0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
118
Okunma
Gelecekte sizin başınıza birtakım emirler geçecektir. Onlardan sâdır olanın bir kısmı hoşunuza gider, bir kısmı hoşunuza gitmez.
İhya/Gazali
Zamanın birinde küçük ve ufak bir tarlası olan adam vardı ona muhakkak ki Allah Teâlâ müslümanların mallarının selâmetine bakar deyince o da şüphesiz Allah Teala vazifeleri yapanın sahifesine bakar. Bütün günahını bağışlar diyerek cevap verirdi küçük bahçede zeytin ağaçları vardı bir iki tane küçük kuzusu kimi kuzular onu sürünün çobanı bilir mutlaka sultanımız hayırlıdır diye konuşurdu fakat ne kadar kuzuların yeminide versen her gün kalkıp çiçekleri sulasan elbet memnun edemediğin börtü böcükler sinekler zakkumlarda vardır küçük sinek kuzulara seslendi biz sultanımızı şerli olarak görüyoruz fakat kuzular halinden memnun olacakki acele edip hemen hüküm vermeyin dediler iyi bilinki adaletli bir sultanı vede ömrünü hayırlı işe vakfedenlerin amellerini inkâr etmek zındıklık Hakkı söyleyen sultanın çağrısına icabet etmemek ise bidattır bahçıvanın suladığı çiçekler dile geldi dedilerki bahçıvanın çiçeklerine karşı görevi şudur o bahçıvan iyilik yaparsa
onlar için ecir vardır. Size de teşekkür etmek düşer çobanın koyunları ise şöyle konuştu kötülük yapanlar mesuldür. Size de sabır düşer sabır şifa veren ilaçtır kimi emir ifsad eder kimisi ıslah fakat Allah her zalim bahçıvan ve çobanın hakkını verir
Allah Teâlâ’nın gözün cismindeki ve tabakalarındaki bütün hikmetlerini ve nimetlerinin çeşitlerini ciltlerce kitaba bile sığdırmak mümkün değildir.
İhya/Gazali
Bahçıvanın gözleri seyirmeye başlayınca zakkum ağacını sulamaya başladı zakkum ağacı ise büyüdükçe bahçenin diğer çiçeklerine zarar vermeye başladı ve bahçıvanın gözleri iyi göremeyince hangi bitki zararlı hangisi zararlı ne yazıkki ayırdına varamadı evin sultanı olan hanımı onun kolundan tuttu çeke çeke tatlı dil güleryüz ile doktorun kapısına kadar getirdi reçeteyi yazan asıl doktor Allah Tealadır biz doktorlar sadece aracıyız dedi Allah Tealanın şifası bir hidayettir onun hidayet etmediği hiç bir kulu ne doktor ne hemşire iyileştirebilir diyerek bak muhterem insan Allah Teala gözü bir hikmet aracı olarak yaratmış tek bir göz kapağındaki nimetleri saymaya kalksan bu mümkün değildir insan tek bir nimetin dahi hakkını ödeyemez gözün hikmetlerini ve nimetlerinin ciltlerce kitaba bile sığdırmak mümkün değildir deyince Bahçıvan sordu peki gözüme ne şifa olur onu nasıl korur iyileştiririm diyince doktor çareyi söyledi göz bir elçidir onun ile Allaha yaklaşır onu haramdan sakın namahreme bakarken gözünü aşağı eğ ve gözünün olmaması harama bakan bir gözden daha iyidir bahçıvan o saatten sonra ilahi emirle gözünü açtı kapattı zakkum ağacını kesti onun yerine övülmüş ağaç hurma dikti bahçesine
Gözün tamamı küçücük bir cevizden bile büyük değildir. Acaba bütün bedenin, azalarının hakkında ne zannedersin? İşte bunlar, idrâkleri yaratmak sûretiyle Allah’ın nimetlerine işaretlerdir.
