0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
137
Okunma

VLADİMİR LENİN.
Doğum adıyla Vladimir İlyiç Ulyanov, 22 Nisan 1870 tarihinde Rusya’nın Ulyanovsk olarak da bilinen Simbirsk kentinde dünyaya geldi. İyi eğitimli bir ailenin altı çocuğundan üçüncüsüydü. Babası bir eğitim müfettişiydi ve yöneticilerin halkın eğitilmesine karşı olan politikalarını eleştirildiği için topun ucundaydı.
Zaten aile olarak halkçı ve çar karşıtı olarak biliniyorlardı. 1887 yılında Lenin’in abisi, Çar III. Alexander’a suikast planladığı suçlamasıyla idam edilince Lenin siyasete oldukça radikal bir biçimde bulaştı. Henüz 17 yaşındayken yasadışı bir eyleme katıldığı gerekçesiyle hukuk eğitimi gördüğü Kazan İmparatorluk Üniversitesi’nden atılan Lenin, bu dönemde Karl Marx’ın yazılarıyla tanıştı.
Kendini bir Marksist ilan eden Lenin, 1889 yılında okula döndü ve bir hukukçu olarak mezun oldu. Fakat faaliyetleri nedeniyle, daha sonra eşi olacak Nadezhda Krupskaya ile birlikte, Sibirya’ya sürgüne gönderildi. Buradan önce Almanya’ya, daha sonra ise İsviçre’ye taşındı. Avrupa’da kendi gibi Marksistlerle tanışarak Bolşevik Partisi’ni kurdu. Lenin lakabını da bu dönemde almış ve benimsemiştir.
Birinci Dünya Savaşı sırasındaki Rusya’nın durumu, devrim hayali kuranların ekmeğine yağ sürdü:
Rusya; Sırplar, Fransızlar ve İngilizlerle birlikte 1914 yılının Ağustos ayında Birinci Dünya Savaşı’na katıldı. Fakat bu yöneticilerin alabilecekleri en kötü karardı çünkü Rusya, dönemin sanayi gelişmelerinden uzak bir ülkeydi. Ruslar, savaş sırasında çok büyük kayıplar verdiler. Bunun sonucunda ise ülke uzun yıllar sürecek bir kıtlığın içine düştü.
Bu korkunç tablo, Lenin’in tam da istediği tabloydu. Çünkü bir devrim yapılacaksa böyle bir ortamda yapılırdı. Bu dönemde kaleme aldığı Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması adlı kitabında düşüncelerini anlatmıştır.