1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
96
Okunma
Üretilmiş öfkelerden uzak bir dünya özlemiyle sayfamdaki tüm yüreği güzel ilericilere huzur dolu bir akşam temenni ediyorum yürekten.
Doğaìn insana gönderdiği en kutsal şey kitaplarda yoktur. Kutsal denen içi boş, öfke dolu, ötekini aşağılayarak küçümseyen, Sizden olmayanarı öldürün ve mallarını birikimlerini ganimet olarak almak için savaşan bir dinden insanlık beklemek ahmaklığa kapı aralamaktır. Fetih diye başka ülkelerin topraklarını işgal ederek malların el koyup öteki halklardan vergi alarak onları sömürmek ise despotluktur.
Doğanın insanlığa tek armağanı AKILDIR!
AKIL! AKIL, AKIL ve yine AKIL!
Uygar dünyayı yöneten demokrasi kutsal kitaplarda yoktur. Kutsal denen kitaplar safsatalarla dolu yalanların seri bir şekilde sıralanışıdır. Hiç bir kitap kutsal olamaz. Sadece iyi yürekli ötekinin de haklarını koruyarak onların da senin benim gibi birer insan olduklarını düşünerek ve onlara saygı göstererek azami insanlığın maksimal değerlerine ulaşabiliriz.
Sınıfların eşitliği, bedenin dokunulmazlığı, kadın hakları, insan hakları, laiklik, evrensel hukuk, okuma ve eğitim hakkı, barınma ve yaşama hakkı, … gibi kavramlardan başka kutsal bir değer yoktur. Alevi canların dediğı gibi; Yetmiş iki milleti bir nazarda görerek onlara hoşgörüyle davranmak bir insanın ve insanlığın erişebileceği en kutsal yoldur, dindir, insanlıktır ve hümanizmdir.
Bir ülke düşünün:
Ne kullandığımız takvimler, ne de organ nakilleri, ne radyo dalgaları, ne antibiyotikler, ne bilgisayarlar, ne fizikle ilgili icatlar, kimyasal maddler, periyotlar cetveli ... Örneğin pensilini keşfeden İsveçli bir bakteriyolog olan Alexander Fleming’dir. Bütün aşıları bulanlar „Batılı Gevurlardır“.
Bunların hiçbirisi kutsal kitaplarla gelmedi. Ve bunların bulanların hepsi Batılı bilim adamlarının özverili çalışmaları, titiz araştırmaları ve sabırlarıyla azimleriyle elde ettikleri başarıların sonucunda insanlığın hizmetine sunuldur.
Bunlar hep akılla geldi!
Doğa’nın insana verdiği en mübarek ve kutsal olan tek şey AKIL.
Doğa onnu sana ilmik ilmik işleyerek örerek, görerek işleyesin diye verdi.
Gel de sen, şu haline bak, geldiği nokta ise içler acısı. Gerçekten içler acısı.
Dünyanın en bereketli topraklarının üzerinde rezil rüsva, içler acısı yarı tok, yarı açsın ve geleceğinden asla emin değilsin. Faşizm ülkeyi ve dünyayı ahtapot gibi sarmış. Ama sen hala şükrediyorsun ve ahlaki değerlerin tamaen sıfırlanmış. Yoksulluk had safaya ulaşmış, insani değerlerin hepsi ayaklar altına alınmış.
Ve dünyanın en katmer kültürü üzerinde üretimden, teknolojiden, sanattan, bilgi zenginliklerinden, bağımsız ve tarafsız eğitimden yoksunsun.
Kullandığı hiç bir nesneyi kendisi üretemeyen, tamamlamak dışarıya bağımlı bir ekonomiyle günlük yaşamını idare etmeye çalışan ve yıllardan beri din cahilliğiyle harmanlanmış bir duruma gelmiş bir ülke tablosu var önünde – önümüzde.
Üzerindeki ceketin modelinden, ayağındaki pabucun astarından, ayakkabısına kadar, gözümüzdeki gözlüğün çerçevesi, bndiğiğimiz araba, bu arabanın parçaları, bereket beklediğimiz traktörümüzden, ununu veren değirmenine kadar olan hiç bir şey senin değil.
Sahtekarlıkların daniskasını akıl sanarak; şeker şurubundan bal, patatesten tereyağı, benzinden votka yaparak dünya kimyacılarına şapka çıkartacak kadar ahlaksız bir aymazlığı marifet sanan sistemin sahtekarlık ordusunun aiit elamansın be benim yobaz geri zekalı kardeşim.
Ama bu güne bir kadar ağrı kesici bir ilaç bulamadın ve yapamadın. Farmakoloji, felsefe, matematik, psikoloji, biyoloji, sosyoloji, kimya, tıp bilimleri, jeoloji, … gibi bir çok bilim dalında sıfır çekiyorsun. Çünkü bilimsel zekamız sıfır.
Canın mı sıkıldı, başın mı ağrıyor, al bir Alman hapı, bırak kitap okuyarak bilgi edinmeyi ve daya sırtını Rus doğalgazlı peteğe, geçer abim ve ablam.
En çok beslenme eksikliğinden çocuğun öldüğü,
En çok çocuğun kuran kurslarında tecavüz edildiği ülke (bakan bile söylemişti; bir kerecikten bir şey olmaz diye ve o zaman ki başka bir …..,mcı faşist de; tecavüz ediliyorsa bizim çocuklarımıza tecavüz ediliyor size ne demişti)
En çok işçinin çalışırken yaşamını yitirdiği...
En çok annenin doğumda can verdiği...
En çok kadının bıçaklandığı,
En çok çocuk gelinlerin evlendiği bir ülke,
En çok doktorun ve sağlıkçının şiddet ve darp edilerek dövüldüğü ülke,
En çok gencin intihar ettiği ülke,
En çok gencin başka kültürlere ve ülkelere gitmek için vize kuyruğu beklediği ülke,
En çok gencine üniversite bitirtip uyduruk diploma veren ülke,
En çok rüşvetin verilip alındığı ülke,
En çok ormanların ve doğanın talan edilerek imara açıldığı ülke,
En çok ve en hızlı bir şekilde çalışmadan ve üretmeden köşeyi dönme mantığı taşıyan ülke,
En ahlaksız ve kirli ruhunu dahada kirleterek aciz bir halde yaşama alışkanlığının tembelliği seni körleştirmiş.
Devlet malı deniz, yemeyen domuz diye bağıran asalak politikacıların milletvekili seçildiği ülke,
En az kitabın okunduğu cehaletin tavan yaptığı cahillerin en çok olduğu ülke.
Neden? Çünkü sorgulama yeteniğin sıfır. Sorgulamaktan uzak, düşünmekten aciz bir kültürel, sosyal ve eğitimsel yapın var.
Dört yanın ateşler içinde,
Kurşunlar vızır vızır, akşam eve gelmen mucizeye bağlı.
Kan gölü içindesin
Çocuklarını alıyorlar elinden!
Aklın ermiyor, çünkü itaatkar bir ahmak ve sefilsin
Ne desem boş. Aç gözünü artık diyorum: bana bölücü, dış güçlerin adımısın diyerek it gibi yüzüme çemkiriyorsun, arkamdan havlıyorsun.
Yol ver Doğan’ın verdiği akla güven ve düşme peşine şu fasist ve ağızı rkçılık kokan yobazların peşine, bin senedir geldiğin yeri artık gör ve kurtulmayı öğren şu lanetli dinden.
Niye evde öyle söylenip durduğunu biliyor musun?..
Çünkü aklın dahi senden şikâyetçi.
Şu ellinin üzerinde ki pisli pislam cografyasına bak. Hepisi bok ve pislik içinde yasiyor. Onlardan hiç birisi refah ve mutluluk içinde yaşamıyor ve bu kafalarında da hiç bir zaman yaşayamacak kadar da bedbaht. Bin yıldır tiranlığını, despotluğunu, totaliter sistemlerini, diktatörlerini yenemedin, çünkü yenmek istemiyorsun. Zihniyetin buna engel oluyor, dinin buna engel oluyor, feodal; ataerkil toplumsal ve kafa yapın modernizmi anlamada işlemiyor, çünkü iyi beslenmiyorsun ve sağlıklı yaşamıyorsun. Bu ellinin üzerinde ki, süslüman ülkelerin hangisi mutlu huzurlu, hangisi aklını kullanıp insanlık hizmetine sunulacak bir bilimsel çalışması var ve ne icat etmiş, hepsi başkasının eline bakan onun icatlarından medet bekleyen, ondan yardım bekleyen sefil durumundalar.
Hani gavur icadıydı ve Batılı dekadandı bunların hepsi?
Hani gavur icadı kullanmak günahtı?
O zaman kötü botlarla Avrupaya gelmek için neden denizlerde boğuluyorsun?
Düşünüp aklını kullanmıyorsan geber o pis çember sakallı yobalığın içinde ve Avrupaya gelme. Istemiyorum seni.
Bizden uzak durun ve tembel miskinliğiniz içinde hastalıklardan ve yoksulluktan kırılarak soyunuzun bir an önce bitmesini canı gönülden arz ve temenni ediyorum.
Saygılar!
Sosyolog Hasan Hüseyin Arslan, 25.10.2025