1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
227
Okunma
Dünyanın kırk yerinden kırk tercümanı getirip oturtsalar karşıma, yine de kalbimdekileri tercüme edecek bir kelime bulunamaz bir haldeyim. Nice sabahtır neye uyandığımı bilmiyor, nice akşamdır biten günün ardından bakakalıyorum." Ne için?" diye soruyorum kendi kendime. Ne için? hiçbir koşulda anlamsız geliyor bütün bu benliğim ve olup biten her şey. Gelecek ve gelmekte olandan, geçip giden koca maziden hiç yokmuşlarcasına kaçarken hâlâ neden bugünümde de yokum?
Dönüp kendime bakmaktan dahi kaçıyorum artık. Aynada gördüğüm bu kadının gözleri, çok tanıdık bir yerden yabancılar sanki. Yere göğe sığdıramadığım duygularımı silip atmanın bana iyi geldiğine kendimi nasıl da inandırıyorum böyle, anlamsızlaşan her şeyin üstüne ekleme yaptığımı bilmeyerek hem de.
Acınası bir biçare gibi mi görünüyorum dışarıdan bilmiyorum ama ben içeriden baktığımda farklı bir tablo bulamıyorum gördüklerimi betimleybilmek için, Dünyaya sessiz kalacağıma dair kendime verdiğim sözü tutuyorum halbuki. Fakat şimdi bir ottan farksız olduğumu sayıklıyor bir ses; ve ideallerimin çürümesini durdurebilmek için bütün zorluklara karşı koyabilmeye hazır olduğumu düşünürken yine elim kolum bağlı oturuyorum sadece. Ve yıpranıyorum günden güne, kimsenin haberi olmadan kendi köşemde.
5.0
100% (1)