İhya/Gazali
Bahçıvan Ferit Ezgü artık gözünü tedavi ettirdikten sonra gözleri iyice keskinleşti hanımı ile çocukları ile bahçeyi düzelttiler insanın en büyük yardımcısıdır bazen küçük deyip yüz çevirdiğiniz çocuklarınız size belkide en doğru aklı veriyor fakat beğenmiyorsunuz dedi Ferit Amca eşi saliha hanıma iyi bir peyzaj çalışması lâzımdı şimdi bahçeye küçük afacan salih evin en küçük oğluydu hurma fidanını o dikmişti göz demişti ferit amca küçüktür mucizesi büyüktür tek bir hikmetini saysak binlerce şükretsek Allahın her bir ayet ve nimetine karşı olan borcumuzu ödeyemiz Elhamdüllilah dedi Saliha hanım insan iki şeyin kıymetini bilmez biri sağlık biride boş vakittir her organ ilahi emir için yaratılmıştır dedi ve sağlıkta ilahi bir emirdir dedi hafızelik sınavlarına hazırlanan hatice ve devam etti sözlerine insan vücudunun en önemlu duyu organıdır göz onunla en güzel tohumu seçer bahçenin en güzel yerine dikersin diyip elindeki hurma fidanını toprağa ekti harama bakan göz Ahirette sağlığına dikkat etmeyen insan ise bu dünyada cezasını çeker eğer gözümüz görmemiş olsaydı Allah Tealanın nimetlerine kör bakardık bugün bu bahçeye fidan dikip doğru bir adım atabiliyorsak bu Allah Tealanın nimeti göz sayesindedir diyip bahçenin ilk ağacını en doğru yere diktiler
Ağaç Onun köküne her zaman sıvı madde dökülür. Zevki olmadığı için bu dökülen maddeyi çeker. Çoğu zaman bu onun kurumasına sebep olur.
İhya/Gazali
Ferit Bey hurma ağacına baktı kızım hatic dedi bu ağaç çok fazla su çekmiş dedi içine Haccik baba dedi her bitki insana muhtaçtır çünkü insan Allahın en büyük hikmeti olan akıl ile yaratılmıştır Akıldaki en büyük hikmet, Allah’ın fiillerini ve âlemdeki hikmetini anlamak marifetidir yani diyerek sordu evin en küçüğü Salih yanisi şu dedi bahçedeki sac üzerinde bazlama pişiren Saliha kadın bir ağaç hangi suyu seçeciğini ne kadar alacağını bilmez ölçüsüz alınan su ağacı kurutur sende bir büyüğe danışmadan istişaresiz yaparsan böyle ağacı kurutursun afacan tiftik dedi Salih biraz mahçup olmuştu babası biraz saçını oksadı oğluşunun ne mutlu mahçup olup yüzü kızaranlara diyip bir acve hurması ile gönlünü almasını bildi küçük haytanın oğul dedi Hurma ağacına baktı ve Hz Muhammed SAV bu ağacı mümin bir insana benzeterek buyurduki
Mü`min,yaprağını hiç dökmeyen yeşil bir ağaca benzer işte bu hurma ağacıdır bu yüzden hurma sevmeli hurma yetiştirmeli ve senin gibi küçük çocuklara çikolata yerine hurma sevgisi aşılamalıyız ağaç sanki bu ailenin birbirine saygısına tebessüm edip gıpta ile bakıyordu sesi duydunmu oğul ağaç bize ayet okuyor
Allah hoş bir sözü meyve veren hoş bir ağaca benzetiyor amel meyvesi ne güzel
Allah`ın hoş bir sözü;kökü sağlam, dalları göğe doğru olan -Rabbinin izniyle her zaman meyve veren-hoş bir ağaca benzeterek nasıl misal verdiğini görmüyor musun?" (İbrahim,24-25)
Oğul dinliyormusun diyerek hurma ağacının altında abdest alan baba oğluna hem abdest almasını gösterdi hem de nasihatlerine devam etti abdest temizlik ağaç ise yeşilliktir sende istemezmisin salih dedi bir ağaç gibi göğe bakmayı isterim baba o zaman oğul meyve vermek istersen Rabbinin emri ile hareket et sözün hoş amelin güzel olsun o zaman insanlara Rabbinin izniyle hurma ağacı gibi ne güzel meyveler verirsin her ağaç sevdiğinden ayrılır ona niyetsiz bir el uzanırsa solar kurur nerede solgun kuru bir ağaç görürsen bilki o ağaç ağlıyordur hadi tereyağlı bağlamalar hazır dedi Hafize Haççik soğutmayalım diyerek hurma ağacının altındaki çardağa sofrayı kurdu ve peygamberimizden ayrı kaldığı vakit ağlayan ona kavuştuğunda ise neşe saçan en sevgili en güzel meyveleri hurma kütüğünün hikayesini anlattı Ya Bismillah Ya Şükür diyerek baba oğul sofradan kalktılar ilk önce zakkum ağacının kökünü kestiler sonra And olsun incire ve zeytine diyerek zeytin ağacının köklerini göğe yükselttiler ve baba oğul ilk diktikleri hurma ağacının çevresini güzelleştirdiler bu birlikte diktikleri ilk ağaçtı ve insana benzeyen hurma ağacını dikerken efendimiz SAV in dikmiş olduğu fidanlar acve bahçeleri geldi akıllarına
Erkek çocuk doğduğu zaman sevinip, kız çocuğun doğumuyla üzülmemelidir. Zira bir baba olarak hayrın hangisinde olduğunu bilmek mümkün değildir.
İhya/Gazali
Ezgü ailesinin tam 2 çocuğu düşük olsada umut kesilmez diyerek Ferit Ezgü yatağa yatmadan önce eşinide mutlaka yanına çağırır hanımı arkasını dönecek olsa melek hanım bize küsmüşmü diyerek ona mutlaka bir gül getirir gönlünü alırdı bazen kızacak olsa yatakta küslük olmaz diyip efendimiz SAV in hadisini hatırlatırdı
Koca, hanımını yatağına çağırdığı hâlde, eşi mazeretisiz gelmez de kocası kırgın
gecelerse melekler o hanımın Allah’ın rahmetinden uzak kalmasını dilerler babam derdiki insan yatakta yemekte bekletilmez saliha hanım beyine şu sözü hatırlatırdı yapacağın işe Allahın adı ile onu anarak başla ve cinsi münasebette şu duayı oku ki dua şeytanı hem senden hem evinden ve neslinden uzaklaştırır ve duayı okudu Ey Allahım! Beni ve bana vereceğin rızıktan şeytanı uzaklaştır kadın ile erkek aynı odada kalırsa ateş çıkar işte o gün iki ten kıvılcımlandı ateşler çıktı işte küçük kız hafıze böyle bir günde meydana geldi kimisi leylekler getirdi desede ferit ezgü ve saliha hanım Allah bu bebeği bize emanet ettiler dediler kız çocuğun oldu diyenlere ferit bey erkek ve kız ikiside Cenabı Hakkın nimetidir hediyesidir ona teslimiyet emanet ahlâkı ile bakarsan mutlaka Cenabı Hakkı razı eder onun hazinesini kazanırsın inşAllah dedi
Hiç biriniz ister mi ki, ağaçları hurma ve üzümlerle dolu bir bahçesi olsun; sonra çocuklarının da bulunduğu bir sırada kasırga gelip o bahçeyi yakıp kül etsin? Elbette istemez. İşte Allah âyetleri
Bakara Sûresi 266. Ayet Tefsiri
İlk hurma ağacı bahçede mükemmel bir görüntü vermiş meyveler olgunluk çağına ulaşmıştı işte Ağacın dallarındaki meyveler yere dökülmeye başlamıştı bu ağacın meyvesi ne kadar faydalı olur diyip yere dökülen meyveler toplanmaya başladı bahçeye yağmurlama sistemi kurmuştu bu sistem ile Allahın rahmeti yağdığı zaman su köklere eşit şekilde ulaşıyordu ağacı gövdeleri kalınlaşmış kök sağlamlaşmıştı ikinci hurma ağacını Hafize dikti eğer iyi bakılır kıymeti bilinir ise bu ağaçlar 80 yıl yaşar 20 yıl boyunca en güzel meyveyi verirler ağaç yaş iken derlerya atalarımız bu ağacıda çekirdekten özenle yetiştirmek gerekir evin kızı hurma çekirdeğinin dikme işlemini bitirip sordu Bakara Sûresi 266. Ayeti okudu hiç biriniz ister mi ki, ağaçlarının arasından ırmaklar akan, içinde her çeşit mahsul bulunan, hurma ve üzümlerle dolu bir bahçesi olsun kim istemezdiki böyle bir bahçesi olsun işte çocukları anne babanın dalları ve kollarıdır diyip hafızlık sınavını geçen kızlarını mülakat yerine bıraktı Ferit Amca Geçtiniz hayırlı olsun diyince Hafıze koşarak eve geldi müjde vermek için fakat eve gelen müjde değil bir kara haber trafik canavarı can almış hurma ağacının dalları yere düşünce annenin kalbinde bir sızı oldu hissetmiş kadıncağız evi çalan acı zil başınız sağolsun diyordu rahmet olsun
O, yere sarkmış salkımlar üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. inanan bir topluluk için ibretler vardır.
