2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
288
Okunma
Kopyala/ Yapıştır
Sinsice başladı bu hastalık…
Şimdi aleni, herkesin elinde: Kopyala, yapıştır.
Eskiden “bilmemek ayıp değil” derlerdi.
Şimdi ise, kendin bilmeye çalışmak ayıp.
Kopyalarsın, yapıştırırsın; bilgi senin olur!
Ne gerek var düşünmeye, öğrenmeye, hatta sorgulamaya?
Google sağ olsun, akıl emekli oldu.
Ama bir şey var — kopyalanan aynı kalıyor mu gerçekten?
Bir düşünce, bir cümle, bir duygu…
Kopyalanınca, içindeki o “sen” hâlâ orada mı durur?
Yoksa, yapıştığı yerde seni biraz eksiltir mi?
Kopyala-yapıştır sadece yazılarda değil artık.
Yüzlerde, davranışlarda, duruşlarda da var.
Sağa dön — aynı burun, aynı dudak, aynı kaş.
Bir estetik furyası, bir tornadan çıkmış gibi!
Sanki biri kopya makinesine herkesi sırayla koymuş, aynı yüzü dağıtmış.
Kopya suratlar çağında yaşıyoruz…
Ve bu hâle bakıp diyorum ki:
Belki de hepimiz, görünmez bir üretim bandında yürüyoruz.
Birileri “şöyle olun” diyor, biz de olabildiğince benzemeye çalışıyoruz.
Hâlbuki orijinal olmanın da bir bedeli var: yanlış anlaşılmak!
Kopyala, yapıştır, kaybol…
Neyse ki kelimelerimle kalmayı seçiyorum.
Bazen düşe kalka, bazen saçmalaya saçmalaya…
Ama en azından benim kelimelerimle!
Hurafe biliyorum ama ben yine de
Masaya üç kez vurayım:))
Allah, verdiği suretle alsın
Kopyasıyla değil!
Kopya çağında özgün kalmak, cesaretin en saf hâlidir
Saygıyla selamlıyorum orijinal kalın
5.0
100% (3)