0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
198
Okunma
Kırık Saatli Adam
Hikaye bir adamın zamandan kopuşunu anlatıyor
Saat on ikiyi geçmiş ama bileğindeki saat dokuzu gösteriyor
Bu ilk cümleyle birlikte zamanla bağı kopmuş bir adamın dünyasına giriyoruz
O saat bir kalbin sustuğu anı temsil ediyor yani sevdiği kadının öldüğü veya gittiği anı
Adam o günden sonra o anın içinde kalıyor
Zaman ilerliyor ama onun için duruyor
Her sabah aynı köprüden geçiyor
İnsanlar zamana yetişmeye çalışıyor ama o artık yarışın dışında
Birine yetişmesi gereken kimse kalmamış
Bir kadının sesi bir gülüş bir dokunuş o saatin camında donup kalmış
Yani o saatin içinde sevdiği kadının anısı hapsolmuş
Bir gün köprü başında bir çocuk gelip saatin durmuş olduğunu söylüyor
Bu sahne hikayenin merkezidir
Çünkü çocuk saatin durduğunu fark eder ama nedenini bilmez
Adam ise bilir çünkü zaman onun için o kadının gittiği gün durmuştur
Adamın cevabı metnin özünü verir
Bazı şeyler durmalı evlat yoksa kalbimiz hiç dinlenemez
Bu söz hem geçmişle barış hem de acının kabullenişidir
Sonra akşam olur
Adam yine köprünün altındaki sessizlikte kendi yankısını duyar
Saatin camına bakar ibreler kıpırdamaz ama kalbi hızlanır
O anda zaman bir anlığına ona acır
Bir rüzgar eser cam düşer kırılır ibreler kısa bir an hareket eder
O kadının gülüşü gibi kısa ama gerçek bir an
Adam gözlerini kapatır ve fısıldar
Demek hâlâ bir yerlerde beni duyuyorsun
Ve işte burada hikaye biter hocam
Çünkü bu sahne adamın iç dünyasında bir kapanıştır
Zaman hâlâ akmıyor ama kalbi yeniden bir ses duymuştur
O ses saatin değil sevdanın sesidir
Tik tak tik tak
Yani sevgi hâlâ atıyor
Bu son sahneyle hikaye tamamlanıyor
Adam ölmemiştir ama artık huzura kavuşmuştur
Zamanın yeniden akmasına gerek kalmamıştır çünkü kalbi sevdiğini bulmuştur
İsmail Gökkuş