa’yı yalanlayıp kadın satıcısı iftirasını atıyorlardı . Magdalalı Meryem zaten Fahişey’’di. onu taşlayıp öldürecekleri zaman.. Hz. İsa bu kadını hiç günah işlememişler --taşlasın--diyerek kadını ölümden kurtarmıştır .insan-kadın- çocuk-bebek ve erkeğin hiçbir değerinin olmadığı bu esir pazarlarında alınıp-satıldığı bu vahşi Arap topraklarında saygın ve İslam’ la şereflendirmek için mücadele veren peygamberimiz düşmanları ve en yakınları tarafından aşağılanmış ve bir avuç inanana yaşam hakkı tanınmamış ölümle tehdit edilmiştir. Kabe’nin gelirleri.. bu büyük putlarla sağlanıyorken.. peygamberimizin bunlar taş ve konuşmazlar demesi ve ipek yolundan gelenlerin çok tanrıya inanması. Kumar için inananları için ve faizin-kölelik sisteminin kakması kadar oyun bozucu bir şey olamazdı . Kureyş kabilesinin en önemli para gelirine balta vuracak olan bu peygamberi yalanlamak ve ona , inananlara savaş açmak onları Mekke den kovmak için harekete geçerek inananları da katlediyorlardı. İşte bu şartlarda Peygamberimiz Allahlın izniyle zoru başarmış ve bir avuç toprakta İslam’ı--Allahlın dinini--yayarak bir mucizeyi de gerçekleştirerek örnek insanları-- müminleri--İslam’ı diğer topraklarda yaymak için mektuplar yazarak. Habeşistan’dan başlayarak islamı... uzak diyarlara elçiler göndererek.. İslam’a davet göndermiştir . saygılarımla. Ecz. Serdar Aşçıoğlu .

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Arap diline , kültürüne aşık olmuşuz...? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Arap diline , kültürüne aşık olmuşuz...? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ARAP DİLİNE , KÜLTÜRÜNE AŞIK OLMUŞUZ...? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
qroniqa
qroniqa, @qroniqa
31.10.2025 23:56:09
Sosyal medyada da parça parça çok sık denk geldiğim ve burada da tamamını paylaştığınız bu yazının vardığı sonuç, Türkler Müslüman oldu, Arap kültürü geldi, kadın kadın olduğuna bin pişman oldu yargısı, tarihi olgularla ve bizzat İslam'in özüyle çelişen fundamental bir hatadır.

İslam, bir Arap kültürü paketi değil, o kültür içindeki yozlaşmış uygulamaları kökten yıkmak için gelmiş bir devrimdir.

Türklerin yaşadığı kültürel yozlaşmanın sebebini İslam'da değil, İslam'ı terk edip Cahiliye örfüne geri dönenlerin, İslam'la ilgisi olmayan başka kültürlerin etkisine girmelerinde aramak gerekir.

Kız Çocuklarını Diri Diri Gömülmesini bu yazıdan daha önce Kur'an-ı Kerim, en sert dille lanetler. İslam, bu vahşeti sona erdirmiş, kız çocuklarını bir utanç olmaktan çıkarıp, onlara miras hakkı dahil olmak üzere o çağın devrim niteliğinde haklar vermiştir.

Yine yazıda bahsedilen fahiş faizlerle... kızlarına, karılarına el koyup pazarlayan düzen, İslam'ın Riba (Faiz) yasağıyla yıktığı ekonomik zulüm düzenidir. İslam, faizi kesin olarak haram kılmış ve borçlunun onurunu koruma altına almıştır.

Dolayısıyla, İslam'ı bu cahiliye adetleriyle eş tutmak, yangını çıkaranla yangını söndüreni aynı kişi sanmaktır.

Paylaştığınız yazıda Kadın dövmek... Arap kültürüyle tanıştıktan sonra başlayan bir olay olarak sunuluyor. Bu da tarihi bir hatadır. Türkler, İslam'la tanıştıklarında kadına şiddeti değil, kadına kendi örf ve adetlerinden daha fazla verilen hakları ve değerleri gördüler.

Eski Türk örfündeki Hatunun değerini yitirmesinin sebebi İslam değil, Türklerin tarihsel ve sosyolojik değişimleridir. Açıklayayım: Eski Türk toplumu göçebeydi. Göçebe hayatta kadın, erkekle omuz omuza çalışmak, ata binmek, çadırı yönetmek ve hatta savaşmak zorundaydı. Hatun, Han’ın yanında devlet meselelerinde söz sahibiyse, hayatın zorunluluğundan kaynaklanan bir eşitlikti.

Türkler İslam'ı kabul ettikten sonra yerleşik hayata geçtiler. Tarım toplumları ve şehirleşme, dünyanın her yerinde (Avrupa'da, Çin'de, Ortadoğu'da) daha katı bir cinsiyet ayrımını ve ataerkil yapıyı beraberinde getirmişti. Kadının rolü evin içi olarak daralmıştı. Bu, İslam'dan değil, sosyolojik ve ekonomik yapı değişiminden kaynaklanan bir sonuçtu.

Türklerin yaşadığı en büyük trajedi, İslam'ın evrensel mesajı (din) ile Emeviler döneminde yeniden canlanan Arap örfü veya Abbasiler ve Selçuklular döneminde etkili olan Fars-Sasani devlet geleneğinin (örf) birbirine karıştırılmasıdır.

Örneğin, kadının toplumdan tecrit edilmesi (haremlik-selamlık uygulamalarının katılaşması) ne Kuran'da ne de eski Türk geleneğinde vardır. Bunlar İslam coğrafyasına sonradan giren Pers ve Bizans saray geleneklerinin bir yansımasıdır. Türkler, din zannederek bu örfleri de aldılar.

Asıl yozlaşma, Müslüman olmak değil, Müslüman olurken Türk örfünü terk etmek ile başladı. İslam, Türklerin Hatunu el üstünde tutan geleneğini yasaklamıyordu. Tam aksine, İslam'ın kadına verdiği değerle Türk örfü mükemmel bir şekilde birleşebilirdi. Ancak zamanla, daha dindar görünme kaygısıyla veya siyasi etkileşimlerle, Türkler kendi kadim değerlerini unutup, İslam'a sonradan eklemlenmiş yabancı kültürlerin ikinci sınıf uygulamalarını benimsediler.

Ayrıca avrat kelimesinin etimolojisi, apış arası değil, örtülmesi/korunması gereken yer, eksiklik, zaaf demektir. Bu kelimenin bugün aşağılayıcı bir anlamda kullanılması, İslam'ın bir emri değil, dili kullanan toplumun kültürel tercihidir.

Tarihi vicdanıyla okuyan herkes şunu çok iyi bilir ki Türklerin Müslüman olması bir yozlaşma değil, kadim kültürlerini taçlandıracak bir tercih idi. Yaşanan yozlaşma ise İslam'a rağmen, İslam'ın yasakladığı cahiliye adetlerine geri dönülmesi, yerleşik hayatın getirdiği sosyolojik baskılar ve kendi milli örfünün terk edilip yabancı örflerin din zannedilmesi yüzünden olmuştur.

Bu tarihi ve sosyolojik nüansları göz ardı ederek, bizzat medeniyetin kurucusu olan bir inancı, medeniyetsizliğin kaynağı gibi gösteren yüzeysel bir bakış açısıyla yazılmış bu yazıya başından sonuna itirazımı bu şekilde dile getirmiş olayım
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL