0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
245
Okunma

Bu gün hava bir tuhaf. Bir bulut var beni takip eden. Yağmuru yüklemiş benimle birlikte yol boyunda yarenlik yaptı bana. Saatlerce o yağdı benim emektarın silecekleri kurutmaya çalıştı. Radyoda hüzünlü bir türkü çalıyor. “Bu dağlar kömürdendir, geçen gün ömürdendir” . Evet ya her geçen gün ömürden, Zonguldak’ ın çaresizliği kömürden. Her neyse işte bu arada yolu karıştırıp bilmediğim bir köyün içine girdim. Zira bu bölgenin hiçbir köyünü görmemiştim ya neyse.
Bu arada yağmur da küstü terk etti beni. Emektarın silecekleri de rahat bir nefes almıştır mutlaka. Madem dedim köye girdim bir kahvehane bulayım çay sigara yapayım dedim. Ama oldukça da acıkmıştım. Hani derler ya kul sıkışmazsa Hızır yetişmezmiş diye. Bir sundurmanın altında üç beş kadın yufka yapıyordu. Hemen durdum önlerinde. Selam verip yanaştım. Kolay gelsin, bereketli olsun dedim. Anneler benim karnım aç. Peynirli gözleme yapıyorsanız bir tane alacam dedim. Kadınların içinden biri paran var mı diye sordu gülerek. Çok şükür var anne dedim gülerek. O zaman bir tabure verin şu adama doyuralım karnını dedi. O kadın Rengin Ablaydı. Yani, bu hikâyenin en Baş Kahramanı.
Rengin ablanın yaptığı gözlemeleri yerken anlattım yaptıklarımı. Ooo! Dedi. Bak benim hikâyem de seni mutlu eder dedi ve başladı anlatmaya. Ben bu köyde doğdum şair dedi. İlkokul yoktu bu köyde o zamanlar. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Bartın da okudum. Halamın yanında kaldım. Kışları da babam annem gelirdi. Orada dedemden kalma 2 katlı bir ev vardı. Lise de okurken Ömer ile tanıştım. Sevdik birbirimizi âşık olduk. Ama şimdi ki aşklar gibi değil ha. Masum bir aşk dedi gülerek. Her şey çok iyi gidiyordu. Okul çıkışı liseye yakın bir kafede buluşur kazandibi yer geleceğimizden bahsederdik.
Okullarımız bittikten sonra 3 sene devam etti bu aşk. Sonra bir akşam köyün çocukları ile bir not yolladı bana. Orman yolunda bekliyorum diye yazıyordu. Kaçak göçek çıkıp gittim evden. Buluştuk. Çayırlık bir yerde elma ağacının altında oturduk. Ellerimi tutup Almanya ya işçi olarak gidiyorum, kâğıtlarım çıktı dedi. Bir tuhaf oldum. Ee ne dedin ki dedim. Şair dedi. Biz üç kız kardeşiz. Ve en küçükleri benim. Ablalarımın biri sözlü, diğeri nişanlı. Yakın zamanda evlenip gidecekler. O zamanlar, Babamı yeni kaybetmişim. Anamım bir ayağı çukurda. Yanında benden başka kimse kalmayacak.
Çok zengindi sevdiğim ama bana olan aşkı servetinden de değerliydi. Tut ellerimden gel benimle Almanya’ya dedi demesine ama benim durumum malum. Ve ben gitmedim. Onunla gitseydim evlenecektik. Çocuklarımız olacaktı boy boy. Mutlu, sıcak yuvamız olacaktı. Ama ben burada sefil o orada yetim kaldı. Biliyor musun şair dedi. Bu b.k olası dünya da Üzülme üzülürüm diyen birileri olmalı hayatımızda. Bu bir arkadaş, bir dost, belki de bir eş. Ama biri mutlaka olmalı varlığını daima bildiğin. Kendini güvende hissettiren biri işte dedi. Ama şimdiden sonra dostumda, arkadaşımda, sırdaşımda sensin dedi. Çok mutlu oldum.
Bir gün çoluk çocuk gelin evim müsait yatarız burada dedi. Gelirim inşallah dedim. Gitmeden bir şey soracam dedim. Peki evlenmedin mi hiç dedim. Yok dedi. Bu yorgun kalbimde bir aşktan fazlası haram dedim. Peki Ömer abi evlendi mi diye sordum. Yok dedi. O garibimde tek başına ölüp gitti dedi. Mezarı burada. Cenaze sırasında bakmıştım yüzüne sanki gülüyordu. Sana kavuşacak diyedir dedim. Sanırım haklısın şair dedi. Her sabah mezarının başına gider dertleşirim onunla, eskileri yad ederiz. Köydeki haberleri ona da anlatırım dedi. Sırf bu yüzden Adım çatlak Rengine çıktı. Şimdi bu garılara yarenlik yapıyom kâh ağlaya kahi güle geçiyor ömür dedi gözleri dolu dolu.
Aşk olunca mesele insan ne neşe arar ne de gurur. Biliyorum ki aşk yoksa bir kalpte o kalp mutlaka erken durur.
Sevgiyle kalın, aşk ile kalın…
Emre Vehbi Alkan
Şiirbaz
5.0
100% (1)