Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Fehmi Tazegül
Fehmi Tazegül

YAŞAM.

Yorum

YAŞAM.

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

138

Okunma

YAŞAM.

YAŞAM.

YAŞAM VE ÖLÜM.
Antik Yunan filozofu Epikuros, yaşam varken ölümün var olmadığını, ölüm varken yaşamın var olmadığını, dolayısıyla insanın kendi ölümünü hiçbir zaman deneyim etmediğini, bu nedenle ölümle ilgili olarak korkmanın, huzursuz olmanın ve acı çekmenin gereksiz olduğunu savunmuştu.
Epikuros’un bu görüşü, bazı kişilerin kendi ölümleriyle ilgili olarak bazı korkularını, huzursuzluklarını ve acılarını belli bir ölçüde bertaraf etmesini sağlayabilse de, kişinin kendi ölümünün ve yok olmasının doğuracağı varoluşsal korkuları, endişeleri, huzursuzlukları ve acıları kökten ortadan kaldırmayacağı gibi, başkalarının ölümü sonucunda gelişen acıları da ortadan kaldırmaz.

Yaşamın geçici olması, doğum gibi ölümün de var olması, yaşamın sorgulanmasına yol açan temel unsurlardan birisidir.
İnsan neden doğar, neden ölür?
Buna dair birçok bilimsel açıklama elbette ortaya konabilir. Ancak sorgulayan insan aynı zamanda, insanın doğumuna ve ölümüne dair biyolojik, anatomik ve tıbbi açıklamaların ötesine de geçmek ister. Yaşamı ve ölümü anlamlandırmak isteyen kişi, yaşama ve ölüme dair bir amaç bulmaya çalışır.
Bazıları buna dair dinsel, bazıları felsefi, bazıları hem dinsel hem felsefi açıklamalar getirir. Dinsel açıklamalar birçok insan için rahatlatıcı olsa da, sorgulayıcı ve kuşkucu bir akıl için dinsel söylemler ikna edici değildir.
Erdem, adalet, özgürlük, yaratıcılık gibi amaçlar, felsefi açıklamalara yönelen birçok insan için yaşamı anlamlı kılar. Ancak yaşamın geçici olmasıyla ilgili sorun en derinde yine çözümsüz kalır.
Tek tek insanların yaşamlarının geçici olması düşüncesinden, insanlığın kalıcı olduğu düşüncesine geçerek, bu sorunun çözümsüzlüğünün yarattığı korku, endişe, huzursuzluk ve acı belki belli bir ölçüde aşılabilir.

İnsanın sevdiklerinin ölmesi, örneğin bir insanın annesini, babasını, çocuğunu, eşini, sevgilisini, dostunu kaybetmesi durumu karşısında ise bütün dinsel ve felsefi açıklamalar, evrenin uzak bir köşesindeki bir toz bulutuna dönüşür.
Böyle bir ölüm karşısında çekilen acı, insanı, ölüm gibi yaşamın da saçma olduğu düşüncesine sevk eder. Böyle anlarda insan, yaşamın ya hiç var olmamasını ya da sonsuza dek var olmasını ister. Böyle anlarda insan geçici yaşamı kabullenemez. İnsanın sevdiği birisi ölünce, insan onunla birlikte ölmek ister, insan yaşama istencini kaybeder.
Sevmek ve sevilmek karşısında tüm sözler ve düşünceler anlamını yitirir, yetersiz kalır. Çünkü sevmek ve sevilmek bir bütündür. Sevenler yok olduğunda, evren, dünya ve yaşam insanın başına yıkılır.
*
Yaşam ölüm ile sonlandığı için trajiktir. Hatta ölüm, yaşayan bir şeydir. Çünkü ölüm, başkalarının ölümü üzerinden, insanın peşini, yaşarken hiç bırakmaz. İnsan yaşarken, kendisinin de başkalarının da öleceğinin bilincinde olarak yaşar. İnsan, bir yandan sevdiklerinin ölümü nedeniyle acı çeker, bir yandan da kendi ölümü konusunda varoluşsal endişeler taşır.
Buna rağmen çoğu insan umut etmeye devam eder. Umut, yaşama içgüdüsünün tetiklediği bir duygudur. Sevenlerin ve sevilenlerin ölümü nedeniyle insan belli bir süre yaşama istencini yitirse de, yaşamak istenci genellikle ölmek istencini eninde sonunda aşar. Zaman, genellikle yaşamak istencinin lehine işler.
Umut etmek, ümitli olmak, umut edilen şeyin gerçekleşeceği anlamına gelmez. Umut zihinsel bir tasarımdır. Umut özneldir. Umut nesnel olgularda karşılığı olan bir şey değildir. Umut bir duygudur. Umut, olanla değil, olmasını istediğimizle ilgilidir.
Buna rağmen olmasını istediğimiz şeyin olabilmesi için, umut etmek bir önkoşuldur. Umut varoluşsal bir önkoşuldur. Ölüme rağmen yaşama bağlanmak ve yaşamı olumlamak, ancak umut etmekle olanaklıdır.
Umut yoksa tek olasılık ölümdür. Umut varsa, geçici olan yaşam da olasılıklardan bir tanesidir.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yaşam. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yaşam. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YAŞAM. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
24.10.2025 23:47:47
RUSAMER FELSEFE VE VAROLUŞ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ RAPORU
Rapor No: RS–2025/FT–YVÖ–091
Tarih: 25.10.2025
Yazının Adı: Yaşam ve Ölüm
Yazar: Fehmi Tazegül
Yorumlayan: Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri
Birimi: RUSAMER – Varoluş, Felsefe ve Umut Ontolojisi Enstitüsü

Fehmi Tazegül’ün “Yaşam ve Ölüm” başlıklı metni, insanın en eski ve en derin sorusunu dile getirir: “Niçin varız ve niçin yok oluruz?” Yazar, Epikuros’un düşüncelerini hatırlatarak, ölüm korkusunu rasyonel düzlemde çözme girişimini ele alır; fakat bunu, insanın iç dünyasındaki sarsıntıyla karşı karşıya getirir. Çünkü ölüm, aklın değil, kalbin tecrübesidir. Epikuros’un “biz varken ölüm yok, ölüm varken biz yokuz” savı, teorik olarak doğrudur; ancak insanın sevdiklerinin kaybı karşısında bu teori, bir toz bulutu gibi dağılır.

Tazegül, ölümü bir yok oluş değil, yaşarken bilincimizde taşıdığımız bir varlık olarak betimler. Ölüm, her gün yanımızdan geçen bir gölge gibidir. İnsan hem kendi ölümünü bilir hem de sevdiklerinin ölümünü taşır. Bu yüzden ölüm, sadece bir son değil, yaşamın içinde yaşayan bir sızıya dönüşür.

Yazarın dili yer yer felsefî, yer yer duygusaldır. Sevgi ve kayıp arasında kurduğu ilişki, metne güçlü bir iç ses kazandırır. “İnsanın sevdiği birisi ölünce, insan onunla birlikte ölmek ister” cümlesi, yalnızca bir tespit değil, insanın varoluşsal kırılma anının itirafıdır. Bu noktada Tazegül, felsefeden şiire, akıldan yüreğe geçer.

Metnin sonunda ise yazar, umudu ölüme karşı duran bir yaşam gerekçesi olarak tanımlar. Umut, onun kaleminde bir duygudan çok, varoluşun devamı için zorunlu bir dayanak hâline gelir. Ölümle yüzleşmenin tek yolu, yaşamı yeniden sevmekten geçer. “Umut varoluşsal bir önkoşuldur” derken, aslında yaşamın anlamını özetler.

Bu yazı, ölümün karanlığında bile insanın kendine ait bir ışık bulabileceğini hatırlatan derin bir metindir.

Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri
RUSAMER – Varoluş, Felsefe ve Umut Ontolojisi Enstitüsü

Vesselam.

“Ölüm bir son değil; umudun sınır çizgisidir. Yaşam, o çizgide direnme sanatıdır.”

Celil ÇINKIR tarafından 24.10.2025 23:52:10 zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL