İnsanoğlu, var olduğu günden bu yana anlam arayışı içinde olmuştur. Hayatın karmaşası, zamanın akışı ve değişen şartlar arasında insanı ayakta tutan en önemli unsur, sahip olduğu amaçtır. Bir amacı olmayan insan, yönünü kaybetmiş bir gemi misali dalgalar arasında savrulur. Oysa bir hedefe yönelmiş birey, karşısına çıkan engelleri aşacak gücü kendi içinde bulur.

Amaç, insanın yaşamına değer katar. Güne uyanmak, emek vermek ve çabalamak için bir neden sunar. Kimi insanlar için bu amaç bir meslek sahibi olmak, bir sanat dalında ustalaşmak ya da topluma fayda sağlamak olabilir. Kimi içinse sevdiklerine daha iyi bir gelecek hazırlamak ya da kendini geliştirmek en büyük amaçtır. Her ne olursa olsun, kişinin hayatını anlamlı kılan bu hedeflerdir.

Amaç sahibi bireyler, zorluklar karşısında pes etmez; çünkü onları ileriye taşıyan bir inanç ve motivasyon vardır. Kararsızlık, umutsuzluk ve boşluk duygusu ise genellikle hedefsiz yaşamların kaçınılmaz bir sonucudur. Bu nedenle insan, yaşamının her döneminde kendine ulaşılabilir, gerçekçi ve anlamlı hedefler koymalıdır.

Sonuç olarak, bir amacı olmayan insanın yaşamı eksik kalır. Amaç, hayatı sıradanlıktan kurtarır; insana yön, güç ve umut verir. Her birey kendi yolculuğunun kaptanı olmalı ve rotasını belirlemelidir. Çünkü “bir amacı olan insan”, en fırtınalı denizlerde bile yolunu bulmayı bilir.

Bir amacı olmalı insanın,
Yıldız gibi yön veren gecesine.
Karanlık bastığında bile sarsılmaz,
Umudu taşır yüreğinin sessiz köşesine.
Yol varsa, yürür insan cesurca hedefine.