1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
280
Okunma

Cumhuriyet yalnızca bir tarih değil, bir milletin kendi kaderine sahip çıkmasının, özgürlüğe ve adalete uzanan mücadelesinin somut hAlidir. 102 yıl önce, bir grup kararlı insan, toprağın yorgunluğunu, halkın acısını ve umutsuzluğunu hissetti. Onlar, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, arkadaşlarıyla birlikte, bir ulusun yeniden doğması için adım attılar.
Samsun’dan başlayan yürüyüş, sadece bir şehrin kıyısından ibaret değildi. O adımlar, bir halkın kararlılığını, bir milletin uyanışını simgeliyordu. Her karış Anadolu, onların iradesiyle yankılanıyordu. Amasya Genelgesi’nde ortaya konan ilkeler, sadece bir strateji belgesi değil, aynı zamanda bir ulusun vicdanının, özgürlük ve bağımsızlık özleminin yazıya dökülmesiydi.
Erzurum ve Sivas Kongreleri, bu mücadelenin halkla birleştiği, ortak iradenin ve kararlılığın ete kemiğe büründüğü mekanlardı. Farklı şehirlerden, farklı yaşamlar ve fikirler bir araya geldi. Bu insanlar yalnızca bir mücadele örgütlemedi, bir ulusal bilinç ve sorumluluk kültürü inşa ettiler. Her karar, bir toplumun özgür ve eşit bir şekilde var olma iradesini temsil ediyordu.
Kurtuluş Savaşı boyunca yaşananlar, bu iradenin sınavlarıydı. Cephelerde, köylerde ve kasabalarda, halkın desteği, askerlerin kararlılığı ve liderlerin vizyonu bir araya geldi. Cumhuriyetin temeli, yalnızca zaferle değil, aynı zamanda bu fedakarlıkla atıldı. Kadınların ve erkeklerin, gençlerin ve yaşlıların emekleri, bir bütün olarak, tarih sayfalarına değil, halkın belleğine kazındı.
29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, salt bir yönetim biçimi değildi. O, bir milletin kendi iradesini, eşitlik ve özgürlük idealini, bilimi ve aklı rehber edinme kararlılığını simgeliyordu. Kurucu lider ve arkadaşları, yalnızca bir devleti inşa etmediler, onlar aynı zamanda bir toplumun özgürleşme, kendine güvenme ve çağdaşlaşma yolunu açtılar.
Bugün, 102 yıl sonra, Cumhuriyet hala bizimle yaşıyor. Her kitap, her okul, her meydan ve her özgür söz, o mücadelenin yaşayan bir parçasıdır. Onların fedakarlığı ve öngörüsü sayesinde biz, tarihimizden aldığımız güçle, geleceğe umutla bakabiliyoruz. Cumhuriyet, aynı zamanda geçmişin deneyimlerinden beslenen, bugünü aydınlatan ve gelecek nesillere ışık tutan bir mirastır.
Cumhuriyet, yalnızca kazanılmış bir hak değil, bir ulusun vicdanıdır, bir halkın sesi ve özgürlüğün sürekliliğidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının mücadelesi, her nesilde yeniden hatırlanmalı ve yaşatılmalıdır. Bizim sorumluluğumuz, bu mirası korumak, anlamını bilmek ve daha da ileri taşımaktır.
102 yıl sonrada olsa hala o Cumhuriyet’in ışığı parlıyor. Ve biz, o ışığın altında, geçmişin fedakarlığını, geleceğin umudunu ve bugünümüzün değerini birlikte taşımaya devam ediyoruz.
*
Mehmet Demir
291025
5.0
100% (1)