(Enam Suresi, 99)
Hurma ağacı o yıl küstü açmadı birbirleri ile konuşuyor bu ailenin birbirine saygısına gıpta ile bakıyorlardı gökten su inerken birbirlerine dedilerki ne güzel bir sahibimiz vardı bizimle ilgilenir bize bakardı dediler gökten Allah su indirirken evlat acısı ailenin bahçesini talan etti ağaç dalları tek tek çıtırdadı ve ağaçlar birbirlerine şunu dediler evlât acısı yaşayan hiç bir dağ ayakta kalamaz ağaçlar susuzluktan insanlar yaşadığı acıdan mutlaka kurur bir ağacın meyvesi bakan insana bağlıdır köpekler bile sahiplerini kaybettiği zaman uzlete çekilir belkide buda dünyadan kurtulma sanatıdır balıkların denize vurması Baba Ferit kendisine geldi 40 günden sonra bu bahçe bize emanet edildi kızımın emaneti dedi onları tekrar diriltmeli yeşertmeliyiz diyerek Allahım yere sarkmış salkım salkım ağaçlar üzümler meyveler senin bizlere nimetindir diyip tekrar Hergün ömür bitene kadar ilahi emirlere sığınıp ayağa kalkacağız deyip evlat dedi salih depremler yaşasan bile ayağa kalkacak 70 yaşında olsa bile vakti boş geçirmeyip fidan dikeceksin dedi Annesi Saliha hanım eğer bakmayı dikmeyi bilirsen en güzel bahçeyi sen yeşertir tevekkül ve tefekkür ile hareket edersen en güzel meyvenin tadına sen bakarsın diyip kocasının kurduğu cümleye noktayı koydu
Güzellik, iyilik, huzur ve rahatlık ayrıca “en güzel, en hayırlı” mânalarına gelen tûbâ, Kur’ân-ı Kerîm’de iman sahiplerine vaad edilmiştir Peygamber sav tûbânın dünya ağaçlarına benzemediğini ifade etmiştir
ALLAH kulunu her saat başı imtihana tabi tutar kimisinin eline bir tohum verir kimisi yeryüzünde yaygın olarak bakan gözler ibret alan akıllar sayesinde o tohumu kendisi bulur eğer bakmasını bilirsen salih yeryüzü yemyeşil bir sera ve meyve bahçesi olur kızlarının ölümünden sonra aile yine emek yine meşakkat sayesinde yine en güzel ağaçları dikip yetiştirmeyi bilmişlerdi kıymet ver en güzel eser senindir deyip oğluna tereyağlı gözleme ikram etti baba ferit bey oğul bir fidan dikip yetiştirmelisin bu ağaçlar insan gibidir bakarsan yeşillenir bakmazsan kurur solar ve akşam saatleri olurken her nesne yaratılanın ayetidir yaratılan bu ayetlerle bizi kendisine yaklaştırır dedi ve tüm aile uykuya daldılar yalnız babanın kalbinde bir his vardı yapraklarının döküldüğünü duyabiliyordu gece uykunun en tatlı saatlerinde ağaçların çıtırtadığını dalların kırıldığını duyabiliyordu sanki yer Kocaeli Gebzeydi bahçe şehrin en güzel yerindeydi kimi depremle sınanır bir gün içinde tüm mal varlığınız yok olmuş depremler bazen ikaz bazen uyarıdır Cenabı Hak sevdiği kulunu mutlaka yanına alır diyordu Hızır usta Kuraan mektebinin öğrencilerine o gün gebzede yer sarsıldı avizeler kırıldı göçük altında 3 kişinin cansız bedenine ulaşıldı tefekkür tevekkül halinde birbirlerine sarılmışlardı
Güzel bir ilkbahar sabahında kuşlar o dal senin bu dal benim uçuşmaya başlamış yeni yeşermiş rengârenk ağaçlar yeni bir hayat sunuyorlarmış gök aydınlanmış sümbüller açıyorlarmış işte güzel sabah
Hızır Hoca tüm Kuraan kursu hafızlarını topladı Gebze halkı enkazın altında kalan deprem şehitleri için mezar yerini hep birlikte düzelttiler gittikleri yer ilk bahar serinliği versin diyerek birlikte toprak örttüler bu Kocaelinin sevilen 3 kişisi için ibrahim salih ve saliha olanları gittikleri yerde güzel bir ilk bahar sabahı dal dal ağaçlar ve o ağaçlara konan renk renk kuşlar bekliyordur şimdi dedi ibraam amca salih ve saliha adı ile değil ameliyle yaşayanlar için inandık ve iman ettikki yeşermiş ağaçlar yeni bir hayat bekliyor
bu yüzden ahiretten amelleriniz güzel ise korkmayın dedi Hafize hanım evet Gökte sırat köprüsünü geçmişti enkazdan çıkıp göğe yükselen ibraam amca yanında bir kızı karısı oğlu vardı şükür kavuşturana deyip kızına sarıldı sanki peygamber sofrasında onlarada yer açılmıştı rıza makamını kazanıp peygamber sofrasında oturabilmek alimlerin sohbet meclisinde yer almak ne büyük saadet ibraam amca gitmeden bahçesini Hızır hocaya emanet etti o da Gebzeli ezgü ailesinin çiçeklerini ağaçlarını tek tek yetiştirdi ve mezarlarını o ağaçların altına inşa etti kabirleri gülden bir bahçe olmuş sümbüller karanfiller sevilen dua alıp hoşçakal diyen 4 güzide insanın mezarını kaplamıştı bahçe kapısına şunu yazdı Hızır hoca cennet bahçesi amelsiz girilmez ağaçlar göğe yükselsin diye Rahmet yağmaya başladı